Madendeki kanarya….
Güçlü büyüme verisi sonrası yeni zirveler gören ABD borsalarına karşın dünya ekonomisinden ve gelişmekte olan piyasalardan rahatsız edici sinyaller geliyor. Geçen hafta açıklanan dünya dış ticaret verileri Mayıs 2019 yılından beri görülen en sert daralmaya işaret ediyor.
Neler oluyor? Dünya ticareti korumacılık endişeleri ile yavaşlarken ABD ekonomisi büyüme rekoru (ilk çeyrek %3,2) kırmaya devam edebilir mi? ABD ekonomisindeki hızlı büyüme arz kaynaklı verimlilik artışına dayalı kalıcı bir büyüme mi, yoksa bir defalık olağandışı gelişmelerden mi kaynaklanıyor?
Beklentilerden zayıf gelen Kore büyüme ve Japonya üretim verileri korumacılığın tırmanması nedeniyle dünya ticaretinin yavaşlamasından kaynaklanan uzun süreli bir eğilimi mi gösteriyor. ABD ile Çin arasındaki görüşmelerin olumlu sonuçlanması ile bu durum değişecek mi?
Gelişmiş ülke borsalarındaki yükselişe rağmen dolar ve yen gibi emin liman olarak görülen para birimlerindeki değer artışı küresel risk iştahındaki zayıflamanın öncü işaretleri mi? Arjantin ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülke varlıklarında görülen satışlar yaklaşmakta olan daha büyük bir patlamayı gösteren madendeki kanarya rolü mü oynuyor?
Haftaya açıklanacak PMI verileri dünya ekonomisinden gelen yavaşlama uyarıları konusunda bize fikir verecek. Asya ekonomilerindeki yavaşlama bulaşıcı mı?, Avrupa ekonomilerinde sert iniş tehdidi sürecek mi?, ABD ekonomisinde hızlı büyüme yerini yumuşak inişe mi bırakacak? gibi soruların cevapları konusunda ipuçları göreceğiz.
Türkiye varlıklarındaki satış baskısının devam edip etmeyeceği ise dünya piyasalarından ziyade iç gelişmeler ile belirlenecek. Türkiye ekonomisi ve piyasalar ile ilgili iki temel belirsizlik bulunuyor:
(i) Yerel seçimler tamamlanalı bir ay geçmesine rağmen devam eden İstanbul seçimlerinin tekrarlanması ihtimali;
(ii) Uygulanacak ekonomi politikalara yönelik belirsizlikler.
Haftaya açıklanması beklenen Yüksek Seçim Kurulu siyasi belirsizliği azaltarak Türkiye ekonomisinin ve piyasaların yeniden normalleşmesini sağlamak için bir fırsat verecek. Ancak yeterli değil. Geldiğimiz noktada Türkiye varlıklarındaki kırılganlığın giderilmesi için uygulanacak ekonomi politikalara yönelik belirsizliklerin de giderilmesi gerekiyor.
Geçen hafta yapılan Para Politikası Kurulu kararı sonrasında piyasaların verdiği tepki bu ihtiyacı gösteriyor. Para Politikası Kurulu açıklamasından “ilave sıkılaşmaya gidebileceği” cümlesinin çıkarılması ve koşullar izin verirse “faiz indirimine başlanabileceğine” işaret edilmesi sonrası Türkiye varlıklarında görülen satışlar onarılması gereken bir kredibilite açığına işaret ediyor.
Zaman daralıyor. Küresel risk iştahı bozulmaya başlamadan Türkiye ekonomisine duyulan güvenin onarılması için vaktimiz daralıyor. Kalan zamanı iyi kullanarak güveni yeniden tesis etmek iktidarıyla, muhalefetiyle, sanayicisiyle, bankacısıyla hepimizin görevi.