Mali kural

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ [email protected]

Detayları belli olmasa da mali kural hem çıktı açığına, yani gerçekleşen büyüme hızının trend büyümeden sapmasına, hem de cari bütçe açığının hedeflenen bütçe açığının sapmasına duyarlı olarak döngüye karşı esneklik içerecek gibi görünüyor. Bütçe açığı hedef açıktan fazla olursa kamu harcama ve yatırımları kısılır, tersi olursa gevşetilir gibi. Aynı şekilde belli bir parametre değerine bağlı olarak mali kural çıktı açığına da tepki verebilir: ekonomi trendin aşağı doğru sapar, büyüme hızı ortalama büyüme hızının altına düşerse kamu devreye girer, aksi olursa kamu dizginleri çeker gibi. Burada önemli olan parametre değerlerinin dengeli olması ve aşırı yüksek parametrelerle iş çevrimine içsel bir döngüsellik yüklememesi. Keza, örneğin büyümeye destek olacağınm diyerek bütçe açığını sürekli yüksek tutacak şekilde bir parameleştirme yapılmamsında fayda var. Çünkü mali kural aslında en çok bütçe disiplinini sağlamak amacıyla ortaya konulan bir düzenlemedir. Elbette, Şili'de olduğu gibi emtia gelirlerine hassas bir kural -bu durumda bakır oluyor- ortaya konamaz çünkü bizim bu tip bir ihraç malı hammade emtiamız yok. Zamandan bağımsız (time invariant) parametrelerin mali rasyolara doğrusal olmayan düzeltme dinamikleri eklediği ve GSYH serisinde içsel dalgalanmalara yol açtığı da literatürde mevcut bulgular arasında. Ayrıca, geçiş dinamikleri mali hedeflere ulaşmak için seçilen aletlere hassas da olabiliyor.

Yapısal bütçe dengesi bütçe gelirleri artı kamunun varlıklarının getirisini temel alan bir gelir tarafıyla, ekonomi potansiyel veya trend büyümesinde seyretseydi vergi gelirleri ne olurdu şeklinde bir hesaplamayı da içerebiliyor.

Nominal belirsizliğin ortadan kaldırılmasında ve aynı zamanda enflasyondaki oynamanın kontrol edilmesinde tek bir para politikası aracının yeterli olmayacağı açıktır. Başka türlü söylenirse, tek bir araçla beklenen enflasyon kontrol edilebilir, fakat aynı anda hem beklenen enflasyon, hem de beklenen enflasyonun oynaklığı/varyansı kontrol edilemez. Keza mali kuralda da aynı eksik belirleme durumu kolayca ortaya çıkabilir. Aktif/pasif para politikaları ve maliye politikaları karışımının reel kesimde tek bir denge sağlayamayabileceğine de işaret edilmiş oluyor. Aktif para politikası, arzulanan/tutulan reel para miktarı tüketimle ikame ilişkisi içindeyse, yani para spekülatif amaçlarla tutuluyorsa, çoklu dengeye götürüyor. Keza, aktif para politikası Rikardiyen olmayan maliye politikalarıyla da çoklu dengeye götürebiliyor. Acaba, gerçekten de pasif para politikasının tek bir denge belirleme şansı daha mı fazladır? Tek bir enstrümanla fiyat stabilitesi sağlanamayacaksa daha karmaşık modellere ve çoklu enstrümanlara mı ihtiyaç olacak? Teorik literatürü ampirik çalışmalara bağlayan aktarma kayışlarının zayıflığı cevap vermeyi güçleştiriyor.

(a) Taylor Kuralı'nın simetriği olarak düşünülebilecek mali kuralın yukarıdaki analizin simetriği olarak bazen pasif olduğu takdirde optimal olduğu savunulabilmektedir. Örneğin, Stephanie-Schmitt Grohé & Martin Uribe (2004), "Optimal Simple and Implementable Monetary and Fiscal Rules", paper presented to the CEPR-INSEAD Workshop, also Duke Unv WP. 

(b) Willem Buiter "Ten Commandments for A Fiscal Rule in the E(M)U", WP 2003, LSE başlıklı çalışmasının dördüncü "commendment"ında kuşaklararası adalet ve etkinlik konularının, ve kamu sektörünün optimal büyüklüğünün mantıksal olarak ayrı konular olduğunu bildirmekte ve mali kuralın kamu sektörünün borçlıluğuyla büyüklüğünü karıştırmaması gerektiğini, bu konuda esnek olmasının faydalı olduğunu savunmaktadır.

(c) Bir başka iddia enflasyonun nedeninin bütçe açığı olduğu şeklindeydi. Herne kadar önerilen mali kuralda enflasyon doğrudan bir argüman olarak yer almakta ise de, konuya buradan bakmakta da yarar olabilir. Bu iddia için enflasyonun ve bütçe açıkğının yüksek seyrettiiği 1990'lara bakınca ne görüyoruz? İlk grafikte görüldüğü gibi bütçe açığı ve enflasyonun logaritmik serileri beraber hareket ediyorlar.  Bu görüntü iki serinin ko-entegre olabileceklerini düşündürüyor.  Nitekim uzun dönem patikasından sapmalar durağan (stationary) bir seri oluşturuyorlar.. 

(d) Bütçe açığı ile enflasyon arasında uzun dönemli bir ilişkinin olduğu doğrulanmakla beraber bu ilişki 1990'larda bile monoton değildir: enflasyon uzun dönemli  -bütçe açığı ile arasındaki ko-entegrasyondan doğan-  dengesinin etrafında salınmaktadır. 

Öneriler:

(a) Kuralın parametreleştirilmesinin zamana bağlı (time-varying) olması

(b) Uzun dönemde prensip olarak kuralın hedef bütçe açığından sapmalar için parametre tahmin aralığının üst sınırına daha yakın, trend büyümeden sapmalar içinse alt sınıra daha yakın belirlenmesi.

İlk önerme konjonktür etkisinin büyümeye döngüsellik yüklememesi için teorik bir önermedir. İkinci önermeyse trend büyüme tahminimizin 2008-09 resesyon verileriyle ve Kalman filtresi yaklaşımıyla %3.3-3.8 arasında çıktığı, fakat resesyon verileri geride kaldıkça potansiyel büyüme hızının 2002-2007 ortlaması olan yüzde 4.5-5.0 aralığına yeniden yakınsayacağı şeklindeki öngörümüze dayanmaktadır. Bu rakam ne kadar yükselirse potansiyel büyümeden sapmaya aşağı yönlü (fiscal easing) cevap verme olasılığı o kadar artmaktadır. Bu nedenle de konjonktür etkisinin esnekliği düşük tutulmalıdır. Esasen, 2009 verileri kamu harcamaları (cari + yatırım) artışının çarpanının cari dönemde bile 1'in altında kalabileceği şeklindeki New Keynesian yaklaşımı destekler niteliktedir. Mali kuralın ana kısmı hedef bütçe açığından sapmaya cevap vermek şeklinde algılanmalıdır. Burada enflasyonist etki monotonik olmasa da, uzun dönemde -normal iş çevrimi koşullarında-  bütçe açığından enflasyona nedensellik mevcuttur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019