Los Angeles, Kobe
Yüzyılın afetini yaşadık, yaşamaya, sonuçlarına göğüs germeye devam ediyoruz. Dünyamız, ölümcül küresel afetlerin yaşandığı, can ve mal kayıplarının gün geçmeden arttığı bir çağı yaşıyor. Bir ufuk turu yapalım; coğrafyanın etkisine ve özellikle deprem gerçeğiyle yüzleşmiş, yüzleşmeye de devam edecek olan ABD ve Japonya örneklerine, bu felaketler sonrasında nasıl yollar izlediklerine bakalım istiyorum. Ancak, bu gibi durumlarda, 'herkese uyan tek' bir planlama yaklaşımını çözüm olarak hayal etmenin zor olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Coğrafya, doğal afetle karşılaşma olasılığını belirliyor
olmayan bir şekilde, hem bir doğal afetle karşılaşma olasılığını hem de afetin olası sonuçlarını belirliyor. Afetlerin olasılığında önemli kıtalar arası farklılıklar bulunuyor. İklim ve doğal kaynaklar açısından yaşadığı olağanüstü olumsuz koşullara rağmen Afrika kıtasında, Amerika, Avrupa ve Asya daha az doğal felaket yaşanıyor. Afrika ile kıyaslandığında, Asya'nın herhangi bir yılda bir felaket yaşama olasılığının yüzde 28,5 daha yüksek. Ülkemiz; ABD, Şili ve Japonya gibi tektonik plakaların çarpıştığı bölgelerden birinde ve sürekli depremlerle sarsılıyoruz ve yaşadığımız her deprem, her biri birbirinden değerli binlerce insanımızı, insan sermayesini, iş gücünü ve ekonomiyi yerle bir ediyor. Uluslar ve hükümetler, hem ekonomik hem de sosyal olarak yok edilen varlıkları restore etme ve yeniden inşa etme gibi devasa bir görevle karşı karşıya kalıyor. Afet sonrası finansman hem de planlama süreçleri için hazırlıklı olmak, geçici ve kalıcı barınma sağlanması ve dış finansman bulmak gerekiyor. Ama tüm bu şartları yerine getirseniz de Raddatz'a (2007) göre, kuraklık, aşırı sıcaklık olayları, rüzgâr fırtınaları ve seller gibi iklimsel felaketler dâhil olmak üzere depremler gibi doğal afet şoklarının kişi başına düşen GSYİH üzerinde olumsuz bir etkisi oluyor. Bu tür doğal afetler, kişi başına ortalama %2'lik gerçek bir gelir kaybına neden olurken, kıtlık veya salgın hastalıklar gibi insani felaketlerde, kısa vadede kişi başına ortalama %4'lük gerçek bir gelir kaybına neden oluyor.
Türkiye gibi deprem kuşakları üzerinde bulunan ABD’de yaşanan depremlerin en yıkıcılarından biri olan Los Angeles Depremi’nde yaşananlarla başlayalım. Olhansky, Johnson, Topping’e (2006) göre 217 Ocak 1994'te şafaktan kısa bir süre önce, 6.7 büyüklüğündeki Northridge Depremi, Güney Kaliforniya'daki Los Angeles bölgesini vurdu, 48 milyar dolardan fazla doğrudan kayba mal oldu ve 25.000 konutu yaşanmaz hale getirdi. Tam olarak bir yıl sonra, Japonya'nın Kobe bölgesini 6.9 büyüklüğünde bir deprem vurdu, yaklaşık 150 milyar dolarlık hasara, 6.400'den fazla can kaybına ve yaklaşık 450.000 konutta ciddi hasara neden oldu. Bu iki deprem, modern, sanayileşmiş metropol alanlarını vuran en büyük depremler olmaları bakımından önemliydi. 17 Ocak 1994 ve 1995 depremleri, gelecekte yıkıcı bir kentsel depremin sonuçlarını hayal etmeye yardımcı olmak için nadir bir fırsat sunuyor. Bu iki kentle ilgili çalışmalar, hem yıkıcı olabileceği bilim insanlarınca ifade edilen bir depreme hazırlanırken hem de böyle bir olayın ardından kaçınılmaz olarak toparlanmayı planlamaları gerektiğinde, planlamacılar ve politika yapıcılar için dersler sağlayabilir.
Öncelikle, Hükümet tarafından ilan edilen 2 aylık moratoryum sırasında ana merkezler, anayollar ve parkların düzenlenmesine odaklanıldı. Kobe'de birçok mahallenin kentsel peyzajı ve sosyal çevresi depremden sonra önemli ölçüde değişti. Arazinin yeniden düzenlenmesi, yeniden geliştirilmesi ve uygun olmayan arazilerde yeniden inşaya yönelik kısıtlamalar, yaygın fiziksel değişime neden oldu.
Konut politikaları, onarımdan çok yıkımı ve tam yeniden inşayı destekledi. Depremde yıkılan daha küçük, ahşap ve savaş sonrası yapıların yerini yüksek binalar aldı. Konut kalitesi iyileşmesine rağmen, bazı sakinler yeni konutları satın alamadı.
ABD’de ise; Los Angeles Belediyesi'nin çok aileli konut kredisi programı, hasarlı konutları başarıyla yeniden inşa etti. Yalnızca 500 ünite yıkılarak, yıkım ve yeniden inşa için gerekli olan kurtarma süresi ve maliyeti azaltıldı. Bununla birlikte, kat mülkiyeti, genellikle ne kamu yardım programları ne de özel sigorta tarafından iyi bir şekilde ele alınamadığı için özel zorluklar ortaya çıkardı. Los Angeles ve Kobe depremlerinin etkilerindeki farklılıklara rağmen, yeniden yapılandırma yaklaşımları pek çok benzerliği paylaştı. Her ikisi de başlangıçta altyapının hızlı bir şekilde yeniden inşasını vurguladı. Her iki ülkenin de kapsamlı bir stratejisi yoktu, ancak her iki şehirde de yerel liderler toparlanmanın ilerlemesine, zamanında yeniden yapılanmaya ve uzun süredir devam eden bazı sorunların çözülmesine yardımcı oldu.
Küçük işletmeler zarar gördü
Her iki bölgede de programlar, afet koşullarına yanıt olarak zaman içinde gelişti. Her iki şehirde de küçük işletmeler zarar gördü ve onlar için yalnızca sınırlı kamu kaynakları mevcuttu. Belirli mahallelerin ve işletmelerin yeniden geliştirilmesi her iki yerde de zaman aldı ve bazı planlar yerel direnişle karşılaştı. Kobe’de dar sokaklar, küçük arsalar; mevcut Bina Standartları Yasası uyarınca yeniden yapılanmaya izin vermeyecek ölçüde olduğundan ‘çok aileli ortak konutlar’ üretildi. Depremler hem kazananlar hem de kaybedenler yarattı. Los Angeles'ta yatırımcılar ve rehabilite edilen binaların sakinleri emlaklarının fiyatlarının yükselmesiyle kazandı. Kobe'de inşaat şirketleri kâr etti. Ama kaybedenler daha çoktu. Her iki şehirde de gelirleri azalarak aylarca ayakta kalamayan küçük işletmeler kapanmak zorunda kaldı. Ve her durumda, uzun vadeli maliyetlerin çoğu bilinmemekle beraber, tasarruflar tükendi, emeklilik fonları kaybedildi ve krediler uzun yıllar sonucunda ödendi.
Machizukuri, Japon sivil toplumunun büyümesine katkıda bulundu
Ancak, Kobe’de, Japonya’nın merkeziyetçi devlet geleneği nedeniyle yerel yönetimler ilk kararlarda yer alamasa da, mahalle planlamasının Machizukuri ile nasıl desteklenebileceği görüldü. Bu ifade, yaşadıkları ve çalıştıkları yeri daha yaşanabilir hale getirmek için yerel sakinlerin ve yerel yönetimlerin birlikte çalışmasını içeren çeşitli eylemleri ifade eder. Machizukuri Japon sivil toplumunun büyümesine ve olgunlaşmasına katkıda bulundu. Ayrıca, vatandaşların topluluk katılımı süreçlerine aktif katılımı ve yerel kolektif kurumları organize etmek için zaman ayırma istekleri müthiş arttı. Her şerde bir hayır olduğuna inanmak istiyoruz. Güzel günlere kavuşmak dileğimle…