Makroekonomik görünüm olumsuzlaşıyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Türkiye ekonomisine ilişkin son veriler, gelecek konusunda iyi şeyler söylemiyor. Fakat başta finansal piyasalarımız olmak üzere, ne olup bittiğini irdelemek sistemi oluşturan kurumsal yapının işine gelmiyor; para otoritelerinin etkisizleştiğini görmezden gelerek, şapkadan tavşan çıkarılacağı varsayımı ile her kesimi oyalayarak günü kurtarma işgüzarlığından vazgeçilemiyor!

Merkez Bankamızın Para Piyasaları Kurulu faizleri çeyrek puan kadar düşürebilirmiş! Japon para otoritesi parasal genişleme hacmini artırabilirmiş! ABD Merkez Bankası faize ilişkin söylemde şahin, eylemde ise güvercin olabilirmiş! Kusura bakmayın, bu ve benzeri konular ile ekonomi gündemine ambargo koyarak günü kurtarabilir ve üçüncü çeyrek bilançolarının olduğundan iyi görünmesini sağlayabilirsiniz; ancak sorunların ağırlaşmasını ve bindiğiniz dalların kesiliyor olmasını engelleyemezsiniz!

Merkez Bankamız bu yılın ikinci çeyrek döneminden itibaren faizleri düşürüyor, ABD’li yetkililer faizleri yükseltmiyor ve Japonlar parasal genişleme sınırlarını zorluyor; fakat ülkemizde işlerin kötüye gitmesi engellenemiyor. Ekonomi durgunlaşıyor, işsizlik artıyor ve fiyat hareketleri istikrarsızlaşmaya devam ediyor!

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriye göre, haziran ayı İşsizlik oranı bir yıl öncesini aynı dönemine göre yüzde 0,6 oranında artarak yüzde 10,2 ye yükselmiş; mevsim etkilerinden arındırılmış rakam ise yüzde 10,9 olmuş. Ekonominin yüzde 3,1 oranında büyüdüğü ikinci çeyrek dönemde işsizlik istikrarlı bir şekilde artıyor! Belli ki büyüme yüzde 4,5 veya 5’in altında kaldığında, fiyat istikrarını korumak ve kırılganlık artışını önlemek olanaksızlaşıyor! Ortaya çıkan verileri makul göstermeye ve beklentilerin bozulmasını engellemeye çalışmak, orta vade açısından sonucu değiştirmiyor! İşsizlik oranının yükselmesinde ihracat pazarlarındaki daralmanın ve turizm sektöründe yaşanan krizin etkisi elbette vardır. Oluşan boşluğun kamu harcamalarındaki yüksek oranlı artışlar ve asgari ücret ve eşdeğer gelirlerde yapılan yüksek oranlı ayarlamalar ile doldurulamadığı da ortadadır! Ayrıca istihdam yapısının kamu kesimi lehine ve özel sektör aleyhine değişmekte olduğunu da hesaba katmak gerekiyor. Gerek küresel koşullar ve gerekse iç talebi uyarmak adına yapılanlar, faydasından daha büyük yan tesirler üreterek mevcut sorunları ağırlaştırıyor. Sormak gerekiyor, asgari ücret konusundaki ayarlamalar daha makul düzeyde tutulsa idi, işsizlikteki artış daha sınırlı ve kredi hacmindeki artış daha yüksek olabilir miydi? Üretim yapımızın genelde emek yoğun veya fason şeklinde oluşu, hayır yönündeki bir yanıtı desteklemiyor; hem iç talep umulan oranda artamadı ve hem de başta hizmet sektörü olmak üzere özel sektör istihdamı arttı, iflas erteleme veya konkordato başvuruları yeni rekorları zorlar oldu!

Temmuz ayına ilişkin son veriler ise üçüncü çeyrek döneme ilişkin beklentilerin iyice olumsuzlaştığına işaret ediyor. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış verilere göre Sanayi Üretim endeksi yüzde 7, Sanayi Ciro Endeksi yüzde 7,7 ve Perakende Satış Hacmi Endeksi ise yüzde 3,1 oranlarında gerilemiş. Bu veriler büyümenin sıfırlandığına ve işsizliğin artamaya devam ettiğine işaret ediyor. Bu yılın son çeyrek dönemine ilişkin endişeleri ise, kimse düşünmek bile istemiyor!

Kredi hacmindeki artışın normalin altında kalması, faizlerin düzenli olarak geriletilmesine rağmen kaynak sorununun büyümesi ve kamu harcamalarının anormallik sınırlarını zorlayacak şekilde artırılması yönündeki gelişmeler bir şeyler söylüyor! Sistemi oluşturan kurumsal yapıyı temsil edenler ile diğer etkili ve yetkili kesimlerin tepkisel yaklaşımları, nereye koşulduğunun farkında olduklarını düşündürüyor! Bunları konuşup gerçekleri açığa çıkarmak söz konusu kesimlerin işine gelmiyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar