Madencinin genelge derdi....
Gözetim ve denetimi aşırı değerlendiren bakış açısı işlemleri geciktiriyor. Başvurular Başbakanlık’ta 6 ay ile bir yıl bekliyor.
Geçen hafta, madencilikle ilgili genellemelerimizi paylaşarak, yanlışların düzeltilmesi, eksiklerin tamamlanması, doğruların onaylanması ve “net bilgi” sahibi olabilmemiz için açık ortamlarda tartışma yapılması çağrısı yapmıştım.
Erzincan’dan Elazığ’a, Muğla’dan Amasya’ya, Bilecik’ten Bursa’ya, Eskişehir’den Afyon’a maden işiyle uğraşanların giderek şiddetlenen yakınmalarına yol açan ünlü genelgeyi tartışmalıyız.
Önce ilkeleri anımsayalım: Birincisi, “öngörme ve önlem alma” ilkesini hayata taşımamış hiçbir toplumun kalkınma yarışında yaratmak istediği sonuca ulaşamıyor. İkincisi, “gözetim ve denetim ilkesini” yansız ve ödünsüz biçimde işletmeyen toplumlar da iflah etmiyor. Üçüncüsü, öngörme ve önlem almayı önemsemeyen, ödünsüz gözetim ve denetim mekanizmalarını işletemeyen topumlar da “açgözlülük ve sorumsuzluğun” batağına saplanıyor.
İlkeler odağından bakıldığında, bütün madencilerin canını yakan, DÜNYA Gazetesi’nde birçok kez manşetlere taşınan 16 Haziran 2012 tarih 2012/ 15 sayılı genelgenin arkasındaki bakış açısını kavramalıyız. Geçen hafta Osman Arolat’ın yazısında yer verdiği Konya İdare Mahkemesi kararına rağmen, bu genelgenin bir sonuç değil, bir anlayışı yansıttğını dikkate alırsak, gelecekte benzer sorunları çoğaltmamak için genelgeyi tartışmalıyız...
Gözetim ve denetime, aşırı ya da noksan değerlerin yüklenmemesi için en şeffaf ortamlarda hesap verme sorumluluğundan daha etkin bir aracımız yok.
Genelge konusunda bürokrasinin kulakları sağır eden sessizliğine bir anlam verebilen varsa beri gele. Biliyorum ki genelge öngörme ve önlem alma ufkunu karartıyor; madenciliğe yatırım yapacak olan girişimcinin yatırım iştahını iyiden iyiye kaçırıyor.
“Ruhsat alma” konusunda bazı usulsüzlüklerin yapılması ve “çantacı” tabiriyle anlatılan kişilerin haksız kazanç sağlaması nedeniyle genelgenin çıkarıldığına ilişkin söylentiler var. Gerekçe ruhsat alma işini istismar edenlerse, önlemler de suçluyu yakalanmaya odaklanmalı, kurunun yanında yaş da yanmamalı. Suç işleyenler nedeniyle bütün madencilerin toptancı bir mantıkla cezalandırılmasının haklı bir nedeni olabilir mi? Eğer daha önemli başka gerekçeler varsa, madencinin gerekçeleri bilme hakkı yok mu?
Ülkemizin dünyadaki 189 ülke arasında “imar izinleri ve işleyişinde” 148’inci, “elektrik bağlama işlemlerinde” 49'uncu ve “vergi ödeme kolaylığında” 71'inci sırada olduğunu unutmayalım. Madenciler mera arazilerinde bambaşka sorunlarla yüzleşir. Köy muhtarları akla gelmedik talepler çıkarır karşılarına. Özel mülkiyetli arazilerde hiç beklenmedik tepki ve engeller madencinin kaderidir. Bir de genelgenin engellerini ekleyin dertlere: maden izin işlemi için başvurulduğunda en az 6 ayda sonuç alınabiliyor. Başbakanlık başvurulara 6 ay ile bir yıl içinde yanıt verebiliyor. Bu koşullar ülke madenciliğini geliştirici yatırımları özendirebilir mi?
Neden bu genelgeyi katılımcı anlayışla ele alan bir “çalıştayda” tartışarak çözümler üretemiyoruz? Bu soruyu bütün madenciler soruyor ve muhataplarından gereken net yanıtı bekliyor.