Madencilerin “sessiz çığlığı”
Madenciler yüz yüze konuşmalarımızda 16 Haziran 2012 tarihinde yayınlanan genelge ile “Kamu kurum ve kuruluşlarının sahip oldukları taşınmazların kullanımının Başbakanlık iznine” bağlanması sonrası, madenciler olarak, hem yeni ruhsat almada, hem de ruhsatlı alanlarda izin uzatmada sorun yaşadıklarını dile getiriyorlar. Yıllara göre ilk müracaatlarda düzenlenen izin sayıları da bunu çok net ortaya koyuyor.
Bu konuyu madencilerle konuştuğumda “sessiz bir çığlık” içinde olduklarını gördüm. Değerlendirmelerini sorduğumda, “Madencilk Anayasa ile düzenlemiş ve iznin nasıl verileceği Maden Kanunu’yla belirlenmiş ve bakanlık emrine verilmişti. Sorunsuz değildi. Ama sistem yürüyebiliyordu. Başbakanlığa bağlanması sonrası yeni izinlerde ve uzatmalarda büyük sorunlar yaşamaya başladık. Yeni izinler de uzatma izinleri de artık sanki ‘kör kuyuda’ birtakım danışmanların elinde. Sayılar çok az inmiş durumda. Bununla ilgili sorularımızın da muhatabını, neden sonuç alamadığımızla ilgili soruların yanıtlarını alamıyoruz” diyorlar.
Doğal olarak “Bu konuyu niye sesli olarak dile getirmiyorsunuz?” dediğimde, “Tek alanda çalışmamız yok. Bir alanda izin beklerken çalıştığımız alanlar da var. Bürokratları kızdırıp, çalıştığımız o alanlarda da sorun yaşamak istemiyoruz” diyorlar.
Madenciler bunları söylerken, yıllara göre düzenlenen ruhsat sayılarına bakıp söylenenleri irdelediğimde ortaya çıkan tablo şu oluyor:
2002 yılında ilk müracaat sayısı 6426, ilk müracattan düzenlenen ruhsat sayısı bunun yüzde 68’i oranında 4401 iken, bu 2006 yılına kadar büyük artış göstermiş. 2006 yılında ilk müracaat 18 bin 208’e yükselirken, düzenlenen ruhsat sayısı da 10 bin 462 ile yüzde 57 seviyesinde gerçekleşmiş. 2007 ve 2008 yıllarında da 17 binin üzerinde ilk müracaat gerçekleşirken, bunların yüzde 50’den fazlası için yine ruhsat düzenlenmiş.
Peki, son iki yılda durum ne olmuş?
2012 yılında ilk müracaat sayısı 5069’a gedilerken düzenlenen ruhsat sayısı yüzde 18’e, 945’e gerilemiş. 2013 yılında ilk müracaat sayısı 1176’ya gerilerken Maden Mühandisleri Odası verilerine göre henüz düzenlenen ruhsat izni olmamış.
Bir madenci dostum, bu konuda ilginç bir iddiayı dile getirirken şöyle dedi: “Bazı bürokratlar ve iktidar mensupları madencilikte büyük kazanç olduğunu düşünüp, sanıyorum bu alanlarda rantın el değiştirmesini düşünüyolar. Bugünler de bunun bazı örnekleri de söz konusu. Fetullah Hoca’ya yakınlığı ile bilinen bir işadamının firmasının bir altın ruhsatı iptal edildi.”
Madenciler ne öneriyor?
Bir dönem “çantacıların” türediği madencilik sektöründe izinler, tekrar yasal sahibi olan Enerji Bakanlığı’nın ilgili dairesine devredilirken, çevre, sit alanı ve ormanların korunmasını esas alan sıkı yasal denetim getirilmelidir. Bu denetimde sektörün sivil toplum kuruluşları da söz sahibi olmalıdır düşüncesini içeren işlerliği olan bir düzenleme istiyorlar.