Macunu bünyeye, festivali kente şifa
Geleneksel tıbbın eczaneleri de diyebileceğimiz aktarlar bulabileceğimiz baharatları zencefil, zulumba, kremtartar, kişniş, kebabiye, havlican, Hindistan cevizi, anason, yeni bahar, hıyarşembe, çam sakızı, zafiran, tarçın, udülkahır, çöpçini, hardal, eskir, karanfil, çivit, meyan balı, tiryak, sarıhelile, raziyane, kimyon, zerdeçal, tarçın çiçeği, karabiber, çörek otu, darıfülfül, ravent, limon tuzu, kakule, şamlı, vanilya, şeker, günbalı, Hindistan çiçeği, limon kabuğu, galanda, tekemercini tohumu, portakal kabuğu olarak sıralayabiliriz. Kimi zaman kocakarı ilacı diye hafife alınsa da bu ürünlerin çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiği artık modern tıp tarafından da kabul ediliyor. Her biri ayrı ayrı şifa kaynağı olan bu 41 baharatın aynı üründe buluştuğunu düşünün. İşte bu 41 baharatın karıştırılmasıyla oluşturulan macun, 477 yıldır Manisa’da halka dağıtılıyor. Daha doğrusu saçılıyor.
UNESCO tarafından hazırlanan “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi”nde kendine yer bulan Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali, geçen ay sonunda 6 gün boyunca kentin başta ekonomisi olmak üzere kültür, sanat ve eğlence hayatına canlılık getirdi.
Mesir, bir şifa kaynağı olması yanında Manisa ile özdeşleşmiş bir gelenek. Bunun nasıl ortaya çıktığını hatırlatmakta fayda var. Yavuz Sultan Selim’in eşi, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi olan Hafsa Sultan, Manisa’da ikamet ettiği dönemde hastalanıp da hekimler çare bulamayınca Sultan'ın yaptırdığı Sultan Camisi Medresesi'nin başına getirilen Osmanlı alimlerinden Merkez Efendi, bitki ve baharat karışımından oluşan bir macun hazırladı. Bu macunu yiyerek sağlığına kavuşan Hafza Sultan, diğer hastalara da macunun verilmesini istedi. Halk arasında mesir macununun en ağır hastalıklara şifa verdiğine, bu macundan tüketenleri o sene yılan sokmayacağına, mesir macunu yiyen genç kızların evleneceğine, çocuğu olmayanların ise doğum yapacağına dair inanç gelişti. Halktan gelen isteğin artması üzerine kağıtlara sardırılan macunun Sultan Camisi'nin kubbe ve minarelerinden saçılmasını buyuran Hafza Sultan’ın bu buyruğu hemen yerine getirildi. Aradan 477 yıl geçmesine rağmen de hala uygulanıyor. Bu yıl da Sultan Camisi şerefe ve kubbelerindeki 16 nokta ile civardaki 27 evin çatı ile balkonlarından, 6 ton mesir macunu halka saçıldı.
Festival kapsamında resim sergileri, konserler, fuar, dans gösterileri, yemek yarışmaları düzenlendi. Uluslar arası boyutta düzenlenen festival, mesirin yurtdışı pazarlara açılmasına da vesile oluyor. Bu konuda öncülüğü Manisa'yı. Mesir'i Tanıtma ve Turizm Derneği üstlenmiş durumda. Almanya ve Rusya’ya ihracat yapan dernek, Dubai’den de yüklü miktarda talep aldı. Bu pazarların gelişip büyümesi için festival iyi bir fırsat ama tanıtım çalışmaları bununla sınırlı kalmamalı. Hedef pazarlar belirlenip, festival dışındaki zamanlarda da tanıtım yapılmalı. Aynı durum yurtiçi için de geçerli. Günümüzün iletişim ve ulaşım olanaklarında her ürüne ulaşmak çok kolay. Ancak bunun için talep yaratılmalı. Dünyada ve Türkiye’de doğal, sağlıklı ve hikayesi olan ürünlere ilgi her geçen gün artıyor. Tüm bu özellikleri taşıması yanında 477 yıllık maziye sahip bir ürün olarak mesir macunu pazarda daha görünür bir pozisyonda olmayı hak ediyor.