Makro verilerin iyi gelmesi piyasalar için pozitif mi?
2011 güzel başladı. İçeride enflasyon verisi moral verdi. Güçlü iç talep ve emtia fiyatlarındaki yükselişler dolayısıyla, enflasyonun ne kadar daha düşebileceği konusunda kafamda soru işaretleri olsa da, Merkez Bankası'nın enflasyon hedefini uzun bir aradan sonra yakalaması sevindirici.
Dışarıdan da iyi haberler geliyor. ABD'de önemli imalat verisi son dönemin en yüksek seviyesine ulaştı. Bu haftaki otomobil satışları verisinde artış bekleniyor. Cuma günü açıklanacak ABD istihdam raporu için de beklentiler olumlu. Geçen ayki hayal kırıklığından sonra, tarım dışı istihdam ciddi bir toparlanma gösterebilir. ABD ekonomisinin 2010'un son çeyreğinde ivme kazandığı bir gerçek. Gayrimenkul sektörü dışında, şu an çarklar iyi işliyor.
Dışarıda zayıf halka durumundaki AB'nin sıkıntıları, 2011 senesinde de gündemi meşgul edecek gibi görünüyor. Bölgede vergi artışları ve devlet harcamalarındaki kesintiler devam edecek. Almanya dışında pek ışık yok. Önümüzdeki günlerde önemli gelişmeler yaşanabilir. Moody's ve S&P gibi reyting kuruluşları; Portekiz, İrlanda, İspanyol ve Yunan bankalarının notlarını düşürebilirler. Bunun dışında, yüksek miktarda devlet ve banka tahvili ihracı olacak. Bu ayki satışların toplamı 80 milyar Euro. Bu rakamın içinde, Avrupa Finansal İstikrar Fonu'nun tahvil satışı da var. Bugün Portekiz'in kritik bono ihracı; yine bugün ve yarın Alman ve Fransız tahvillerinin satışı gerçekleşecek. Gelecek talebi izlemek gerekiyor. Ayrıca, Yunanistan'ın özel sektör borçlarını yeniden yapılandırmak için anlaşma zemini aradığı haberleri geliyor. Yardım paketinin vadesini uzatma konusunda AB ve IMF desteğini geçtiğimiz haftalarda alan Yunanistan, şartları zorlamaya devam ediyor.
Bu gelişmelerin tedirginliği yatırımcılar üzerinde görülüyor. Dün küresel sermaye hareketlerini inceliyordum. Haftanın ilk iki gününde, kurumsal yatırımcıların 'Euro net satış' pozisyonunda olmaları dikkatimi çekti. Görünen o ki; büyük oyuncular biraz gidişata bakmak istiyorlar.
Ekonomik verilerin iyi gelmeye devam etmesi, AB'nin kör topal ilerlemesi, finans piyasalarının işine yarar mı? Yatırımcılar, AB'de yaşananlara uyum sağlamayı öğrendiler. Bence burada önemli olan, Fed'in haziranda yeni bir tahvil alım programı açıklayıp açıklamayacağıdır.
Geçenlerde Columbia Üniversitesi'nden Frederic Mishkin'in açıklamalarını dinliyordum. Mishkin, bizim akademisyenler tarafından çok sevilir. Kitapları kaynak olarak okutulur. İzlanda için 2006 senesinde hazırladığı İstikrar Raporu'nda, temelin çok sağlam olduğunu yazmasına rağmen, İzlanda ekonomisi bir sene sonra spektaküler bir çöküş yaşamıştı. Mishkin, Bernanke'nin tüm çabalarına karşın 2008'de Fed üyeliğini bıraktı. Bernanke ile yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen Mishkin; Fed'in üçüncü bir tahvil programı açıklama olasılığının düşük olduğunu savunuyor. Tabii haberi Bernanke'den almış, buna göre konuşuyor demiyorum. Eminim kendi görüşüdür. Fakat Mishkin de, Bernanke de, yeni bir programı geçirmenin zor olduğunu biliyorlar.
Tahvil alımlarına karşı olan yeni Fed üyelerinden ve Cumhuriyetçilerin güçlü olduğu Temsilciler Meclisi'nden destek gelmesi zor. Makro veriler iyi gelmeye devam ederse -ki büyüme tahminleri sürekli olarak yukarı çekiliyor- yeni tahvil alım programının gerekçesi ne olacak? Aksine; faiz artırımları konuşulmaya başlamayacak mı? Son iki senedir yeni bir program olmadan yükselmeyen piyasalar, nasıl tepki verecek?
Çok dalgalı bir dönem bizi bekliyor.