Maker olacak çocuk
Bir şeylerin sürekli gerçekleşiyor olması mucize olduklarını gerçeğini değiştirmez. Kim söylemişti bunu bana hatırlamıyorum, ama çok hoşuma gider bu ifade. En güzel örneği ise insanın kendisidir. Milyarlarca olmamıza rağmen her insan bir mucizedir. Çevremizde kanıksadığımız o kadar çok şey var ki, düşünmeden kabullendiğimiz, normalmiş gibi kabul ettiğimiz. Benim için bu tür şeylerin başında 3 boyutlu yazıcılar geliyordu. Geliyordu diyorum, çünkü gördüklerim, öğrendiklerim bu araçların da mucize gibi bir şey olduğunu öğretti bana.
3 boyutlu yazıcılara ilişkin öğrenme yolculuğumun kapılarını birçoğunuzun ismini bildiğinden emin olduğum sanatçı arkadaşım Tolga Burkay açtı. (Bu ismi duymayan veya bilmeyenler için küçük bir öneride bulunayım, Tolga Burkay’ın “Kadın” isimli şarkısı geçen yılın açık ara en iyi şarkısıdır, kesinlikle dinleyin.) Müzik yeteneği ve kariyerinin yanı sıra çok da iyi bir girişimcidir kendisi. 2010 yılında neredeyse sıfır sermaye ile kurduğu lazer makinalarının satış ve servisini yapan DST Makine isimli şirketinin yüzde 80 hissesini çok kısa bir süre sonunda İtalyan SISMA grubuna satarak, SISMA MEA isimli yeni şirkette yönetici ortak olarak faaliyetlerine devam etti. Biraz önce belirttiğim gibi 3D yazıcılar hakkındaki ilk bilgilerimi Tolga Burkay’dan bir telefon sohbeti esnasında aldım. Kullanım alanlarını, gelecekte bu cihazların bize açacağı ufk u bu şekilde öğrenmeye başladım.
Aslında halen çalışmakta olduğum Okan Üniversitesi’nde, Mühendislik Mimarlık Fakültesi’nde tasarım derslerinde ve bitirme projelerinin prototiplerinin üretilmesinde 3D yazıcıların kullanıldığını biliyordum. Hatta birkaç yıl önce bir mezunumuzun bitirme projesi olarak 3D yazıcı yaptığını görüp etkilenmiş ve bunu sosyal medya hesaplarımda da paylaşmıştım. Benzer şekilde İstanbul Kalkınma Ajansı’nın bir projesinin çıktısı olarak ortaya çıkan Okan Üniversitesi Yenilikçi Tasarım Merkezi’nde de ortaya çıkan tasarım prototipleri de 3D yazıcılar ile üretiliyor. Tüm bunların yanında sağlık ve inşaat sektörlerindeki kullanım alanlarını öğrenmek beni heyecanlandırdı.
Tolga’nın verdiği bilgileri henüz sindirmeye çalışırken, aynı hafta içinde Hakan Budak’la tanıştım. Hakan Budak’ın fiziksel özelliklerine baktığınızda Barış Manço’yu anımsamamak mümkün değil. Üstelik o da bir müzisyen. Tek benzerlikleri bununla da kalmamış, Barış Manço’nun efsane programı “Adam Olacak Çocuk”, Hakan Budak’ın ellerinde “Maker Olacak Çocuk” şeklinde tekrar ortaya çıkmış. Etkinlikleri, özellikle Hava Kuvvetleri Müzesi ve Uzay Kampı gerçekten etkileyici. Aslında en çok kendi parçalarını üreten 3D yazıcılardan etkilendiğimi belirtmeliyim. Bu fikir beni yakın geçmişte izlediğimiz ve birçok bilimkurgu roman ve filmin konusunu oluşturan dünyayı ele geçiren makinalar konseptini düşünmeye zorladı.
3D yazıcılar, Maker Olacak Çocuk gibi projeler ve Yenilikçi Tasarım Merkezi gibi yenilikçi yapılar bir araya geldiğinde ister istemez yıllardır konuşup durduğumuz katma değeri yüksek ürünler konusunda önemli bir adım atılabileceğine inanmamak için bir neden kalmıyor. Geleceğimiz burada yatıyor.