Lozan’da bir gün

Prof. Dr. Burak KÜNTAY
Prof. Dr. Burak KÜNTAY DÜNYA’NIN POLİTİKASI burak.kuntay@dunya.com

Bu hafta bi­raz güncel ve gündemden çı­kıp tarihe gitmek ve bu yazımı siz­lerle tarihin çok önemli bir nok­tasından paylaş­mak istiyorum. Şu anda bu ya­zıyı Beau-Riva­ge Sarayı’nın tarihi olarak en önemli odalarından birinin içerisinde yazıyorum.

Bu hafta bi­raz güncel ve gündemden çı­kıp tarihe gitmek ve bu yazımı siz­lerle tarihin çok önemli bir nok­tasından paylaş­mak istiyorum. Şu anda bu ya­zıyı Beau-Riva­ge Sarayı’nın tarihi olarak en önemli odalarından birinin içerisinde yazıyorum.

Bea­u-Rivage Sarayı bundan bir asırdan biraz fazla bir müddet önce şu an etrafımda bulunan sütunlara, duvarlara, tepede­ki avizeye ve yerlerdeki par­kelere kadar sirayet etmiş büyük tartışmaların, çekiş­melerin ve güç savaşlarının yaşandığı bir olaya ev sahipli­ği yaptı. Ben de şu an tüm bu olayların yaşandığı salonun içinde bunları yazıyorum.

Lozan Anlaşması’nın uzun­ca müddet müzakere edildi­ği o meşhur salondayım. Be­au-Rivage Sarayı’na gelen de­legeler odalarına yerleştikten sonra heyetleriyle yaptıkları toplantılar haricinde ya ye­mekte ya bahçede, ya da Le­man gölünde kürek çekerek sandallarda yaptıkları gayri resmi görüşmeler ve sohbet­ler dışında tüm zamanlarını bu salonda müzakere ederek geçirdiler.

Beau-Rivage Sarayı, artık birçok oteli bünyesinde bu­lunduran bir otel zincirine dö­nüşmüş durumda. Otel yöneti­minden rica ettim, bana salonu açtılar ve yazımı orada yazma fırsatı buldum.

Anlaşmanın imzalandığı bu salon normal­de özel davetler için kullanılı­yor diğer zamanlarda salonun içi camlı bir bölümden görü­lebiliyor ve kapıları sürekli ki­litli. Tabii ki salonun öneminin otel yönetimi de fazlasıyla bi­lincinde, o yüzden de görüşme­lerin yapıldığı salonun etrafını o günlere ait belgeler ve yüzler­ce fotoğrafla süslemişler. Salo­nun içinde bulunmak beni ta­rihin derinliklerine götüren çok enteresan bir andı.

Beau-Rivage merdivenle­rinden ilk girişi yaparken san­ki İsmet Paşa’yı, Rıza Nur’u, Hasan Bey’i görüyordum. Mevhibe Hanım’ı, İsmet Pa­şa’yla beraber önümüzdeki gölün kenarında yürürken dü­şünüyorsunuz.

Venizelos’un temsil ettiği Yunanistan heye­tiyle, Japonya’yı temsil eden Hayashi ve Türk heyetinin Leman Gölü’ndeki tekne gezi­sinde yaptıkları sohbet gözü­mün önünde canlanıyor. Bir taraftan Lord Curzon geliyor, Çiçerin’e selam veriyor sonra ikisi de heyetleriyle birlikte oturup günün değerlendirme­sini yapıyorlar. Salonun bir kenarında sohbete tutuşmuş olan Fransız temsilcisi Mösyö Barere ile İtalyan heyetinin temsilcisi Marki Garroni bel­ki de yıllar sonra patlayacak olan İkinci Dünya Savaşı’nın öngörülerinde bulunuyorlar.

Romanya’yı temsil eden Duca ile Yugoslavya delegasyonu­nun temsilcisi Nintchitch, göl kenarında Balkanlar’ın ve Do­ğu Avrupa’nın geleceğine dair sohbet ediyorlar. Hepsi şu an gözlerimin önünde, delegeler bulunduğum salona giriyorlar çıkıyorlar. Basın mensupları, her günün sonunda İsmet Pa­şa’yı bir kenara çekip röportaj alabilmek için uğraşıyorlar. Ve belki de daha neler neler.

Biraz sonra buradan sadece birkaç yüz metre ileride Türk tarihi açısından önemli an­laşmalardan biri olan Uşi an­laşmasının imzalandığı yer­de, yarın ise boğazlara dair en önemli anlaşmanın imzalan­dığı Montreal’de Montrö an­laşmasının imzalandığı me­kanlarda olacağım, karşımda Leman gölü, hemen arkasın­da Fransız tarafı ve meşhur Mount Blanc dağları.

Bir uluslararası ilişkiler­ci için eline fırsat geçtikçe ve işinde iyi olmak istiyorsa yap­ması gereken temel birkaç şey var. Birincisi öğrenebildiği­niz kadar çok dil öğrenin.

Öğ­renin ki kaynakları orijinal dilinde okuyabilin. İkincisi, bilginiz olduğunu düşündü­ğünüz olayları orijinal kayna­ğından okuyun kulaktan duy­ma, şişirme ve yorum eklenen bilgilerle fikir sahibi olmayın. Kaynağından okuyun, kendi fikrinizi kendiniz oluşturun. Mesela açın Lozan Anlaşma­sı’nı Türkçe okuyun. Ama ori­jinal, herkesin altına imza at­tığı kaynaktan okuyun. İna­nın birçok şeyi eksik ve yanlış bildiğinizi göreceksiniz. Bana böyle anlatılmadı ya da bildik­lerimizle hiç alakası yokmuş dediğiniz olaylarla karşıla­şınca ne demek istediğimi an­layacaksınız. Neyin ne oldu­ğunu burada söylemiyorum.

Okuyun, bakın kendi fikrini­zi kendiniz oluşturun. Kola­ya kaçmayın. Gelelim üçün­cü tavsiyeme bir uluslararası ilişkilercinin en önemli üç ih­tiyacından sonuncusu, fırsat buldukça tarihi olayları yerle­rinde incelemek, gitmek, gör­mek, gezmek bu insana bam­başka bir boyut kazandırıyor.

Sizlere Lozan’dan yazıyo­rum. Türk tarihinin en önem­li belgelerinden birinin görü­şüldüğü, nihayete erdirildi­ği Beau-Rivage Sarayı’nın bu önemli salonundan, buram buram tarih kokan bu tarihi mekandan tarihi yaşayarak yazıyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Deprem 29 Nisan 2025
Trump’ın vergileri 08 Nisan 2025
Birliğin Durumu 11 Mart 2025
Önce ekonomi 25 Şubat 2025
Bir devrin sonu 18 Şubat 2025
Elon Musk ve DOGE ekibi 11 Şubat 2025
Trump’lı günler 04 Şubat 2025