Madencilik genelgesini geçersiz kılan karar
Konya 2. İdare mahkemesi bir başvuru üzerine Kanunla belirlenmiş madencilik izinlerini bir genelge ile Başbakanlık bünyesine alan, izinleri donduran, Haziran 2012 genelgesini geçersiz kılıp, başvuran madenciyi kanuna göre haklı buldu.
16 Haziran 2012 genelgesiyle bütün maden ve orman alanı izinleri Başbakanlık bünyesine alındı. Bunun madencilik sektöründe izinleri durma noktasına getirdiğini, sektör temsilcilerinin yakınmalarını “Madencilerin sesiz çığlığı” yazımla dile getirmiştim. Konya 2. İdare Mahkemesi bir başvuru üzerine Başbakanlık genelgesini geçersiz kılan bir karar almış. Maden Mühendisi Selahattin Kaya’nın bana ilettiği bu mahkeme kararını, siz okurlarım ve madenci dostlarımla paylaşmak istiyorum...
Konya Selçuklu’da çimento kili üretimi için 23 Mayıs 2013 tarihinde işletme ruhsatı talebi için Maden İşleri Genel Müdürlüğü İşletme dairesi başkanlığına sunulmuş. Kanuna uygun şartlara haiz olmasına karşın, Başbakanlık genelgesi gerekçe gösterilerek,Maden işleri Genel müdürlüğünün, MİGEM’in başka bir gerekçe sunmadan başvuruyu rededip, ruhsatı iptal ettiğini ruhsat sahibine bidirmesi üzerine, firma Konya idare mahkemesinde başvurup Migem’in ruhsat iptal kararının iptalini isteyerek dava açmış. Mahkeme davacıyı haklı bulup, Başbakanlık genelgesinin işletme ruhsat hakkı doğmasından sonra yayınlandığını ,“ Kanunla kazanılmış hakkın genelge ile kısıtlanmasının hukuka aykırı olduğunu” belirtilerek, 116 liralık yargılama ve 660 liralık avukat ücretinin idareden alınarak davacıya verilmesini Danıştay’da temyiz yolu açık şekilde karara bağlamış.
Başbakanlık madencilik genelgesinin aksine hüküm veren mahkeme kararında şöyle deniliyor:
“Kanun hükmünde arama ruhsat süresi sonuna kadar projesi ve talep harcının ödendiğine dair belge ile müracaatta bulunulması halinde işletme ruhsatı hakkı doğacağı ve projede eksiklik olması halinde ise eksikliğin belirtilen sürede tamamlanacağı hükmüne yer verildiği, 16.06.2012 tarih 2012/15 sayılı Başbakanlık Genelgesinde ise Başbakanlıktan izin alınması şartınıın getirildiği, olayda, kanunda öngörülmeyen, Kanun hükmünü ve kişilerin kanundan doğan haklarını sınırlayan genelge, yönetimin idari düzenleme ile getirilmesine de olanak bulunmadığından 3213 sayılı Maden Kanunu hükümleri kapsamında işlem tesis edilmesi gerekirken, Başbakanlık Ekonomik Sosyal ve Kültürel İşler Başkanlığına genelge kapsamında talebin uygun bulunmadığı gerekçesiyle davacı isteminin rerddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”
Bu da madencilerin “Sessiz çığlıklarına son verip”, Haziran 2012 genelgesiyle Kanunla elde ettikleri hakların kısıtlanması karşısında, davalar açmalarını gerekli kılıyor, emsal kararla olumlu sonuç alacaklarını gösteriyor. Ayrıca, Maliye Bakanlığının taşınmazlarla ilgili yayınladığı birçok genelgede Madenrcilik söz konusu değil iken, Enerji Bakanlığının madenciliği benzer bir genelgenin kapsamı içinde görmesi karşısında da davalar açılabileceği unutulmamalıdır. Kanunu geriye iten, kanun üstüne çıkan, Başbakanlık 2012 Haziran madencilek genelgesinin ortadan kaldırılıp, izinlerin ilgili bakanlığın yasal organlarına terkedilmesi ancak bu davalarla gündeme gelebilecektir. Yanlıştan dönmek, hukukun işlerliğini ve üstünlüğünü yeniden kazandırmak için gereken budur...