Maçı kırmızı kart bitirdi

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Son şampiyon Galatasaray'ın ligdeki gala gecesi farklı bir skorla sona erdi ve sarı-kırmızılı taraftarı mutlu etti. 4-1 biten maçtan sonra yapabileceğimiz en önemli saptama, Galatasaray'ın böylesi bir skorla kazanmasına rağmen Steaua rövanşı için çok da fazla umut vermediği yönünde olur. Denizlispor'un sahada 10 kişi kaldığı dakikaya kadar sergilediği performans, sarı-kırmızılı takımı oldukça zorladı. Ancak Murat Karakoç'un son derece acemi bir şekilde takımını eksik bırakmasından sonra galibiyet ibresi bir anda Galatasaray'dan yana döndü. Kırmızı kartın geldiği 48. dakikada hamle yanlışına düşen Denizlispor teknik direktörü Ali Yalçın'ın da gelen farklı mağlubiyette bir ölçüde pay sahibi olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu dakikaya kadar kendine has stili ve oyun içindeki dinamizmi ile dikkat çekmeyi başaran 20 yaşındaki İsmail Baydil'i dışarı alarak, sol kanadı Güray ile takviye etmeye çalışan Ali Yalçın, böylelikle rakip yarı sahada top tutma şansını da büyük ölçüde azaltarak Galatasaray'ı cümbür cemaat ceza sahasına davet etti.

Sarı-kırmızılı cepheye baktığımızda ise, Michael Skibbe'nin hazırlık maçlarından bu yana süregelen tereddütlü takım tertibini bir türlü temize çekemediğini görüyoruz. Kewell, Lincoln, Hasan Şaş ve Arda etrafında dönen, kimi zaman "Galatasaray çift santrforla oynasa daha mı iyi olur?" sorularıyla farklı mevkiilere sirayet eden bu aksak sürece bir çare bulunması, yaklaşan Steaua rövanşı için çok önemli. Örneğin Denizlispor önündeki performansına bakarak; Romanya'da Lincoln'ün yedek oturması gerektiğini, Arda'nın bu göreve soyundurulabileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Anlaşılan o ki, Skibbe bu sezon Galatasaray'a ağırlıklı olarak 4-4-1-1 oynatacak. Bu hem Gerets'in hem de Karl-Heinz Feldkamp'ın tercihi olan tek ön liberolu sistemin terk edilmesi demek. Zaten sarı-kırmızılıların gol pozisyonuna girme konusundaki sıkıntılarından bu sisteme henüz tam anlamıyla adapte olamadıklarını anlıyoruz. Hem Gerets'in, hem de Feldkamp'ın takımında Hakan Şükür'ün varlığı ileriye şişirilen topları bir parça anlamlı kılıyordu. Oysa şimdi defanstan oyunu olgunlaştırıp, Nonda'yı pozisyona sokmak mecburiyetindeler. Mehmet Topal'ın tek ön libero olarak yıldızlaşmasından sonra Ayhan ile beraberken kötü bir performans göstermesinde ana sebep de bu. Mehmet Topal defansın neredeyse içine gömülerek top alıyor ama dikkat çekici biçimde her topu yana oynayarak takımın hızını kesiyor. Keza Ayhan da öyle. Son günlerde basında sıkça yer almaya başlayan Zigiç transferini bu bakımdan son derece akıllı bir hamle olarak değerlendiriyorum. İleride top tutabilecek, hava toplarına hakim bir santrforun takıma kazandırılması en azından rakibi baskı altına alma konusunda Galatasaray'a çok faydalı olacaktır.

Şimdi sarı-kırmızılıların ajandasındaki ilk sınav tüm ülke insanını yakından ilgilendiren Şampiyonlar Ligi ön eleme mücadelesi. Yukarıda değinmeye çalıştığım hamleler bu maça yetiştirilemeyeceğine göre, takımın üstüne başına çeki düzen vermek için tek seçenek kalıyor o da mevcut futbolcularla atılacak adımlar. Romanya'da Hasan Şaş'ın hırsından yararlanmak mümkün olabilir, Kewell'in bitirici vuruşlarından ya da Arda'nın oyun zekasından da. Ancak mevcut formuyla Lincoln'ün ilk 11'de başlaması Bükreş'te Galatasaray için başlı başına bir handikap olur. Taraftar, geldiği sezon ilk üç hafta parlayan daha sonra derin bir uyku evresine geçen Brezilyalı yıldızın form sıçraması yapmasını uzun zamandır bekliyor. Üstelik ona Hagi'den sonra hiç kimseye göstermedikleri toleransı ve bağlılığı göstererek. Lincoln eğer bu sevgiye bir şekilde karşılık vermek istiyorsa Bükreş'teki rövanşta (forma bulursa) artık sazı eline almalı.

Gaziantep: 1 Refakatçiler: 0

Ligin önemli şampiyonluk favorilerinden Fenerbahçe, ilk haftada konuk olduğu Gaziantepspor'a 1-0'lık skorla boyun eğerken beğenilmedi. Maç genelinde rakip kalede baskı kurma konusunda zorlanan sarı-lacivertliler, Luis Aragones'in tek santrfora dönüş yapmasıyla da düzelmeyecek birtakım yapısal problemlerle boğuştuklarını gözler önüne serdiler. 90 dakika sonunda skor tabelasına bakanlar yanılabilirler, Gaziantepspor attığı gol dışında en az 3 net fırsatı da cömertçe harcadı. Buna karşılık Fenerbahçe rakibine oranla çok daha pasif bir görüntü çizdi.

Pek çok futbol otoritesinin aksine Fenerbahçe'yi Partizan maçındaki görüntüsüyle de beğenmeyen bir futbol yorumcusu olarak, sarı-lacivertlilerdeki yapısal problemin ayrıntısına girilmesi gerektiğini düşünüyorum. Maç başlarken her iki takım da beşli orta sahalarla parselasyon yaptılar. Yaptılar ama orta alanı beşli kurmanın amacını ve gereklerini yeşil sahaya yansıtan taraf ev sahibi Gaziantepspor'du. Kırmızı-siyahlıların orta alanı Erman Özgür, Tabata, Mehmet Yozgatlı, Zurita ve Murat Ceylan'dan oluşurken, Fenerbahçe aynı bölgede Uğur, Emre, Maldonado, Alex ve Kazım'ı tercih etmişti. Gaziantepspor orta alanda rakibine bunaltıcı bir pres uygulayarak oyun bozmayı, Alex ve Emre gibi yetenekli ayakları baskı altına almayı böylelikle de topun mümkün olduğu kadar kendi ceza sahasından uzakta oynanmasını amaçladı. Aynı Gaziantepspor gibi orta sahasını beşli kuran Fenerbahçe'de ise biraz Emre'nin gayreti dışında tüm futbolcular karşılamaları gereken rakiplerine yalnızca refakat ettiler. Bunun sonucu da kırmızı-siyahlıların maç boyunca geliştirdiği tehlikeli ataklar olarak kendisini gösterdi. Öyleyse anlatmaya çalıştığım şartlar altında 1-0'lık Gaziantep galibiyetine "anormal sonuç" diyebilir miyiz?

Şimdi size başka bir beşli orta sahayı anımsatmak istiyorum. Tuncay, Aurelio, Appiah, Serkan Balcı ve Alex. Daum'un ligi domine eden Fenerbahçe'si bu "ısıran" orta sahasıyla rakiplerin canını acıtıyor ve bunaltıcı bir baskı kuruyordu. Bahsettiğimiz bu takımın azı dişleri zaman içinde birer birer kaybedildi. Daha da dramatik olanı kaybedilen futbolcuları ikame edebilecek transfer standardı bir türlü tutturulamadı. Bu kayıplar halkasına en son eklenen Aurelio'nun yokluğu artık iyiden iyiye kırmızıya dönmekte olan turnusol kağıdını Gaziantepspor maçıyla gözümüzün içine soktu. Geçtiğimiz sezonlarda Fenerbahçe'nin korkulan birtakım olmasında Alex'e eşlik eden orta sahanın oyunu çift yönlü oynama meziyetleri çok büyük bir etkendi. Gelinen noktada sarı-lacivertli taraftarlar üzülerek gördüler ki, Fenerbahçe artık yumuşak ve mücadele gücünden çok şey kaybetmiş birtakım. Hatta orta saha dışında santrfor mevkiinin yeni ismi Güiza'nın bile ligimizde epey hırpalanacağını düşünüyorum. Fenerbahçe hakkında yazdıklarım sarı-lacivertli renklere gönül vermiş pek çoklarına "iğneli" gelebilir. Ancak camianın artık "dokuz köyden kovmak" yerine bir onuncu köy olmadığını idrak etmesi gerekiyor. Mevcut kadro yapısı ve oyun şablonu içerisinde Fenerbahçe'nin sonuca gitmesi rakibi kendi yarı sahasına kapatmasıyla mümkün olabilir. Çünkü Semih olsun, Güiza olsun baskın ataklarda baş role soyunabilecek yapıda değiller. Bunun yolu da rakip orta sahayı ezebilecek, kora kor mücadele edebilecek bir yapılanmadan geçiyor. Son bir not da kırmızı-siyahlılar için verelim. Santos'tan alınan playmaker Tabata ile Fluminense'den gelen sol bek Ivan Fenerbahçe maçındaki performanslarını sürdürürlerse sezonun en çok konuşulan transferleri olabilirler.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016