Mali af sonrası
DÜNYA'da 6 Temmuz 2011 tarihinde yayımlanan makalede, yapılan mali afların başarısından bahsetmiş;
· Afların özü itibariyle adaletsiz uygulamalar olduğunu ve vergisini doğru ve zamanında ödeyeni cezalandırdığını,
· Mali afların başarısının, başka nedenler yanında, sistem ve uygulama hatalarını gösterdiğini,
· Gelecekte daha başarılı af uygulamaları yaşamamak için, hatanın nerede olduğuna bakılması ve af gerekçelerinin ortadan kaldırılması gerektiğini,
belirtmiştim.
Bugün, af gerekçelerine ve bu gerekçelerin ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere ilişkin düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Neden af yapılır?
Vergi ve vergi afları dünyanın her yerinde politik bir konudur. Dolayısıyla temel af gerekçelerinden birisi politiktir.
Mali aflar devlet için kolay gelir elde etme yoludur. Vergileri artırmak gibi antipatik bir yöntemle gelir yaratmak yerine, sempatik bir yolla gelir toplamak tercih edilebilir bir yöntemdir. Dolayısıyla bir diğer af nedeni, gelirleri artırma amacıdır.
Öte yandan, geçmiş deneyimlere bakıldığında, afların yaygın olarak; başta mali kriz veya yüksek zam ve faiz oranı nedeniyle kamu alacak stokunun yükseldiği ve ihtilaflı dosya sayısının arttığı dönemlerde yapıldığı görülmektedir. Dolayısıyla yüksek alacak stokunun ve ihtilaflı dosya sayısının eritilmesi bir başka af gerekçesidir.
Bunların dışında, önemli bir mükellef kitlesi, çeşitli gerekçelerle her zaman vergi aflarını beklemekte ve talep etmektedir. Sıkça yapılan vergi aflarının da bunda önemli bir payı vardır.
Aflar ne zaman son bulur?
Politik nedenler bir yana, yukarıda sayılan af gerekçeleri ortadan kaldırılmadan aflar son bulmaz.
Aşağıda bu gerekçelerden kısaca bahsedilecek olmakla birlikte, özetle; kamu borç stokunun yükselmesini ve ihtilafları önleyen, hukuk güvenliğini pekiştiren, kayıt dışı ekonomiyi önlemeyici niteliği olan bütün düzenleme ve uygulamalar, doğrudan veya dolaylı olarak af gerekçelerini azaltır.
Kayıt dışının ve vergi kaçağının büyüklüğü
Kayıt dışı ekonomi ve vergi kayıp ve kaçak oranının boyutu, birçok istenmeyen sonuç yanında, mali afların da en önemli nedenlerindendir.
Kayıt dışı ekonomi; rekabet koşullarını bozmakta, kayıtlı çalışanları kayıt dışılığa teşvik etmekte, vergi yükünün adaletsiz dağılımı sonucunu yaratmakta, ağır vergi yükü de kayıtlı çalışanları ödeme zorluğuna sokabilmektedir.
Kayıt dışı olanların ve vergisini tam ödemeyenlerin, özellikle matrah artırımını içeren mali afları istemeleri anlaşılabilir bir durumdur.
Vergi incelemelerinin kayıtlı çalışanları hedef alması, incelemelerin yarattığı ihtilaflar ve ağır vergi yükünün neden olduğu ödenmemiş borçlar nedeniyle, kayıtlı çalışanlar da aflara tepki göstermemekte, hatta zaman zaman af talep edebilmektedirler.
Kayıt dışılığın önlenmesi kısa vadeli bir iş olmamakla birlikte, kayıt dışılığa karşı alınan her önlemin affa olan ihtiyacı azalttığı söylenebilir.
Yüksek vergi oranları
Vergi oranlarının yüksekliği, hem kayıt dışını özendirmesi, hem de vergi borçlarının zamanında ödenmemesine yol açabilmesi nedeniyle önemli af gerekçelerinden birisidir.
Oranların makul düzeylere çekilmesi, ödenmemiş borçların yapılandırılması ihtiyacını azaltabileceği gibi, kayıt dışı ile mücadelede de önemli bir araçtır.
İdari görüş değişiklikleri
İdari görüş değişiklikleri, bir yandan yaygın ihtilaflara neden olurken, bir yandan da hukuksal güvenliği ciddi olarak zayıflatmaktadır.
Yaygın ihtilaflar, mahkemelerdeki dosya sayısını artırmakta, adaletin zamanında tecellisini engellemekte, dava sonucu yaygın olarak yapılan düzeltme işlemleri hem idarenin hem de mükellefin işini zorlaştırmaktadır.
Hukuksal güvenliğin zayıfladığı inancının yaygınlaşması vergisini zamanında ve doğru ödeyen işletmeleri dahi korkutmakta, matrah artırımı taleplerine haklılık kazandırmaktadır.
Yaygın ihtilaf konuları
İhtilafa yol açan bütün uygulamalar, af taleplerini ve gerekçelerini beraberinde getirir.
İhtilaflı dosya sayısının artması; mahkemeleri çalışamaz hale getirir, idareyi gereğinden çok meşgul eder, adaletin zamanında gerçekleşmesine engel olur, hukuka olan güveni zedeler.
Bu nedenlerle, ihtilaflı işlemlerin artması, sadece mükelleflerin af taleplerini artırmaz, mahkemelerin ve idarenin de affa ihtiyaç duymasına yol açar.
Tarafların tamamının af istediği bir durumda ise af kaçınılmaz olur.
Bu duruma meydan vermemek için, zaman zaman mevzuatın ve uygulamanın gözden geçirilmesi, sürekli hale gelmemiş olsa bile aynı yönde çıkan yargı kararlarının dikkate alınarak uygulamanın değiştirilmesi, sonucu belli olan yargı girişimlerine meydan verilmemesi ve yargı kararları nedeniyle yapılacak bir düzenleme varsa buna hızlı tepki verilmesi gerekir.
Takdir komisyonlarının görev ve işlevi
Takdir komisyonlarına önemli fonksiyonlar yüklenmiş olmasına rağmen, ne yazık ki bu müessese beklenen görev ve fonksiyonu yerine getirememektedir.
Komisyonlar zamanaşımını durdurmakta kullanılan bir kurum olarak kullanılmakta, inceleme zamanaşımı süresinde tamamlanamayacaksa iş komisyonlara havale edilmektedir.
Yapısı ve işleyişi nedeniyle, vergi tarhiyatına esas olacak komisyon kararları ekonomik tabandan yoksun olmaktadır.
Dolayısıyla komisyon kararına dayalı tarhiyatlar çoğu zaman haksız olmakta ve dolayısıyla dava konusu yapılmaktadır.
Komisyonlar yaygın olarak esas fonksiyonu dışında çalışırken, gerçek mükellef ihtiyaçları da karşılanamamaktadır.
İdari kapasitenin bu şekilde verimsiz kullanılması, genellikle yeterli inceleme ve araştırmanın yapılmaması nedeniyle yapılan tarhiyatların sonuçsuz kalması nedeniyle, işin bütün taraflarının mutlu olmadığı yapı sonuçta gereksiz ihtilafların ve af gereksiniminin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmaktadır.
Esas yerine usule odaklanan denetim ve ceza sistemi
Vergi denetim sistemimiz, dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı kadar, fiziki mal hareketlerinin izlenmesi ve denetimi üzerine kuruludur. Son zamanlarda parayı izleyen ve denetleyen bir yapıya doğru gidilse de, denetim sisteminin temelinin kayıt ve belge düzenine dayandığı söylenebilir.
Bu durum somut sonucunu, vergi kanunlarında yer alan sayısız usulsüzlük fiil ve cezası olarak karşımıza çıkartmaktadır.
Sonuçta idare ve mükellef zaman ve enerjisini önemli ölçüde şekille ilgili konulara harcamakta, çok sayıda gereksiz ve önemsiz ihtilaf yaratılmakta, işlem zaman ve para maliyetiyle karşılaştırılamayacak ölçüde küçük cezalarla veya çoğunlukla da kesilen cezanın kaldırılması ile sonuçlanmaktadır.
Sonuçta çözüm afta aranmaktadır.
Standart uzlaşma şekli
İyi işleyen bir uzlaşma müessesesi af ihtiyacını kısmen ortadan kaldırabilir.
Standart bir indirim yapıldığı, tarhiyatın doğruluğunun sorgulanmadığı uzlaşmalar, ihtilafları artırır, hukuka ve Devlete olan inancı yok eder, af taleplerini beraberinde getirir.
Güçlü gelir idareleri
Güçlü gelir idareleri her zaman affa olan gereksinimi azaltır.
Konu, kitap konusu olacak boyuttadır. Bu nedenle burada ancak birkaç cümle söylenebilir.
Güçlü gelir idareleri; kayıt dışı ile mücadele eder, haksız tarhiyatları en aza indirir, yoruma açık konuları olabildiğince netleştirir, hukuka ve idareye olan güveni pekiştirir, vergi ve prim alacaklarını zamanında tahsil eder veya ödeme zorluğu içinde olan borçlusuna yardımcı olarak vadesi geçtiği halde ödenmeyen alacak stokunu makul düzeyde tutar.
Böyle idarelerin olduğu bir ortamda ne mali affa ihtiyaç duyulur, ne de af talepleri karşı konulamaz boyutlara ulaşır.