Madenci çığlığı ve “yalın yönetim” iddiaları
İnce ayrıntılarına hakim olmadan “toptancı anlayışla” değerlendirmeler sakıncalıdır. Hayat hepimize, olay ve olguları değerlendirirken ayrıntı bilgisinden yoksun toptancı yaklaşımların aşırı ve noksan değerlendirme tuzaklarına yakalandığını kanıtlar.
Ülkemizde ünlü boraks madenimizin birkaç katı ihracat geliri sağlayan doğal taş üretimiyle ilgili toptancı yaklaşımlar yapıldığı kanısına katılıyorum. Doğaltaşın ülke için değerinin farkına vardığım otuz yıl öncesinden bugüne sahada sektördeki gelişmeleri anlamaya çalışıyorum. Ocakların, taş işleme tesislerininin, tesislerdeki kapasite ve tek olanakların, blok ya da işlenmiş taşların yurtiçi nakliye sorunlarının, ayrıca uluslararası nakliye sorunlarının ne yönde geliştiğini izleyip kamuoyu ile paylaşıyorum. Bütün üretim alanlarında, özelinde de doğaltaş konusunda etkinlik ve verimliliği artırmak için yönetim sisteminin “yalın, hızlı ve etkin” olması beklentisi var. Genelinde maden sektörünü, özelinde de doğaltaş üreticilerini ilgilendiren ve çözüm bekleyen, bazılarının kangren haline geldiği ileri sürülen; karmaşıklığı artıran, hızlı gelişmeyi engelleyen ve etkinliği azaltan başlıca sorunları sorular halinde sıralayalım:
1. “İzinlerde ve ruhsatlarda” net olmayan uygulamalar nedeniyle oluşan gecikmelerin yarattığı kayıplarla yüzleşiyor muyuz?
2. Proje-odaklı iş yapma düzeyine bir türlü erişememiş olmanın yarattığı, toptancı anlayışla çıkarılan yasalarla “zeytinlik alanında üç kilometre yanaşma mesafesi” uygulamalarının fayda/maliyet analizini yapıyor, açık ortamlarda paylaşıyor muyuz?
3. Orman Genel Müdürlüğü’nün almış olduğu bedellerin, rakip ülkelerdeki uygulamalarına uyumunu gözetiyor, doğaltaş üreticisinin rekabette şans eşitliğini bozan kısıtları kaldırmak için çaba gösteriyor muyuz?
4. Blok ve işlenmiş mermer ihracatında ayrıntı bilgisi ve fayda/maliyet analizi sonuçlarını içeren gerekçeler sunma yerine, eksik bilgi ve ezbere dayalı yorumlarla sektörle ilgili “algı saptırması” yaratıyor muyuz?
5. Doğaltaş üreticilerinin iç örgütlenmesinde işbirliklerini ve rekabet edebilir ölçek yaratmalarını özendirecek önlemler alarak “fiyat-odaklı rekabetin” yarattığı değer kayıplarını önlüyor muyuz? En kötüsü 125 milyon yılda oluşan bu değerli varlığımızın çarçur edilmesini önleyecek önlemler alıyor muyuz?
6. Doğaltaş konusunda mevcut sorunların çözümünü hızlandıracak, uzun dönemli geleceği güven altına alacak bir “teşvik sistemini” tasarlayıp yürürlüğe koyabiliyor muyuz?
7. İran’daki potansiyellerin yaratabileceği rekabetin sektörde yol açacağı tahribatı en aza indirecek uzun dönemli bir “ulusal strateji” etrafında siyasi irade, bürokrasi, iş insanları, STK yönetimleri ve medya mensupları bir ortak akılda birleşebiliyor muyuz?
Kangren olan sorunlar
Başlıklar halinde toplamaya çalıştığımız sorunları ve soruları bir köşe yazısında bütün ayrıntılarıyla ele alamayız. Bu yazıda “izinler ve ruhsatlar ” ile “zeytinlik alanlara üç kilometre yanaşma” konusuyla ilgili kangrene dönüştüğü ileri sürülen sorunlarla ilgili bazı soruları gündeme bir kez daha taşımayı deneyeceğiz.
Doğaltaş konusuyla ilgisi olan ve düşüncesini aldığımız hemen hemen herkes, İzinlerin ve ruhsatların ilk alınışında, yenilenmesinde ve devredilmesinde çok sayıda girişimcinin “haksızlığa” uğradığını ileri sürüyor. Üretim cephesinde ortaya konan sorunlara, ülkenin yönetim sorumluluğunu alanlar cephesinden de net yanıtların verilmesi talep ediliyor. Bütün taraflar doğru bilgi paylaşırsa, ayrıntısını bilmeden bir yargıya ulaşmamış olur; üretici kadar kamu yöneticisine de haksızlık etme tuzaklarına düşmeyiz düşüncesi yaygın.
Kamuoyunu doğru bilgilendirmek için yetkili olan herkesin aşağıda sıralanan sorulara net yanıtlar vermesi ortak sorumluluğumuz:
• İzin ve ruhsat verilmesiyle ilgili mevzuat değiştikten sonra yeni izinlerin ve ruhsatların alınmasında, eskilerinin yenilenmesinde ya da devir işlemlerinde gecikmeler neden ve kimden kaynaklanıyor?
• Gecikmelerle ilgili belge bilgiye dayalı açık kamuoyu bilgilendirmesi neden yapılmıyor?
• Yasal yükümlülüklerini yerine getirdikleri halde, gecikmelerden zarara uğrayanların zararları karşılanıyor mu?
• İzin ve ruhsatları geciktiren “güvenlik soruşturması”, konuyu bilenler tarafından mı yapılmakta? Güvenlik soruşturmasında “meşhuru meçhule sorgulatma” ilkesine uyulmakta mıdır? Soruşturmalar gerçek “uzmanlar” tarafından mı yapılmaktadır; yoksa ayrıntı bilgisi olmayanlar tarafından mı?
• Daha önce güvenlik soruşturulması yapılmış kişilerin her yeni başvurularında “yeniden güvenlik soruşturması” yapılarak gecikmelere yol açılmakta mıdır? Yapılan soruşturmalarda sağlam gerekçeler ileri sürülerek güvensizlik yaratılmaması için özen gösterilmekte midir?
Yanaşma mesafesi
Çok sayıda sorunun madencilikte ülkemizin kazançlarını engellediği iddiaları arasında, zeytinlik alanlardaki yanaşma mesafesi de önemli yer tutuyor. Yanaşma mesafesi sorunu ve çözümünde de net bilgi sahibi olursak, kimseye haksızlık etmeyiz… Yanaşma mesafesi konusunda ilgili bütün aktörlerin aşağıdaki sorunların açık yanıtlarını vermeleri, yalın, hızlı ve etkin yönetimin gerek şartıdır:
• 4086 Sayılı Kanunun 5’inci maddesinde yer alan “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez” hükmü, kanun yürürlüğü girmeden önce yapılan, şimdi yasal olmadıkları tartışılan kaç üretim tesisi vardır?
• “Zeytinlik saha” tanımı yapılmış mıdır? Kesin bir tanım yapılmışsa, bu durumda mevcut tesislerden ne kadarı “yasal olmayan işyeri” konumuna düşmektedir? Net tanım yoksa, uygulama farklılıkları iş insanlarını ne ölçüde zorlamaktadır?
• Portekiz, İspanya, İtalya ve Yunanistan gibi önemli zeytin yetiştiricisi ülkeler ve AB’de yasaların getirdiği sınırlar ülkemizdekine uyumlu mudur? Ülkemizde bir abartma söz konusu mudur?
• Zeytin yetiştiricisi ülkelerdeki yasal düzenlemelerle, ülkemizdeki düzenleme uyumlu değilse, “haksız rekabet yaratma” söz konusu mudur?
• Yasanın uygulamasında genel bir bakışla mı hareket edilmektedir; yoksa “yerel ölçekte ve proje bazlı inceleme” yapma, koşullara göre değerlendirme kapıları açık tutulmakta mıdır?
Ülkemizin temel sorunlarından biri başta kamu yönetimi olmak üzere yerel yönetimler ve işyerleri yönetimlerinin sorunlara ortak akıl çerçevesinde çözümler üretmede yeterli olamamasıdır. Sorunlarla açık ortamlarda yapılan tartışmalarda yüzleşirsek, hayatın öz gerçeklerine uygun çözümlen üretme olasılığımız artar.
Birbirimizi çok iyi anlamamız gereken bir kritik eşikten geçiyoruz. Ülke ihracatına önemli katkı yapan bir üretim alanının sorunlarını birlikte tartışarak çözüm üretemiyorsak, giderek büyüyen sorunları nasıl aşarız?
Yönetimi yalınlaştırma hepimizin ortak sorunudur; doğaltaş üretiminde yönetim yalınlığını ortak tartışma çağrısı yapıyorum… Birlikte tartışarak, birbirimizi daha iyi anlayabiliriz.