Lüksemburg, Türkiye gibi dinamik ekonomilere odaklanmak istiyor
Gözünü Türkiye gibi gelişmekte olan ülkere diken Lüksemburg'dan bir heyet ikili ticari ilişkilere ivme kazandırmak için gelecek hafta ülkemize bir ziyaret düzenleyecek. Ziyaret öncesinde görüşlerini alma fırsatı bulduğumuz Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Direktörü Jean-Claude Knebeler ve Lüksemburg Büyükelçisi Arlette Conzemius, iki ülke arasındaki ilişkileri ekonomi ve siyaset olmak üzere iki farklı açıdan değerlendirdi.
Dış Ticaret Direktörü Knebeler, "Lüksemburg, Türk şirketlerinin Avrupa Tek Pazarı'na ulaşmasına köprü oluşturabileceği gibi, Türkiye'de Lüksemburg'un Balkanlar ve Orta Asya'ya ulaşmasında tramplen rolü üstlenebilir" derken; Büyükelçi Conzemius, "Balkanlardan Ortadoğu'ya uzanan bölge AB için yaşamsal öneme sahip. Türkiye buralarda kendine güvenen bölgesel bir güç olarak yükseldi. Türkiye'nin bölgedeki rolü, AB ile ilişkilerinin zedelenmesi anlamına gelmiyor. Tam tersine bu süreç AB'nin de işine yarayabilir" yorumunda bulunuyor. Yani her iki isim de aynı noktada buluşuyor: Türkiye'nin bölgedeki artan rolü, AB ilişkilerini zedelemez, tam tersine, destekler.
Knebeler: Türkiye çok parlak bir geleceğe sahip
Dış Ticaret Direktörü Knebeler, Türkiye ve Lüksemburg'un birbirini tamamlayan iki ülke olabileceğini söylüyor. "Lüksemburg, Türk şirketlerinin Avrupa Tek Pazarı'na ulaşmasına köprü oluşturabileceği gibi, Türkiye de Lüksemburg'un Balkanlar ve Orta Asya'ya ulaşmasında tramplen rolü üstlenebilir" diyen Knebeler, bu kapsamda lojistik sektörünün yanı sıra, inovasyon alanında da çok önemli işbirliği fırsatları olduğunu kaydediyor. Kneber şu yorumlarda bulunuyor: "Türkiye sadece bir ortak olmakla kalmayıp, düşüncelerin ürüne dönüştürülmesinde de önemli bir rol üstlenebilir. Çünkü bu süreç, Lüksemburg'da oldukça maliyetli. Türkiye'nin çok parlak bir geleceğe sahip olduğuna inanıyorum. Türkiye'nin genç nüfusu hayallerini gerçekleştirmek için çok çalışmaya hazır ve istekli. Türk üniversiteleri son derece başarılı ve yarının değerli işadamlarını yetiştirecek özelliklere sahipler. Düşüncelerin paylaşılması ve gençlerimizin farklı kültürleri tanıması için araştırma kurumlarımız arasındaki işbirliklerini arttırmalıyız. Bu kapsamda, potansiyelin altında kalan ticaret ilişkilerimizi de geliştirebiliriz."
Dış ticaretin çeşitlendirilmesi çok önemli
Lüksemburg'un en büyük ticaret ortakları, büyük komşuları Almanya ve Fransa'nın yanı sıra, Belçika ve Hollanda. "Lüksemburg Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanlığı, ekonominin dış şoklardan etkilenmemesi açısından ticaret ağının çeşitlendirilmesi gerektiğini düşünüyor. Avrupa'ya çok fazla bağımlı olmak, Avrupa'daki ekonomik konjonktürden etkilenmemize yol açıyor" diyen Knebeler, Ekonomi ve Dış Ticaret Bakanı Jeannot Krecké'nin dinamik ekonomilerle yeni ticaret ilişkileri kurmaya odaklandığını söylüyor.
Bu ekonomilerin başında ise BRIC ülkeleri, Türkiye, Körfez ülkeleri ve Afrika geliyor.
Türkiye coğrafi açıdan en iyi konumda
"Almanya ve Fransa gibi iki büyük ekonomi arasında bulunan ve bu ekonomiler arasında doğal bir köprü rolü üstlenen Lüksemburg, Avrupa'da stratejik bir konuma sahip" diyen Dış Ticaret Direktörü Knebeler, Lüksemburg'un başlıca avantajlarının uluslararası görünümü, çok dilli işgücü ve hükümetin hızlı stratejik siyasi kararları sayesinde gerçekleştirilen rekabetçi düzenlemeleri olduğunu ifade ediyor. Lüksemburg gibi, Türkiye'nin de son derece iyi bir konuma sahip olduğunu ifade eden Knebeler, şöyle devam ediyor: "Türkiye, Avrupa ve Asya arasında köprü oluşturuyor. Sadece Ortadoğu ve Levant bölgesinde değil, Balkanlar ve Orta Asya'da da önemli bir etkiye sahip. Coğrafi açıdan bakıldığında bundan daha iyisi olamaz."
Lüksemburg, global şirketlerin tercihi
"Lüksemburg sadece bankalardan ve şatolardan oluşmuyor. Aynı zamanda ArcelorMittal gibi sanayinin önde gelen oyuncularına da ev sahipliği yapıyor. ArcelorMittal'in temelini oluşturan ARBED 100 yıl önce kuruldu ve Lüksemburg'u dünyanın en önemli çelik üreticileri sıralamasına dahil etti. Lüksemburg aynı zamanda inovasyon ve teknolojide önemli başarılara imza atan KOBİ'lere ev sahipliği yapıyor" diyen Knebeler, farklı sektörlerden çok sayıda uluslararası şirketin, Avrupa veya global merkezlerini Lüksemburg'da konuşlandırmayı tercih ettiklerini de belirtiyor. Knebeler bu tercihlerin başlıca nedeni olarak, hükümetin iş dünyası ile diyaloğa açık olması; yüksek yaşam kalitesi, elverişli iş ortamı ve çok kültürlü toplum özelliklerini sıralıyor.
Lüksemburg'daki Türk iş dünyasının bankacılık ve finans sektöründe yoğunlaştığını da ifade eden Knebeler, "Lüksemburg'un Türkiye'deki yatırımlarından bahsedecek olursak, aklıma gelen ilk örnek Rozak ve Erdemir yatırımları ve Borusan işbirliği ile ArcelorMittal olacaktır. Bu arada, Lüksemburg'a kayıtlı yatırım fonları yoluyla Türk ekonomisine giriş yapan uluslararası yatırımları da unutmamak gerekli" diyor.
Lüksemburg Büyükelçisi Arlette Conzemius:
"Türkiye'nin bölgesel güç olarak yükselmesi, AB'nin çıkarına olur"
Türkiye-AB ilişkilerinin yanı sıra, Türkiye'nin Ortadoğu ve Balkanlardaki yükselen rolünü değerlendiren Lüksemburg Büyükelçisi Arlette Conzemius'un yorumları şöyle:
- Lüksemburg, Türkiye'nin üyeliğine tam destek veriyor
Türkiye-AB müzakereleri Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'da açıldı. Bunun üzerinden beş sene geçti ve Lüksemburg bu sürece tam destek veriyor. Bizimle ortak değerleri paylaşan ve yükümlülüklerini yerine getiren bir Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde yeri olduğunu düşünüyoruz. Müzakere sürecinin yavaş ilerlediğini ve zorlu olduğunu biliyoruz. Tam üyeliğin dışında bir alternatif söz konusu değil, fakat önümüzde hala uzun bir süreç var. Türkiye'de, temel haklar ve özgürlükler açısından toplumun demokratikleşme sürecinin devam etmesi gerekiyor. Bu sayede Avrupa kamuoyu tarafından daha iyi anlaşılacaktır. AB açısından, Türkiye'nin potansiyelinin Avrupa'ya sağlayacağı yararları daha iyi anlatmamız gerekiyor. Son olarak katılım müzakerelerine hız kazandırmak için Kıbrıs konusunda bir çözüme ulaşılması gerektiğini biliyoruz.
- Türkiye'de sosyal dönüşüm devam etmeli
Müslüman ve demokratik bir ülke olarak, Türkiye Müslüman dünyası ile Avrupa arasında köprü oluşturabilir. Genç nüfusu, dinamik ekonomisi ve bölgedeki merkez konumu itibariyle, Türkiye AB için bir değer olabilir. AB üyeliği Türkiye'nin de stratejik çıkarına olacaktır. Türkiye AB üyeliği hedefine her zaman çok bağlı oldu ve katılım kriterlerini yerine getirmek için çok önemli reformlar gerçekleştirdi. AB ve Türkiye arasındaki müzakerelerin ve dolayısıyla Türkiye'deki sosyal dönüşümün devam etmesi önemli."
- Türkiye, bölge için ilham kaynağı olabilir
Türkiye son yıllarda, Ortadoğu'da aktif bir dış ticaret politikası geliştirdi. Komşuları ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini daha ileri düzeye taşıdı. Lübnan, Ürdün, Suriye, Irak, İran gibi ülkelere yönelik vize uygulamasının kaldırılması ile bölgedeki ticaret çok önemli bir gelişme gösterecek. Türkiye, AB için yaşamsal öneme sahip olan ve Balkanlardan Ortadoğu'ya uzanan bölgede kendine güvenen bölgesel bir güç olarak yükseldi. Ortadoğu'nun dönüşüm sürecinden geçtiği bir dönemde, Türkiye'nin durumu özel bir önem taşıyor. Türkiye deneyimi bu ülkeler açısından referans; ilham kaynağı oluşturabilir. Türkiye'nin bu bölgedeki rolü, AB ile ilişkilerinin zedelenmesi anlamına gelmiyor. Tam tersine bu süreç AB'nin de işine yarayabilir.