"Lükste satın almanın yerini deneyim alıyor"
Özlem Güsar, Türkiye’nin ilk lüks içerik sitesi olan Oggusto’nun kurucusu. İ.T.Ü Endüstri Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra, Procter & Gamble, Turkcell, Garanti Bankası gibi kurumsal şirketlerde üst düzey görevler alan Güsar, 1999’da Gilan’ın Genel Müdürlüğü’nü üstlenmesi ile birlikte zaten ilgi alanı olan lüks sektörünün profesyonel hayatına girdiğini söylüyor. 2003 yılında ise, lüks sektörün Türkiye’de büyüyeceğini öngörerek Gilan ile el sıkışarak ayrılıyor ve sadece bu sektöre danışmanlık vermek üzere yeni yolculuğuna başlıyor.
için almak değil, ilk bilen olmayı tercih ediyorlar ve kendilerini mutlu etmek için lükse harcama yapıyorlar. Bu durum da seyahat, eğlence ve yeme içme sektörüne yönelimi beraberinde getirirken, işlevsellik ve konforu öne çıkartacak. İnsanların sosyal ve ekolojik anlamda bilinçlendiği bir dönemdeyiz. Bu sebeple, çevre dostu ürünlere yönelim artacak. Oggusto; kolleksiyoner saat markalarını, sürdürülebilir moda anlayışını, uğruna seyahat edilecek festivalleri, okyanusu yelkenli ile geçen tekneleri; takip edilmesi gereken sanatçıları ve bunun gibi bir çok konuyu dünya ile eş zamanlı takip etme imkanı sağlıyor. Türkiye’de dünya vatandaşı olmayı isteyen, yenilikleri eş zamanlı takip etmek isteyen bir kitle söz konusu. Farklı bilgi birikimleri olan ve yeni bakış açıları getirebilen, esnek ve kreatif insanlar ön plana çıkacak. Bu da dünyayı yakından takip etmeyi gerektiriyor. Oggusto, bu eksiği kapatmak adına, Türkiye’nin ilk ve tek lüks içerik sitesi olarak Aralık 2014’te kuruldu. Ayda 350 bin tekil okuyucuya ulaşıyoruz. Daha önemlisi ortalama okunma sürelerimiz yaklaşık 10 dakikalarda. Türkiye’nin en çok tıklanan sitelerinden Youtube’un bile ortalama süresinin 14.57 dakika olduğunu düşünürsek ekibimizin başarısı daha anlamlı hale geliyor.” Lüks nedir?
Türk insanının lüks algısı ne yönde? Dünyada lüks sektörü nasıl bir gelişim gösteriyor? Sahip olmaktan çok paylaşmayı tercih eden yeni nesil lükse nasıl bakıyor? Tüm bu soruların cevaplarını Özlem Güsar’dan dinleyelim..
Türk insanının lüks yaklaşımını ikiye ayırabiliriz
“Birçok tanım içinde, kendimi en yakın hissettiğim, ‘Lüks artık sadece pahalı olan değil, lüks artık sizi ruhen ve zihnen zenginleştiren bir şey’ yaklaşımı. Post materyalist bir dönemde yaşıyoruz. Artık zenginlik, markalar veya adetle değil, yaşam gustosu ile ölçülüyor. Bu anlamda Türk insanının lükse yaklaşımını ikiye ayırabiliriz. Bir yanda kendilerini markalarla tanımlayan ve markayı statü sembolü olarak kullanan yeni zenginler var. Bir diğer yanda ise hayat kalitesine önem veren, gustolu gerçek lüks müşterileri, kendilerine bir anlam ifade eden markaları tercih ediyor. ‘Bugünün anları yarının anılarıdır’ diyerek yaşamlarına anlam katan lükslere harcama yapıyorlar.”
Özgünlük, kalıcılık, kalite ve sürdürülebilirlik önem kazanıyor
“Son yıllarda hem Türkiye hem de dünya ekonomisinde yaşanan çalkantılardan ötürü, insanlar lüks alımlarını azaltarak lüks deneyimlere harcama yapmaya yöneliyor. Ürünün özgünlüğü, kalıcılığı, kalitesi ve sürdürülebilirliği giderek önem kazanıyor. Her alanda sadeleşmeye gittiğimiz bu dönemde, lükste satın almanın yerini deneyim alıyor. Yeni lüks dünyasının öne çıkan başlıkları arasında gastronomi, seyahat, eğlence ve dekorasyon bulunuyor.”
Sahip olma kavramının sonuna gelindi
“Sahip olma kavramının sonuna gelindi. “Yaşasın paylaşım ekonomisi’ anlamına gelen ‘Ownership is dead. Long live usership’ gençlerin mottosu. Sahip olmak uğruna uzun saatler çalışmak, hayatından vazgeçmek onlar için hiç cazip değil ve paylaşmaya çok sıcak bakıyorlar. Bu da aslında harcamalar açısından bakıldığında bir grubun parçası olmayı beraberinde getiriyor. Marka bağımlılığı olarak adlandırdığımız duruma ise, gelişmiş ve lüks konusunda olgunlaşmış ülkelerin aksine, yeni zenginler olarak tanımlayabileceğimiz ülkelerde rastlamak daha mümkün. Ne yazık ki, yeterince bilinçli olmayan lüks müşterisi, kendisini markalarla tanımlarken, bu markalar aracılığıyla itibar satın aldıklarına ve statülerini belirlediklerine inanıyorlar. Yani insanlar markaları değil, markalar insanları kullanıyor. Eğer lüksü sadece başkaları için alıyorsanız, markanın DNA ve detaylarına bakmadan markalarla hatta daha kötüsü taklitlerle yetinebilirsiniz.”
Bana göre lüks, kendini özgünce ve gustolu bir biçimde ortaya koyabilmektir
“Hayatımın hiçbir döneminde sahip olmak benim için öncelik olmadı; hep iyi yaşamak, gustolu ve keyif aldığım konularla uğraşmak istedim. Ben tüm haftasonlarımı Riva yakınlarındaki köy evimizde, şehirden izole; doğada ve hayvanlarımızla geçiriyorum. Aslında 20 senedir lüks dünyada yer alan biri olduğum düşünüldüğünde insanlar dışarıdan çok şatafatlı ve hep lüks yerlerde gezen biri olmamı bekleyebilir ama bu benim hayat önceliğim değil. Bu anlamda lüksü bir markaya indirgemek doğru değil; bana göre lüks, kendini özgünce ve gustolu bir biçimde ortaya koyabilmektir ve bunu yolu herkese göre değişir.”
Sürdürülebilirlik, gençler için trend değil hayatın vazgeçilmez gerçeği
“Sürdürülebilirlik, gençler için trend değil hayatın vazgeçilmez gerçeği. Bir yanda denizden çıkarılan plastiklerle mayo üreten firmalar varken, bir diğer yanda plastik şişelerle saat kayışı üreten lüks markalar söz konusu. Bu yönelim içinde, artık zenginler de kendilerini almaktan çok vermekle tanımlıyor. Bu da yeni nesli, çevre dostu ve sorumlu lükse yönlendiriyor, şeff af yönetimler de buna paralel gelişen bir durum.”