Machakhela'nin bütününü gördüm

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

"Pato Nene'nin izinde" başlıklı yazıyı 25 Eylül 2010 günü yayınlamış, 1877-78 Osmanlı- Rus Savaşı'nda yaşanan büyük göçün çilesini çeken nenemizin aktardıklarından bize intikal eden bilgi kırıntılarının peşine düştüğümü anlatmıştım.

Macakhela'nın Hertvisi (Camili), Kobitavı (Kayalar) Düzenli (Zadavake), Mindieti (Maral) Efrati (Efeler), Akria (Uğur) köylerinden söz etmiştim. Macakhela'nın bütününü görmek için Batum'dan yola çıkıp, Acara suyunu aştıktan sonra Macakhela suyunun Çoruh'a katıldığı yere geldik. Sağımızda Karcal Dağları'nın, solumuzda Küçük Kafkasya Dağları'nın dik yamaçlarında baharın coşkusunun büyüsü ile Pato Nene'nin çilesini düşünme birbirine karıştı.

Macakhela suyunun üzerindeki Nikola Köprüsünden başlayarak köylerin adlarını defterime not ettim: Machhakblispiri , Kirnati, Sindieti, Ketkedi, Acharisaghmarti, Avjanda, Kveda Chkbutuneti, Chikuneti, Kokeleti, Zeda Chkbutuneti…

Zeda Chkbutuneti'den bağırsanız çok rahatlıkla Hertvisi (Camili) köyünde yaşayanlar sizi duyabilir. Ama yapay sınırlar; ideoloik temelli olağanüstü korkular, iki nesil insanı birbirinden uzak tutmuş… Kanbağı olan insanlar birbirlerini unutacak noktaya gelmiş. Bugün bile iki köy arasında gidişgelişler için Borçka, Hopa ve Sarpi kapılarını dolaşmak gerekiyor.

Macakhela deresinin Çoruh'a ulaştığı yerde 222 m yükseklik Zeada Chkbutuneti'de 460 metreye yükseliyor. Çok değil kuş uçuşu 1000 metreyi bile bulmayacak uzaklıklarda bin 300 metreleri buluyor dağların yüksekliği. Macakhela vadisin iki yanında da dik yamaçlı topraklarda insanların 3 bin yılı aşan bir zamdır hayata karşı direnişlerini düşünüyor, açıklama yapmakta zorlanıyorum.

Şaşırtıcı bir müze

Zeda Chkbutuneti'de eski cami müze haline getirilmiş… Yöredeki insanların kullandıkları eşyalar, ürettikleri boyalar, el yapımı silahları sergileniyor. Orada "zaruretlerin doğurduğu mahareti" çıplak gözle görülebiliyor.

Beni asıl ilgilendiren dedemin nenesi ve dedesinin geride hiçbir şey bırakmadan, tarlasını tapanını, evini ocağını, akrabasını, komşusunu, insanlık adına ne birikimleri varsa hepsini bırakarak, taşıyabilecekleri ne varsa onları alarak yollara düşmesi idi… Kaçkar Dağları'nın zirvesine çok yakın olan Ciğori Vadisi'ndeki Hevicrul (Çağlayan), Zakiyet (Yağlı), Ube (Oba), Zios (Tepebaşı), Daba (Yanıklı) köylerinden kalkıp, Inanzvinda Geçidini aşarak Macakhela'ya inmeleri, oradan Batum yakınlarındaki gemilere doluşup Fatsa kıyılarında çıkışlarının ayrıntılı tarihini yakalamaya çabalıyorum. En azından kendi adıma "Unutulan Göç"ün küçük bir kesitini yazabilirsem, spekülasyonun yanıltıcılığını, araştırmanın aydınlığına taşıma için küçük bir kıvılcım çakmış olurum diye düşünüyorum.

Kuş uçuşu 30 kilometrelik bir yoldan söz ediyorum… Dik yokuşlar, derin vadiler, cılga yollar, alabildiğine çok sayıda dereler, insanı şaşırtan çavlanlar yurdu olan Kaçkar Dağları ve Küçük Kafkaslar arasındaki yolu yürüyerek iki günde ancak aşabilir insan… Hele onlarca insanın korkulu bir göçü ise bu, nereye gittiğini bilmeden binlerce yılın alışkanlıklarını, güvenini terk etmedir göç…

Göçün 133'uncu yılı

Göçün 133'uncu yılı… Benden önce 4, benimle 5, oğlumla 6 nesil sonrasından söz ediyorum… Çocuklarımızın ne kulaklarında atalarının anlattığı anılar var, ne de geçmişte yaşanan büyük göçle ilgili çekilen acılarla ilgileri bilgiler… İstiyorum ki, insan geçmişten ders alsın… Murat Bardakçı'nın yayınlandığı bir belgeye göre Ardahan Cephesi'nde bir Rus general insanların neden böylesine büyük korku ile kaçtıklarını anlamadığını rapor etmiş.

Sözel kültürde ise durum hiç öyle değil… Bizim duyduklarımız, beş kuşak atalarımızdan aktarılan ise bambaşka idi… Şimdi Machakhela'nın iki yanında insanları dinleyerek bir yere ulaşmak istiyorum.Ama anlatılanlar birbirine çelişiyor; bir tutarlılık yakalayamıyorum.

İmerkhev'de Macakhela'nın Türkiye sınırları içinde ahşap evler hakimken, Acara Özerk Cumhuriyeti'ndeki evler daha çok betonlaşmış… Belli ki insanlar otantik evleri ve nalyaları, çatma ahşap yayla evlerini daha erken terk etmiş… Umalım ki, ülkemizde bir İmerkhev ve Macakhela'nın doğallığı korunsun, oralar binlerce yıllık yaşamı gözlemek, geçmişi gözleriyle görerek zihinlerde yerleştirmek isteyen insanlar için özel bölgeler olsun…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar