“Madenci çığlığı”: İçimize yolculuk yapmalıyız

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Geçen hafa bu sütunlarda ülkemizde maden sektörünün genelinde ve doğaltaş özelinde kangren haline gelen sorunlara değinildi. Bir gün sonra Ege İhracatçılar Birliği (EİB) basın danışmanı Murat Demircan’ın ilettiği basın bildirisi bize ulaştı. Bildiri “Madencilik sektörünün sorunlarını çözmek için ilk adım atıldı” başlığını taşıyordu. Alt başlık şöyleydi:

“Geçtiğimiz günlerde ortak açıklama yaparak acil önlem alınmazsa madencilik sektörünün S.O.S vereceğini dile getiren madencilik sektörünün temsilcileri, Ankara’ya çıkarma yaparak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı, Tarım ve Orman Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mustafa Aksu ve Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürü Cevat Genç ile görüştü.”
Ankara’ da yetkililerle yapılan toplantıda ele alınan konularla ilgili açıklamada; “Sektör temsilcileri görüşmelerde, özellikle izin prosedürleri, mülkiyet sorunları, orman mülkiyet bedellerinin yüksekliğinin yatırımcıların belini büktüğüne dikkat çekerek, ‘Devlet, diğer sektörlerde yatırım yapanlara bedelsiz arazinin yanı sıra yol, su, elektrik vb. altyapı gibi teşvik hizmetleri verirken; madenciler, yatırımları için çok ağır orman izin bedelleri, 2015 yılından itibaren 2-3 kat arttırılan yüksek ruhsat bedelleri ve kamulaştırma bedelleri, maden kapama ve rehabilitasyon bedelleri, devlet hakkı bedeli ödemek zorunda kalıyorlar. Bu durum, madencilik projelerine ve yatırımlarına olan ilgiyi azaltıyor. Eğer yüksek izin ve ruhsat bedelleri makul seviyelere çekilmezse, Türkiye’de maden aramacılığı ve yatırımı her geçen yıl daha da azalacaktır. Bu da madencilik sektöründe dışa bağımlılığı daha da arttıracaktır. Çünkü bu izin ve bedeller şu anda birçok firma tarafından ödenemedi. Üreticiler olarak hiç para alınmasın demiyoruz; ödenecek bedellerin hakkaniyetli olmasını talep ediyoruz’ görüşünü aktardıkları” belirtiliyordu.

Ankara’da yetkililerle yapılan görüşmelerde, kamu kurum ve kuruluşları arasındaki koordinasyonsuzluk, işlemlerdeki bürokratik engellemeler, onay ve belgelendirmelerdeki aksaklıklar ve yeni çıkarılan yasal düzenlemelerin işlemleri daha karmaşık hale getirdiği de dile getiriliyordu. Madencilerin görüşmelerden umutla ayrılışlarıyla ilgili şu bilgiler paylaşılıyordu: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Şeref Kalaycı ve Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürü Cevat Genç, maden ruhsatlarına ilişkin sektör temsilcilerinin talepleri başta olmak üzere kendi bakanlık ve kurumlarını ilgilendiren sorunların çözümü noktasında idari ve yasal olarak her türlü adımı atmaya ve çalışmaya hazır olduklarını belirtti. Tarım ve Orman Bakanlığı Bakan Yardımcısı Mustafa Aksu’nun ise görüşme sırasında orman izin bedellerinin yüksekliği konusunda sektörün hassasiyeti konusunda gerekli araştırma ve çalışmayı yapacaklarını ve bakanlık olarak sektörün yaşadığı sorunları aşması için her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını not etti.”

Metod o kadar önemsizdir ki…

Madencilikle ilgili bu kadar yaygın STK yetkilisi sorun üzerine gidiyor da, sonuç alınamıyorsa, sorgulanması gereken öncelikle iş yapma metodu olmalı.

Descartes “metod üzerine” yazdığında takvimler 1637 yılını gösteriyordu. Aradan 3 yüz 82 yıl geçtiği halde, metot üzerine bir şeyler söylemek istediğimiz zaman Descartes’in yazdıklarına başvurma ihtiyacını hissediyoruz.

Ünlü düşünce insanının yazdıklarına saygı göstermek önemli, ama ondan daha önemlisi, yüzyılların ötesinde söylediklerini yaşam biçimi haline getirmek; “Metodsuz gerçeği aramaktansa, hiç aramamak daha yeğdir” uyarısını alıcı bir ruhla dinlemektir.

