Mali krizden etkilenen NBA kapanacak mı?
Son iki haftadır NBA üzerine yazıyorum. Bu hafta üçüncü ve son bölüm ile NBA konusunu artık kapatıyoruz. İki bölüm olarak tasarladığım yazı dizisinin bu bölümü planlanmamıştı. Ancak geçen hafta NBA'in parasal sorunları gündeme gelince bu konuyu ayrı bir bölümde ele almayı daha uygun buldum.
Geçen hafta medyaya düşen olay NBA'de hala yürürlükte olan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereği basketbol gelirlerinin ligde oynayan oyunculara dağıtımı konusunda yaşanılan sıkıntıydı. Başkan David Stern'in ekonomik ve mali krizi gerekçe göstererek oyunculara ödenen paralar konusunda bir miktar yeni düzenlemelere gidilmesi konusu ve buna bağlı oluşabilecek olası gelişmeler bugünkü yazımızın temel konusunu oluşturuyor.
Yazımızın ilk iki bölümünde NBA'in tarihsel gelişimi, süreç içinde geçirdiği parasallaşma, ticarileşme ve endüstriyelleşme üzerinde durmuş, artık NBA'in sadece sportif bir organizasyon olmaktan çıkıp tam bir gösteri endüstrisine nasıl dönüştüğünü detaylarıyla anlatmıştım. Bunun yanı sıra NBA'in ekonomisinden de söz etmiş, NBA'in arkasındaki ekonomik dinamiklerin Avrupa spor ekonomisi mantığından önemli temel konularda ayrıldığını, asıl bunun üzerinde durulması gerektiğine dikkat çekmiştim. Bu nasıl bir organizasyon ki, düşme ve çıkmanın olmadığı bir ligde had safhada rekabet ve heyecan var.
NBA gerçekten de bugün iki yüzün üzerinde 46 farklı dilde yaklaşık 2 milyara yakın insan tarafından hala büyük bir coşku ve heyecanla izlenen bir lig. Yıllık 4 milyar dolara ulaşan parasal geliriyle, yıllık ulaştığı izleyici kitlesiyle, milyar dolara ulaşan marka değeriyle, sponsorlarıyla ve dünyanın her tarafında çılgınlık seviyesinde izlenen bu lig nasıl oluyor da Avrupa ve diğer kıta basketbol liglerini geride bırakabilir? Bu sorulara yanıt aramaya çalışmıştım.
Aslında NBA'i diğer benzer liglerden ayıran genel ve temel özellik, ligin kendisini ön plana çıkartan ve kendisini marka değeri haline getiren örgütlenme modeli ve ticari anlayış farkı olarak kendisini gösteriyor. Maç öncesi etkinliklerden başlayıp, maç devam ederken, periyot aralarında ve maç sonlarında olağanüstü gösterilerin paraya çevrilmesinde gösterilen başarı ise hala basketbolda Avrupa ve diğer kıtaların ulaşamadığı bir gerçek olarak kendisini somutluyor. Televizyonu ve tüm iletişim araçlarını maksimum etkinlik ve genellikle çok başarılı kullana NBA bu sayede dünyanın dört bir tarafına eşanlı ulaşabiliyor. Bu gerçekten de bir başarı hikayesi. Futbol gibi dünya genelinde dominant ve yaygın bir sporun bile önüne geçebilecek kadar başarılı olan bu spor dalı, artık sadece bir spor değil. NBA'de basketbol artık "iş" olsun diye oynanıyor ve yıllık yarattığı gelirlerle de gerçekten önemli bir iş kolu haline gelmiş durumda.
Sorun ne?
Pek çok spor dalında olduğu gibi basketbolda da küresel ekonomik krizin etkileri hissedilmeye başlandı. NBA Başkanı David Stern'in yaptığı açıklamalar göre, kriz NBA'yi bu yıl önemli ölçüde etkiledi ve gelecek yıl da etkilemeye devam edecek gibi görünüyor. Ancak bu konu Stern'in NBA'in geleceğine ilişkin iyimserliğini çok da etkilemiyor. Stern, ekonomik krizin NBA'i daha da etkileyeceğini ama umutsuz olmadığını, yeni sezonda kötü duruma düşmeyeceklerini, kriz nedeniyle gelirlerinin azalacağını, kriz nedeniyle birçok takımın bilet fiyatlarını ya düşürdüğünü ya da sabit tuttuğunu, bununla birlikte gelirdeki azalmanın yüzde dörtten küçük olacağını, ancak bununla beraber esas önemli olan gelirin televizyon gelirlerinden elde olunacak gelir olduğunu, bu bağlamda en büyük hedeflerinin televizyon gelirlerindeki artışı devam ettirmenin önlerindeki en büyük görev olduğunu NBA televizyonuna açıkladı.
NBA'ye acı reçete
NBA Başkanı David Stern olarak NBA'de 26'ncı yılını geride bırakan tecrübeli yönetici. David Stern hakkında geçen iki bölümde de detaylıca bilgi vermiş ve NBA'e olan katkıları üzerinde durmuştum. Stern'e göre NBA 2010-11 sezonu sonuna kadar tahminen 350 milyon dolar zarar edeceğini öngörüyor ve bu zararın da NBA'in 30 takımına en az mali zarar verebilmesi için mücadele ettiklerini ifade ediyor. Bugün gelinen noktada NBA'deki 30 takım ekonomik krizden mali ve iktisadi anlamda olumsuz etkiledi. Sponsorluk gelirleri başta olmak üzere, kapı giriş gelirleri ve logolu ürün satımından elde olunan gelirlerde önemli düşüşler yaşandı. Bu düşüşün devam edeceği de bu sezon yine öngörülüyor.
Ligdeki 30 takımın küresel krizden olumsuz etkilediğinin altını çizen Stern, NBA'in krizden çıkabilmesi için bazı takımların kapısına kepenk vurmayı da düşündüğünü ifade etti. Bunların hangi takım olduğunu belirtmese de şu anda ligde mali yapılarında olumsuzluk olan ve zarar eden takımların başında senelerdir zarar eden Memphis Grizzlies, Michael Jordan'ın sahibi olduğu Charlotte Bobcats, Minnesota Timberwolves, New Jersey Nets ve Sacramento Kings geliyor.
NBA yayın hakkı yıllık 930 milyon dolar
NBA'de naklen yayın haklarını canlı, özetler ve paketler olarak ESPN/ABC ve TNT kanallarına satan NBA yönetimi bu televizyonlarla yıllık 930 milyon dolar olmak üzere 2015-2016 yılına kadar anlaşmış bulunuyor. Bir önceki yıl bu tutar 767 milyon dolar civarındaydı. Yıllık 2 milyar dolar civarında sponsorluk geliri ve 1 milyar dolara yakın da bilet geliri olan NBA'de özellikle bilet fiyatlarında 2010 yılında yüzde beş dolayında bir düşüş yaşandı.
David Stern ne istiyor?
Konuya ilişkin Türk medyasında en geniş ve doyurucu haber 20 Kasım'da Habertürk'te çıktı. Söz konusu habere göre, eğer 30 Haziran 2011 tarihine kadar NBA yönetimi ile 450 NBA oyuncusunu temsil eden Oyuncular Birliği arasında NBA oyuncularının kazançlarını ve sosyal haklarını belirleyen toplu iş sözleşmesi konusunda bir uzlaşı sağlanamazsa NBA Başkanı David Stern, Kobe Bryant'tan LeBron James'e, Hidayet Türkoğlu'ndan JohnWall'a kadar tüm NBA oyuncularına NBA'de bütün faaliyetlerin durdurulduğunu ilan edebilir.
NBA ve Oyuncular Birliği arasında Haziran 2005'te imzalanan ve 30 Haziran 2011 tarihinde geçerliliği sona erecek olan toplu iş sözleşmesinin yenilenmesi için iki taraf da şu ana kadar çeşitli zamanlarda görüşmelerde bulunsa da ortak bir zemin henüz bulunamadı. Kısa bir süre önce NBA Başkanı David Stern'in ağzındaki baklayı çıkarıp lig yönetiminin Oyuncular Birliği'nden "ne istediğini" açıkça dile getirmesi ise ortalığı iyice yangın yerine çevirdi. Stern yaptığı açıklamada bir yılda 'çalışanlarına' 2.1 milyar dolar ödeyen NBA'in oyuncuların gelirlerinde 750-800 milyon dolarlık bir kesintiye gitmek istediğini söyledi. Stern'in telaffuz ettiği bu rakam tüm oyuncuların maaş çeklerinde yaklaşık yüzde 33'lük bir indirime denk geliyor.
NBA'de oyuncu ücretleri 2 milyar dolara ulaştı
NBA takımları oyuncularına yılda 2 milyar dolara yakın ücret ödeniyor. Geçen yıl oyunculara ödenen ücret tutarı yaklaşık 1.8 milyar dolar düzeyindeydi. Bu ligde oynayan Türk yıldızları ise yıllık 24 milyon dolarlık gelire ulaştı. NBA'de para kazanan Türk oyuncuların sayısı da 5'e ulaşırken, geçtiğimiz yıl toplam kazançları 20 milyon dolar seviyesindeydi. Ligin en çok kazanan Avrupalıları ise Almanlar oldu. Alman oyuncular NBA'de yılda 30 milyon dolara yakın para kazınıyor.
NBA'de yıllık 15 milyon doların üzerinde gelir elde eden 18 oyuncu bulunuyor.
Ligin en çok kazanan oyuncusu 24.8 milyon dolarla Kobe Bryant oluyor.
NBA'de en çok parayı Los Angeles Lakers veriyor. Ligin en düşük ücretini Sacremento Kings ödüyor. Kulüp oyuncularına bu sezon 43 milyon dolar ücret verecek.
Oyuncular ne kazanıyor?
Fortune'un 2009 yılında yaptığı en fazla kazanan sporcular sıralamasında ilk onda yer alan sporcudan üçünün NBA yıldızı olması, NBA'de oyuncuların kazançları hakkında bizlere bir fikir verebilir. Halen yürürlükte olan toplu iş sözleşmesine göre NBA'deki tüm oyuncular NBA'in bir yıl içinde basketbolla alakalı gelirlerinin (reklam, bilet satışı, televizyon hakları, forma ve lisanslı ürün satışı vb.) yüzde 48.04'ünü alabiliyor. Oysa NBA yönetimi, oyunculara düşen payın yüzde 48.04'ten yüzde 33'e çekilmesine ve ligdeki 30 takıma daha fazla pay verilmesini talep ediyor. Oyuncular Birliği ise araştırmalara göre 2009-10 sezonunda 4 milyar dolar gelir elde ederek tarihinin en kazançlı sezonunu geçirdiği öne sürülen NBA'in oyunculara daha büyük bir lokma vermesini istiyor.
NBA'in isteği gerçekleşip oyuncu kontratlarında yüzde 33'lük azalmaya yaşanırsa NBA yıldızlarının kazançlarında da ciddi kayıplar olacak. Örneğin 24.8 milyon dolarla NBA'de bu yıl en yüksek gelire sahip oyuncu durumdaki Los Angeles Lakers'ın süper yıldızı Kobe Bryant, yüzde 33'lük indirimle 2011-12 sezonunda kazanması gereken 25.2 milyon dolar yerine 16.9 milyon dolar alacak. 2011-12 sezonunda 10.6 milyon dolar kazanacak milli oyuncumuz Hidayet Türkoğlu ise yüzde 33'lük indirim sonrasında 7.1 milyon dolar alacak. All-Star pivotumuz Mehmet Okur da 10.9 milyon dolar yerine 7.3 milyon dolara 'razı olacak'.
Kesintiden Önce Kesintiden Sonra
Kobe Bryant 25.200 16.900
Rashard Lewis 22.100 14.800
Kevin Garnett 21.200 14.200
LeBron James 16.200 10.800
NBA'de lokavt olur mu?
David Stern'in ifadeleri NBA'de lokavt tehlikesinin var olduğunu gösteriyor. Lig ile oyuncular arasındaki toplu iş sözleşmesi, oyunculara önemli maddi haklar sağlıyor Buna yukarıda değindik. Şu an istenilebilecek olası durum ne diye soracak olursanız. Oyuncu sendikası ile patronlar arasında çok önemli pazarlıklar yapılıyor. Görüşmelerde henüz bir sonuç alınamasa da, patronlar takımların para kaybettiklerini, bu yüzden şu anki kontratların sezon sonu toplanan basketbola bağlı gelirden oyuncuların payının yaklaşık 1/3 oranında azaltılmasını istiyor. Şu an %48.04 olan salary cap'in hard cap olarak değiştirilmesini istiyorlar. Patronlar bunu isterken, oyuncular sendikası da kontratları oyuncuların zorla almadığı, buna takım sahiplerinin karar verdiği yönünde. Kısacası kimse Rudy Gay veya Joe Johnson'a maksimum, hidayet'e 60 milyon dolarlık kontrat vermek zorunda değil.
Eğer lokavt olursa büyük bir ihtimalle televizyon gelirleri yine de takım sahiplerine dağıtılacak.
Diğer taraftan olayın iki farklı tarafı daha var. Bunlardan ilki; NBA'de de bir çok takım ( ki kapanmaları gündemde ) belli bir süredir istikrarlı bir biçimde zarar yazıyor. Grizzlies, Kings, Clippers bunlara örnek olarak gösterilebilir. Bu ekonomik kriz durumunda da takım yönetimleri ve NBA kolları sıvamak durumunda. Özellikle takım giderlerinin düşürülmesi, "cost cutting"e yönelmek, yine NBA'in içinde bulunduğu mali ve iktisadi krizden kurtulabilmek için çıkış noktalarından birisi olabilir.
İkinci neden ise, NBA dünyanın her yerinde çarkları hızla dönen, milyar dolarlık gelirleri olan, büyük bir "iş" haline gelmiş durumda. Yarattığı dışsal etkiler dikkate alındığında dünyanın birçok yerinde milyonlarca insan bu sektörden gelir elde ediyor. Dolayısıyla bir uzlaşma noktasına varılabilecek gibi görünüyor ama bunda oyuncuların salary cap'lerinde bir miktar geri geliş olabilir.
National Basketball Players Association (NBA Basketbol Oyuncuları Birliği) tarafından 1998-99 sezonunda alınan lokavt kararı sonucu lig planlanan zamanda başlayamamış, NBA ile Birlik arasında varılan 6 yıllık anlaşma sonrası ancak 5 Şubat <http://tr.wikipedia.org/wiki/5_%C5%9Eubat> 1999 <http://tr.wikipedia.org/wiki/1999>'da başlayabilmişti. Fikstür bunun üzerine yeniden düzenlenmiş, tüm 29 takımın normal sezondaki maç sayısı 50'ye indirilmiş ve play off'a 16 takım çıkarılmıştı.
Oyuncular sendikası ile NBA yönetiminin NBA'e giriş yaşı hakkındaki limitler, doping ve uyuşturucu kontrollerinin arttırılması gibi konularda uzlaşamaması üzerine bir başka lokavt olayı 2005 yılında gerçekleşmiş, ancak oyuncu sendikası ile NBA yönetimi arasında varılan anlaşma sonucunda altı yıl boyunca, yani 2011'e kadar sürecek uzlaşma sağlanmıştı. Ancak, bu lokavt olayı nedeniyle hem NBA hem de oyunculara maddi anlamda ciddi bir zarara mal oldu. Sezonunun kısaltılarak 50 maçlık bir normal sezon oynanması sonucu NBA'in imajı yerle bir olmuş, takımlar ve oyuncular yüz milyonlarca dolara varan bir zarara uğramışlardı.
Önemli basketbolcuları Avrupa'da izleyebilecek miyiz?
NBA lokavta gittiği takdirde ligde forma giyen 450 oyuncunun kontratları yeni sözleşme yapılana kadar askıya alınacak ve bu süreçte hiçbir oyuncuya ödeme yapılmayacak. Lokavtın uzayıp aylar sürmesi durumunda bazı oyuncular özellikle NBA'deki Avrupalı yıldızlar ve kariyerlerinin son demlerini yaşayan oyuncular para kazanmadan oturmak yerine sorun çözülene kadar Avrupa'ya gelip, Avrupa kulüplerinde basketbol yaşamlarını sürdürmeyi düşünebilir. Boston Celtics'in
takım kaptanı All-Star forvet Paul Pierce, lokavt durumunda Avrupa'da basketbol oynamak istediğini açıklayan ilk NBA yıldızı olmuştu.
Sonuç
Futbolda olduğu gibi basketbolda da kürese kriz nedeniyle alarm çanları çalmaya başladı. Başta bilet satış gelirleri olmak üzere önemli gelir kalemlerinde kriz kaynaklı yaşanılan zararlar, NBA'deki patronların takım maliyetlerinde özellikle operasyonel maliyetlerde sıkı bir disipline gitmeyi düşünüyor olmaları, başta daralan gelirler nedeniyle oyuncu ücret ve maaşlarında da bir küçülmeyi beraberinde getirecek gibi görünüyor.
Ancak geçmişte yaşanılan lokavt deneyimleri her iki tarafa da çok önemli zararlara yol açtı. NBA sezonu küçülterek (maç sayısını azaltarak) sezonu tamamlarken, azalan maç sayısı nedeniyle çok önemli medya, reklam ve kapı girişi gelir kaybı oldu. Diğer taraftan oyuncular ise önemli ücret-maaş ve prim alacaklarından mahrum kaldı. Bugün Avrupa da NBA oyuncuları için bir çözüm olarak görünmüyor. NBA'de kazanılan paraların Avrupa basketbol piyasasında kazanılması çok da mümkün olmayacağı için Oyuncular Birliği'nin birazcık salary cap'te bir indirim kabul etmesi de uzlaşmayı mümkün kılabilecek gibi görünüyor. Hal böyle olunca, NBA ve Oyuncular Birliği arasında orta noktayı bulma çabaları şu an için sonuçsuz kalsa da her iki tarafın da aklında geçmişte yaşanan ve lige büyük bir zarar veren lokavtlar nedeniyle bir uzlaşmaya varılacağı; bu süreçte oyuncuların salary cap'lerinde de bir miktar geriye gelişin söz konusu olabileceğini tahmin ediyorum.