Makine üreticileri değişmelere nasıl uyacak?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Ünlü saptamayı anımsayalım: “Canlıların uzun ömürlü olanları, en güçlüleri olmadığı gibi, en akıllı olanları da değildir. Uyum yetenekleri yüksek olanlarıdır.” 

İş yerleri, onlara hayat katan insanlar ve insanların ilişkileri nedeniyle canlı organizmalardır; değişmelere uyum sorunları her zaman olacaktır. Türkiye makinecilerinin gündemlerindeki en önemli konu da üç alana odaklanan uyum çalışmasını birlikte yürütmektir: Birincisi, rekabet edebilir ölçek sorunudur. İkincisi, rekabet edebilir teknolojik düzeyi yakalamaktır. Üçüncüsü de sektörde rekabet edebilir yönetişimi hakim kılmak. Hemen somuta getirelim: Yetkili çevreler ülkemizde 11 bin makine üreticisi olduğunu söylüyor. Bizim 11 bin üreticiyle yapabildiğimiz ihracat 15 milyar doları bulmuyor. Almanya ise yine aynı çevrelerin verilerine göre 6 bin makine üreticisine sahip ama 300 milyar doları aşan ihracat yapıyor. 

Makine üreticilerimizin hızla piyasa yapıcısı kuruluşlar çevresinde örgütlenerek, alıcılara ulaşabilir ve erişebilir ölçeklerlere ulaşmak zorundadır. 

Öğrenmeyi aktif hale getirme 

Rekabet edebilir ölçek yaratmanın, rekabet edebilir teknolojilerle iş yerlerini donatmanın ve rekabet edebilir yönetişim sağlamanın ilk adımı da mesleki örgütlenmedir. Siz deyin 11 bin ben diyeyim 9 bin makine üreticimiz var. Rakamlar üzerinde uzlaşmak istesek, ciddi bir envanterimiz olmadığı için ispatı zor bir kavgaya tutuşuruz. Hepimizin ortak yararı açısından şu soruda uzlaşmamız mümkün: Makine üreticisi 9 bin olsa bile mesleki derneklere kaçı üye? Üyelerin ne kadarı aidatlarını ödüyor? Daha da önemlisi derneklere üyelerin ne kadarı toplantılara katılıyor? Ne kadarı yayınlanan bilgileri okuyarak geri dönüş yapıyor? Hepsinden önemlisi, mesleki örgütler aracılığıyla kamu yetkililerinden talep edilen altyapı yatırımları ve diğer desteklerin arkasında etkin biçimde duranların oranı ne? 

Soruları istediğimiz kadar çoğaltabiliriz ama gereği yok. 

Öğrenme ve ilerleme aktif değil, pasiftir. Sizde öğrenme isteği yoksa, en iyi öğretmenin, donanımlı okulun ve iyi bir ortamın size katabilecekleri sınırlıdır. Makine üreticileri uzun dönemli geleceklerini güven altına almak istiyorsa, öğrenmeden,bilmeden ve iletişim kurmadan geleceklerini güven altına alamayacaklarını kavramalı.Bu kavrayışın somut ilk adımı da mesleki derneklere katılmak üye olmak bütün çalışmalara gönüllü katılımı artırmaktır. Dış ve iç gelişmelerin nicelikleri ve nitelikleri değişiyor. Makine üreticileri açısından bakıldığında, sadece makine üretiminin yeterli olmadığı, sistem üretme aşamasına geçmek gerektiği çok açık. 

Makinecilerimiz, dünyadaki meslektaşlarının, özellikle de Almanya gibi öncü üretici ülkelerdeki makinecilerin ne yaptıklarını yakından izlemek zorunda. Zihinlerde diri kalması gereken bir başka husus, daha önceki dönemlerde birkaç on yılda bizi etkileyen gelişmelerin, günümüzde birkaç hafta sonra kapımızı çalmasıdır. Karşılıklı bağımlılıkların bu kadar arttığını dikkate aldığımızda, yeni koşullara uyumu aksatacak hastalık “bekle-gör” anlayışına kendimizi kaptırmaktır. 

Makine üreticilerinin kurdukları alt sektör dernekleri ve üst örgütleri önemli biri ilk adım. Batı değerleri gönüllü katılıma dayalı sivil insiyatifl erini önemsiyor. Türkiye makinecelerinin çok değişik mesleki alt gruplarda dernekler şeklinde örgütlenmesi, yurtiçinde kendi üst örgütlerini oluşturmaları, yurtdışı örgütlere eşdeğer karar vericiler arasına girmeleri ekonominin bütün aktörleri tarafından desteklenmesi gereken değer katan bir gelişmedir. 

Mesleki derneklere üyelik bilinci 

Ekonomideki aktörlerin, siyasi iradenin,bürokrasinin ve medyada konuyu ayrıntısıyla bilen uzmanların desteği çok önemli ama asıl önemlisi makine üreticilerinin kendi örgütlerine aktif katılımı. Dernekler kendi hak ve çıkarlarını savunan ve geliştiren bir yapı olarak algılanması gerekiyor. Derneklerin gelişmeleri ve etkileşimi artırmaları için üye aidatlarını düzenli ödemek örgütlenme bilinci göstergelerinden biri. Dernek çalışmalarına katılarak ve bilgi alışverişinde bulunarak, interaktif ilişkilere derinlik kazandırmak da diğer göstergeleri oluşturuyor. Makine Tanıtım Grubu adına Adnan Dalgakıran’ın açıklamasında, AB ülkelerindeki eşdeğer derneklerde 25 yıla yakın “ilişki yatırımının” son krizde nasıl etkili sonuçlar ürettiği belirtiliyor. Bu somut sonuç daha ileri aşamalara götürülmeli, süreklilik kazandırılmalı ve kendini yeniden üreten bir yapıya kavuşturulmalıdır. 

Yurtdışı örgütlere üye olabiliyor, yönetimde sorumluluk alabiliyorsanız, bu uzun soluklu ve yapısal ilişki yatırımıdır. Herhangi bir odağın, örneğin medyanın kirlilik yaratan iletişim sorunlarını aşmanıza da yardımcı olabilecek etkili araçlar arasındadır. Bir başka etki, yurt dışındaki mesleki yayınlarda eşdeğer örgüt yöneticilerinin yaptıkları açıklamaların yer alma olasılığının yüksek olamsıdır. Son krizdedeki yurt dışı yayınlarda açıklamaların yer almasında, makinecilerin yılların yatırımıyla eşdeğer örgütlerde yer edinmesinin payı olmuştur. 

Daha önemlisi, başka ülkelerdeki “karar odaklarına”, üyesi olduğunuz gönüllü meslek örgütleri aracılığıyla erişebilirliği artırabiliyoruz. Siyasi anlamda saptırmalara karşı haklı gerekçeler iletebiliyor ve erişilebilirliği sağlıyorsak, aleyhte yapılabilecek aşırı değerlendirmeleri frenlemeniz mümkün olabiliyor.

Makine üreticileri değişmelere uyumu, mesleki dernekler, derneklere bedel ödeme sorumluluğu, katılım istekliliği, interaktif ilişkilerle dünya genelindeki gelişmeleri anlama ve açıklama kolaylığı boyutlarıyla da değerlendirmeli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar