Mahşerin Üç Atlısı
Gizmen NALBANTLI - IŞIK FX
İngiltere’nin AB’den çıkması sonrası gözler ayrılmak isteyen diğer ülkelere çevrilmişti. Ekonomik olarak zayıflayan İspanya, İtalya, Portekiz gibi ülkeler birlik için risk oluşturmaya devam ediyor.
Bu üç ülke arasında en büyük sorun İtalya ve Portekiz’de. İtalyan Bankaları ülkedeki yavaş büyüme ve yüksek işsizlik oranından oldukça olumsuz etkileniyor. Bankaların verdikleri kredilerin %16.9’u geri ödenemez halde. Toplam tutar ise yaklaşık 360 milyar euro. Bu miktar Euro Bölgesi’ndeki batık kredilerin yaklaşık üçte birini oluşturuyor. İngiltere’nin AB’den ayrılması ile birlikte banka hisselerindeki satış baskısı artarken, kurtarma paketi fikri güçlenmeye başladı.
İtalya’da Ekim sonu veya Kasım başında yapılacak anayasa değişikliği referandumu, ekonomik reformlar açısından hayati bir karar olacak. İki meclisli sistem reformların çıkmasının önündeki en büyük engellerden biri olarak kabul ediliyor. Burada önemli olan İtalya Başbakanı Renzi’nin tutumu olacak. İtalya’nın içinde bulunduğu krizden çıkmasının tek yolunun anayasa değişikliği olacağını söyleyen Renzi, referandumdan ‘Hayır’ sonucu çıkarsa istifa edeceğini açıkladı. Bu durumda çok farklı senaryolar devreye girebilir. Erken seçim ve 5 Yıldız Hareketi seçimi kazanma riski gündeme gelecek. Son yapılan anketlerde 5 Yıldız Hareketi (M5S) ile Renzi’nin partisi Demokratik Parti’si (PD) başa baş durumunda gözüküyor. 5 Yıldız Hareketinin seçimi kazanması ile İtalya’nın eurodan çıkma ihtimali kuvvetlenecek.
Sadece İtalya’da değil İspanya ve Portekiz’de de durum pek farklı değil. Ekonomik olarak önemli bu 3 ülke dışında Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya, Yunanistan, İrlanda oldukça kötü durumda. Geri ödenmeyen kredilerin oranı Portekiz’de %18.5’ken İrlanda’da %20.6 ile risk oluşturmaya devam ediyor. Ayrıca bütçe açıkları da ülkelerin problemlerinin başında geliyor. Aşırı bütçe açığı prosedürü adı altında yüzde 3'ün üzerindeki bütçe açıkları nedeniyle İspanya ve Portekiz’e yaptırım sürecini başlatma kararı alındı. Bu ülkelerin bütçe açıklarının yanı sıra kamu borçlarıda oldukça yüksek durumda.
Kamu borcunun GSYH’ye oranlarına baktığımızda Yunanistan yüzde 177 ile birinci sırada yer alıyor. İtalya, Portekiz, İrlanda ve Belçika’da yüzde 100’ün üzerinde. Yüksek borçluluk oranları ile bu ülkeler zayıf büyüme sergilerken, istihdam yaratma konusunda problem yaşıyor. İşsizlik oranları tarihsel ortalamaların üzerinde kalmaya devam ediyor.
ECB’nin parasal genişleme hamleleri ile ekonomide bir miktar toparlanma görülse de Yunanistan’da %23.30, İspanya ‘da %21, Portekiz’de % 12.40, İtalya’da %11.50, Fransa’da %10.20 olan işsizlik oranları çok yüksek seviyelerde. İşçiler için birim emek maliyetlerinin özellikle İtalya, İspanya ve Fransa’da diğer Avrupa ülkelerine göre yüksek olması milliyetçi görüşte olan aşırı sağ partilerin ön plana çıkmasına neden oluyor. Bu durumda ülke halkların Avrupa Birliği’nde çıkma istekleri ortaya çıkarken,bölgesinin dağılma tartışmaları artıyor.
Avrupa Birliği dağılır mı sorusunun cevabını vermek için oldukça erken. İngiltere, AB’nin özel statülü üyesiydi. Kendi para birimini kullanan İngiltere, shengen’e katılmadı. Bu nedenle hukuk düzeni olarak Avrupa’dan çok farklı olan İngiltere ile yaşanan görüş ayrılıkları birlik için geçerli değil. Ancak işsizlik, borç sorunu ve ekonomik gelişmelerin vatandaşları huzursuz etmesi bu sürecin başlangıç noktası olacaktır. İtalya’da AB’den çıkış referandumu isteyenler %58, Fransa’da %55, İsveç, Belçika, İspanya, Almanya ve diğer birçok ülkede referandum istemeyenlerden fazla durumda. Oylamada çıkma yönünde oy kullanım yüzdeleri en fazla olan ülkeler ise İtalya ve Fransa. Oranlar sırasıyla %48 ve %41. Dağılmanın getireceği yük ve maliyetinin ağır olması ülkelerin bu durumu kolay kolay göze alamadığına işaret etse de borç yükünün artmaya devam etmesi ve bankaların daha da kötüleşmesi Avrupa’yı krize sokabilir.