Makro sorunlara yerel çözümler: Organize Tarım Bölgeleri

Prof. Dr. Aykut GÜL
Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE [email protected]

Yaklaşık olarak iki yıldır bu köşede, ta­rım ekonomisi konuları başta olmak üzere, iklim değişimi, çevre, kaynak kulla­nım ekonomisi, gıda enflasyonu, planlama ve daha birçok güncel meselelere değin­meye çalışıyoruz.

Bu yazılarda öne çıkan sorunları üç maddede özetlemek mümkün: Etkin kay­nak kullanımı, iklim değişimi ve gıda enf­lasyonu.

Bu üç sorunu da birlikte çözebilme po­tansiyeli olan Organize Tarım Bölgeleri’n­den (OTB) bahsedeceğiz bu yazımızda.

62 OTB ülkemiz için büyük fırsat

OTB’ler, ‘Kent Tarımı’ fikrinin ülkemiz­de belki de ilk somut uygulaması. Ak Parti iktidarları ile gündeme gelen proje, jeoter­mal enerjinin avantajlarını kullanabilmek adına öncelikle sera OTB ile başladı. Son­rasında bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretimi ile genişledi.

OTB’ler kamu tüzel kişilerince kurulu­yor ve bitkisel ve hayvansal üretimin ya­nı sıra tarıma dayalı sanayi süreçlerini de kapsıyor.

Bugün 41 ilde 62 OTB projesi devam ediyor. Tüzel kişilik kazanan 41 OTB’nin 21’i hayvansal, 19’u bitkisel ve biri de su ürünleri üretimine odaklanmış durumda.

Bu bölgelerin ihtiyacı olan altyapının faaliyet öncesinde oluşturulmuş olması, güçlü örgütlenme, uygun girdi temini, tek­nik bilgiye daha kolay ve zamanında ulaşa­bilme gibi avantajlar, kaynak kullanımının çok daha etkin olmasını sağlıyor.

Jeotermal enerji başta olmak üzere kul­lanılan yeşil enerji, iklim değişimiyle mü­cadele kapsamında karbon ayak izinin azaltılmasına büyük katkı koyuyor.

Örneğin, Balıkesir – Gönen’deki dünya­nın en büyük Jeotermal Sera OTB’si tüzel kişilik kazanmış durumda. Bu OTB’de je­otermal, rüzgâr, güneş ve biokütle olmak üzere dört ayrı kaynaktan enerji sağlanı­yor olması, ülke olarak küresel ısınma ko­nusundaki ciddiyetimizi gösteriyor.

Girişte bahsettiğimiz gıda enflasyonu­nun azaltılması açısından da yakın gele­cekte OTB’lerin önemli roller üstlenmesi hedefleniyor.

Bilindiği üzere, üretim merkezleri ile tüketim merkezleri arasındaki uzaklık, artan aracı sayısı, ürünlerin taşınma mali­yetinin yanı sıra atık ve kayıpların da faz­la olmasına neden oluyor. Üretici fiyatla­rı ile tüketici fiyatları arasındaki makasın açılmasının başta gelen nedeni bu uzaklık ve bunun sonucunda gelen maliyet artışı.

Tüketimin yoğun olduğu kent merkezle­rine yakın kurulan OTB’ler, bir yandan da­ha taze ve az yıpranmış ürün sağlarken di­ğer yandan pazarlama maliyetlerini en aza indirmekte ve böylelikle gıda enflasyonu­nu aşağı çekebilmekte.

Üretim girdileri daha ucuza temin edi­lirken yoğun teknoloji kullanımı ve iklim değişimlerine karşı daha kontrollü ortam­lar verimi artırmakta ve bu açıdan da bi­rim maliyetler azalmakta.

Bunun sonucunda üretici de tüketici de memnun olmakta, fiyat ve gelir dalgalan­maları çok aza inmekte ve arz güvencesi sağlanmakta. OTB’lerin sağlayacağı üre­tim artışı ile yan sanayiler, gıda sanayi ve hizmetler sektörü de canlılık kazanacak­tır. OTB’lerin, küçük işletmelerin aleyhine olacağı görüşü ise pek gerçekçi değil. Çün­kü OTB’lerde tekel ya da oligopol bir ya­pı oluşmayacak. Ancak elbetteki işletme­ler birlikte hareket etmenin, desteklerden daha fazla faydalanabilmenin ve daha isa­betli üretim kararları alabilmenin avan­tajlarına sahip olacaklar.

Yatırım Rehberi iyi incelenmeli

Tarım ve Orman Bakanlığı, OTB’lere ya­tırım yapmak isteyen müteşebbislere yö­nelik olarak kapsamlı bir “Yatırım Rehbe­ri” hazırladığını duyurdu. Başta hibeler ve faizsiz kredi destekleri olmak üzere verilen destekleri de her yönüyle anlatan bu rehbe­re Bakanlık web sitesinden ulaşılabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar