Makina mühendislerinin sanayiye bakışı...
TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın 26-27 Nisan’da Ankara’da gerçekleştirilen 45. Olağan Genel Kurulu’na İstanbul delegesi olarak katıldım.
Mühendislikte 40 yılı çoktan devirmiş bir kişi olarak uzun yıllardır göremediğim arkadaşlarımı görme, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, Makina Mühendisleri Odası Başkanı Ali Ekber Çakar ile genç meslektaşlarımızın meslek ve ülkemiz sorunlarına bakışlarını ve değerlendirmelerini dinleme, Genel Kurulu çalışma raporunu ve “TMMOB Sanayi Kongresi 2013 sonuç bildirgesi”ni inceleme olanağını buldum.
Değerlendirmelerimi “Makine Mühendislerinin sanayiye bakışı” ve “KOBİ’lerde Mühendislerin İstihdamı” olmak üzere iki başlıkta sizlere aktarmaya çalışacağım.
Mühendislik eğitiminin tarihçesi ile yazıma başlamak istiyorum.
Osmanlı’da 1773 yılında açılan mühendislik okulundan sonra, mühendislik bir unvan olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye ’de mühendislik eğitimi, İTÜ’nün temelini oluşturan ve askeri mühendis yetiştirmeyi hedefl eyen, 1773 yılında kurulan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun ile başlamaktadır.
Makina Mühendisleri Odası, TMMOB kanununa göre 1954 yılında kurulmuş kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Yurtiçinde ve yurtdışında Makina, Endüstri, İşletme, Sanayi, Uçak, Havacılık, Uzay, Sistem, Makina Teknik Metot, İmalat-Üretim, Üretim Tekniği- Sistemleri, Mekatronik, Otomotiv ve Enerji Sistemleri Mühendisliği öğretimi yapan üniversitelerin fakülte ve bölümlerinden mezunlar oda üyesi olabilmekte..
Her yıl artan üye sayısıyla TMMOB çatısı altında en büyük ve en aktif üye tabanına sahip... Üye sayısı deyim yerindeyse bir çığ gibi büyüyor. Bu konuda çalışma raporunda yer alan bilgilere göre; 1954’te 902, 1995 de 38 bin 463, 2002 de 50 bin 666 olan makina mühendisi sayımız Nisan 2014 itibarıyla 91 bin 115’e ulaşmış.
Üyelerin cinsiyete göre dağılımı ise erkek; 83 bin 672 (yüzde 91,5), kadın; 7 bin 753 (yüzde 8,5) oluşturuyor. Mühendislerin ağırlıklı olarak bulunduğu illere bakıldığında; İstanbul 24 bin 135, Ankara 13 bin 577, İzmir 9 bin 441, Bursa 6 bin 849, Kocaeli 5 bin 555, Denizli 3 bin 774, Eskişehir 3 bin 490, Konya 2 bin 259, Kayseri 2 bin 425, Gaziantep’te ise bin 835 kişi olarak görünüyor.
Konuşmalara gelince; TMMOB’a bağlı 11 odanın, idari ve mali denetiminin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanması kararına eleştiriler konuşmacıların ortak paydasını oluşturdu. “Ülke sanayisindeki olumsuz gelişmelerden dolayı mühendislik, Ar-Ge ve teknoloji düzeyi de iyi durumda değildir. Türkiye 49 ülke içinde küresel teknoloji endeksinde 31.sırada, teknolojik yenilik yapma kapasitesinde ise 38. sıradayer almaktadır. Oysa mühendislik tasarımı, ürün geliştirilmesinde ve üründe farklılık yaratılmasında öncelikli ve zorunlu aşamalardan biri olarak Ar-Ge çalışmaları içinde vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Fakat Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı 2011 yılında binde 87 olmuş, kişi başına Ar-Ge harcamasında seçilmiş 20 ülke arasında Türkiye 71 dolar ile 15. sırada yer almış, milyon kişi başına Ar-Ge personeli sayısında 3 bin 150 kişiyle yine gerilerde yer almıştır. Sanayi katma değerini artırmanın yöntemi; tasarım, Ar-Ge ve inovasyona yönelik harcamaların öncelikli sektörlerde yoğunlaştırılarak, yerli kaynaklara, nitelikli işgücüne ve mühendislik alt yapısına dayandırılan bir planlamanın yapılmasıdır. Kamu yararına planlama, istihdam odaklı, öncelikli sektörlerde bölgesel kalkınmaya yönelik sanayileşmenin gerçekleşebilmesi; demokrasinin ilke ve kurumlarıyla egemen olduğu, insan hakları ve özgürlüklerin bütün boyutları ile uygulandığı, toplumsal barışın sağlandığı bir ortamın oluşturulması ile olanaklıdır. Burada kamu yararı benimsenmeli, bilim ve teknoloji kurumları ile üniversiteler bağımsız olmalıdır. Demokrasi ve kalkınmanın bütünleşik ve birbirini geliştiren olgular olduğu bilinmelidir. Krizlerle birlikte ise ithalata bağımlı tekstil, demir- çelik, otomotiv, makina imalat başta olmak üzere mühendislik sanayilerinde ciddi oranlarda daralma yaşanmıştır. Bugün toplam istihdamın ancak yüzde 19’u sanayi sektöründedir.
Mühendislik açısından mevcut durumu sanayiden hareketle incelediğimizde, KOBİ’lerde çalışan mühendis sayısının oldukça düşük olduğunu görüyoruz” sözleriyle sanayiye bakışlarını dile getirdiler.