Lütfen alın bu yükü vatandaşın sırtından!
Biliniyor ama hatırlatalım. Yıllık elektrik tüketimi 5 bin kWh ve üzerindeki aboneler, serbest tüketici statüsü kazanıyor.
Serbest tüketiciler, yıllık sözleşmelerle elektriği üçer aylık sözleşmeler yoluyla istediği üreticiden alabiliyor. Halen elektriğin yaklaşık yüzde 15'i serbest tüketiciler tarafından kullanılıyor.
Ancak, serbest tüketici olmanın avantajını kullananlar yeniden eski düzene dönmek isterse, elektriğini son nokta tedarikçisi denilen şirketlerden alabiliyor. Tabii hayatta hiç bir şey karşılıksız değildir. Ucuza elektrik bulunca bunun avantajından yararlanıyorsanız, yeniden eski düzene dönmenin de bir maliyeti olmalı değil mi? "Evet" dediğinizi duyar gibi oluyorum ama hayır, eskiden öyleydi, artık öyle değil.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), Aralık ayında, yeni bir özel tedarikçiyle anlaşma sağlayana kadar son nokta tedarikçisinden elektrik alacak serbest tüketicilerin, normal vatandaştan yüzde 15 daha yüksek ödeme yapmasını kararlaştırmıştı. Ama geçtiğimiz haftalarda sessiz sedasız bu karar iptal edildi.
Peki sonuç ne? Ve bu sokaktaki insanı niye ilgilendiriyor? Anlatmaya çalışalım. Serbest tüketiciler artık hane halkına satılan elektrikten daha ucuza elektrik bulursa, bunun avantajını kullanıyor.
Ama serbest piyasada elektrik pahalandığı zaman, dönüp vatandaşla aynı fiyattan elektrik kullanmak üzere rahatça hareket edebiliyor. Bir de serbest tedarikçiler cephesine bakalım.
Yani elektrik üretim ve/veya toptan satış lisansı bulunanlara... Onlar da, devletin vatandaşa satacağı elektriği daha ucuz fiyattan tedarik edebildiği dönemlerde üretim yapmayabiliyor. Üretse bile bunu devlete vermek yerine, daha iyi fiyat veren serbest tüketiciye satabiliyor. Ancak, bu üreticiler devletin vatandaşa satmak üzere aldığı elektriği daha yüksek fiyattan almak zorunda kaldığı dönemlerde serbest tüketiciyi yüz üstü bırakıp, daha kârlı diye devlete elektrik satmayı tercih ediyor.
Kim kazanıyor? Hem serbest tüketici hem de normal şartlarda elindeki verimsiz, yüksek maliyetle elektrik üreten santralle başbaşa kalmış durumdaki "uyanık" girişimciler...
Elleri serbest bırakılan bu her iki aktör de kazanırken eşyanın tabiatı gereği birileri de kaybediyor olmalı değil mi? Peki kim onlar? Sokaktaki vatandaş. Sektör jargonuyla söyleyelim, hane halkı elektrik tüketicileri. Daha doğrusu tüm toplum. Çünkü devletin, aşırı tüketim dönemlerinde aldığı elektriğe fazladan ödediği her bir kuruş, bütün toplumun cebinden çıkıyor.
Hem serbest üreticiler hem de serbest tüketicilerin yaptığı özetle şu: Fırtınada devlete sığın ama deniz çarşaf gibi iken enginlere açıl! Sokaktaki vatandaş da deniz kıyısında kumda oynasın...
Sevsinler böyle serbest piyasayı...
Yetkili otoritelere şunu söylemek isterim. Alın bu yükü vatandaşın sırtından! Son sözümüz vatandaşa olsun: Atın bu yükü sırtınızdan!
Hatırlatalım; bu yük, kayıp-kaçak elektrik kullanımının çok yaygın olduğu Dicle ve Vangölü elektrik dağıtım bölgelerinde tüketilen toplam elektrikten bile fazlasını tüketenlerden alınıp, sizin sırtınıza yüklenmiş bir yüktür.