Makineleşen dünya, değişen insan

Furkan LÜLECİ
Furkan LÜLECİ [email protected]

Teknoloji dünyası her geçen gün daha da ilginç hale geliyor. Bazen gelişmeleri okurken durup “Gerçekten burada mıyız?” diye sormadan edemiyorum. Bu hafta gündemi meşgul eden haberler tam da böyleydi. Akıllı telefonlardan beyin implantlarına, robot süpürgelerden yeni sosyal medya platformlarına kadar bu hafta gündemi meşgul eden haberler, teknolojinin sınırlarını bir kez daha zorladığını gösteriyor.

Samsung’un abonelik modeli olan Neuralink’in beyin implantları, robotların evlerimize derinlemesine dalışı… Her biri hayatımızın bir köşesine dokunuyor ve geleceğin bugüne hızla yaklaştığını hissettiriyor.

Samsung’un yeni duyurduğu “AI Subscription Club” buna en güzel örneklerden biri. Şirket, akıllı telefonları sadece bir ürün olarak değil, bir hizmet olarak sunmayı planlıyor. Güney Kore’de başlayacak bu modelde, telefon sahipleri aylık bir ücret karşılığında düzenli güncellemeler ve yeni özelliklere erişebilecek.

Telefonunuzun her ay biraz daha “akıllandığını” düşünün. İlginç bir fikir, ama aynı zamanda da biraz tedirgin edici. Çünkü bir ürüne değil, sürekli bir hizmete bağımlı oluyorsunuz. Beni düşündüren şu soru oldu. İnsanlar bir cihazı “sahiplenmek” yerine sürekli kira öder gibi kullanmayı tercih eder mi? Belki de işin özeti; teknolojiyle olan ilişkimizin giderek fizikselden dijitale, bir nevi sahiplikten aboneliğe doğru evrildiği gerçeğidir.

Makineler ve İnsan Beyni

Neuralink’in üçüncü bir hastaya beyin implantı yerleştirmesi de haftanın en dikkat çekici gelişmelerinden biriydi. Elon Musk’ın bu projesi, felçli bireyler ve ALS hastaları için umut ışığı olmayı vaat ediyor. Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz o beyin-makine bağlantıları artık hayal değil.

Okur okumaz düşündüğüm şey, bu teknolojinin gerçekten ihtiyacı olanlara ne kadar hızlı ulaşabileceği ve ulaştığı hayatları nasıl değiştirebileceği oldu. Bir yandan da etik sorular aklımdan çıkmıyor. Beyin implantı teknolojisi, sadece tıbbi kullanımda mı kalır yoksa başka amaçlar için de devreye alınır mı? Musk’ın dünyasının sınırları pek net olmadığından izlemesi çok keyifli olsa da biraz da ürkütücü geliyor bana.

Robotlar Dağınıklığı Sevmez

Bir başka robotik haber de Roborock’tan geldi. CES’te tanıttıkları Saros Z70 modeli, klasik robot süpürgelerin sınırlarını aşıyor. Sadece tozları temizlemekle kalmıyor, yerdeki ıvır zıvırları robotik koluyla kaldırıp kenara koyabiliyor. Yerde unuttuğunuz çorapları toplayan bir robot düşünün. Bu cihaz, kendi dağınıklığını toplayamayanlar için devrim niteliğinde bir çözüm olabilir. Temizlik yapmanın ötesinde, ev düzenini sağlamak bir tür mindfulness gibi geliyor bana. Robotlar bu görevleri üstlendikçe, yaşam alanlarımızla olan bağımızı kaybeder miyiz?

TCL’nin tanıttığı “Ai Me” adlı robot da bu soruları artıran bir başka yenilik. Modüler yapısıyla dikkat çeken bu robot, bir güvenlik kamerası, bir arkadaş ve bir hafıza deposu olarak işlev görüyor. Evinizde her şeyi algılayan, size eşlik eden bir robot… İlk duyduğumda “Bu, tam olarak ne kadar insan gibi davranabilir?” diye düşündüm. Teknoloji ilerledikçe, sosyal bağlarımızın nasıl değişeceği konusunda ciddi sorular var.

Robotlarla yaşamak, insan ilişkilerimizi nasıl etkiler? Ai Me’nin tüm bu özellikleri, teknolojinin dost mu yoksa mesafeli bir yardımcı mı olacağına dair tartışma yaratabilir.

Bluesky’den Flashes: Instagram’a Rakip Geliyor

Bir de Bluesky’nin duyurduğu “Flashes” var. Instagram’a alternatif bir fotoğraf paylaşım platformu. Flashes, kullanıcıların dört adede kadar fotoğraf içeren slayt gösterileri veya birer dakikalık videolar paylaşmalarına olanak tanıyor. Platformun temel özelliği, yalnızca görsel içeriklere odaklanması ve metin tabanlı gönderileri filtrelemesi.

Merkezi bir otoriteye bağlı olmayan, kullanıcıların içerik ve etkileşimleri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmasını sağlayan bir yapıya sahip. Flashes’ın bu özellikleri, kullanıcılarının kendi beğeni ve ilgi alanlarına göre özelleştirilmiş kural ve algoritmalarla kişisel topluluklarını yaratabilmeleri için geliştirilmiş. 

Şu sıralar sosyal medya kullanıcılarının çoğu, platformların tekelleşmesinden ve algoritmalarından şikayetçi. Flashes bu durumu değiştirebilir mi? Kullanıcılara daha bağımsız bir alan sunması, Instagram'ın hakimiyetini sarsabilir. Ama tüm yeni platformların ortak sorunu karşımızda! İnsanlar bir platforma alıştıktan sonra, yeni bir yere geçiş yapmaları pek de kolay olmuyor. Flashes'ı da bu zorlu yolculukta izlemek ilginç olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
NASA ve Ay Süpürgesi 11 Ocak 2025
Seçimlerimizle oynuyorlar 07 Aralık 2024
Cesur markalar kazanacak 23 Kasım 2024