Dikkatli okuyucunun gözünden kaçmamıştır; “Metot, o kadar önemsizdir ki, sadece esası etkiler” saptamasını sıklıkla kendimize anımsattığımız gibi, okuyucuyla da paylaşıyoruz.
Teknoloji, “insanın çıplak gücüyle yapamadığını, aklını kullanarak bulduğu araç ve metotlarla yapabilmesidir” tanımlamasında, metodun teknolojinin yarısı olduğunu vurguluyoruz.

Eğer, “yanlışı doğru” gibi anlamak istemiyorsak…
Eğer, “harcadığımız emekle ve zamanla en yüksek değerlere ulaşmak” istiyorsak…
Eğer, “kapasitemize göre idrakımızı en üst düzeye ulaşmasından” yanaysak…
Eğer, “toplumsal iletişimimizi ve etkileşimimizi gelişmenin araçları” olarak algılıyorsak…
Eğer, “yalın olandan yola çıkarak, karmaşıklığın iç dinamiklerini net olarak anlayarak, yaşamımızı kolaylaştıracak adımlar atmanın bilincindeysek” kendimize şu soruyu soralım: “Metodu günlük yalın yaşamımızdan en karmaşık olguları kavramaya kadar bir araç olarak yeterince önemsiyor muyuz?”

Birikimlerimin bana söylettiği iddialı bir gerçekliği paylaşmak isterim: Toplumumuz, potansiyelleri dolduğu halde, metot bilgisinin yaygın olmadığı, metoda gerekli değeri vermediği için orta gelir tuzaklarını aşamıyor. O nedenle ekonomimiz durmadan patinaj yapıyor.

Kimler katıldı

EİB basın bildirisinde toplantıya katılanların listesi de paylaşıldı:
“İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Aydın Dinçer,
Altın Madencileri Derneği Başkanı Hasan Yücel,
Aydın Sanayi Odası Başkanı Mehmet Yunus Şahin,
Genel Madenciler Derneği Başkanı Cemil Ökten,
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu,
TÜMMER Başkanı İbrahim Alimoğlu,
Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya,
Ege Madenciler Derneği Başkanı Hakan Ürün,
Çanakkale Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Naci Tülek,
Agrega Üreticileri Birliği Başkanı Şevket Koruç,
SERHAM Seramik, Cam ve Çimento Hammaddeleri Üreticileri Derneği Başkanı Ahmet Gümüşçü,
KÖMÜRDER Başkanı Gökalp Büyükyıldız,
TOBB Madencilik Meclisi Başkanı İsmet Kasapoğlu

Madencilere bir öneri

Ünlü yazar Amos Oz, hayata eli boş dönülmeyen tek yolculuğun içimize yaptığımız yolculuk olduğunu söyler.Hepimizin yaşadıkları bu sözü sayısını bilemeyeceğimiz örnekle kanıtlamıştır.Madenciliıimizle ilgili sivil inisiyatiflerin Ankara’ da yetkililerle yaptıkları toplantılarla ilgili olanak bundan sonrası için hoşgörülerine sığınarak “metod” önermek istiyorum : Önce, Ankara görüşmeleri izleme ve kaydetmeyle ilgili bir ekip görevlendirilmeli. İkinci adım, bu ekip siyasi irade, bürokrasi ve madencilik firmalarının karşılıklı anlaştıkları sorunlar ve çözümlere ilişkin daha önceki görüşmeler ve verilen sözlerin bir envanterini hazırlamalı. Üçüncü adım, görüşmelerde alınan kararların hangilerinin hayata taşındığının listesi yayınlanmalı. Dördüncü adım, medyada çıkan haber ve yorumlar derlenerek arşiv hafızasına emanet edilmeli. Beşinci adım, görüşmelerde karşılıklı taahhütleri paylaşacak yazılı iletişim mekanizması kurulmalı. Altıncı adım, ayda bir görüşmelere katılan STK yetkilileri enaz yarım gün bir araya gelerek, çalışmaların ne kadar ilerlediğini saptamalı; elde edilen sonuçlar ve yerine gelmeyen sözler yazılı bir metinlerle kamuoyuna duyurulmalı… Ne yapabildiğimizi ya da yapamadığımızı test eden yüzleşme özgüveni ilerlememizin itici gücü olmalı. Bütün bu adımlar ilkesiz gizlilik ardında saklanmadan açık ortamlarda atılmalı. Başkalarında kusur arama kolaycılığından uzaklaşarak, kendi eksiklerimizi aralan ve içimize yolculuk yapan davranışları benimsemeliyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar