"Lojistik 'kamyonculuk' değildir" diyor, bölgenin en büyüğü olmayı hedefliyor
“Biz kendimizi, süratli büyüyüp çabuk yok olan bir kavak ağacı yerine, yerin altına, yani temeline ciddi yatırım yapan bir çınar ağacı olarak görüyoruz. Bir çınar gibi uzun ömürlü ve yere sağlam basan bir yapı kurmak için çalışıyoruz. Bu mantık bizim ‘Sürdürülebilirlik Stratejimiz’e bakışımızı özetliyor. Kurduğumuz bu yapının hem süratli büyüyüp hem de nasıl uzun soluklu olabileceğini tanımlıyoruz. Aynı anda içinde bulunduğu ortama nasıl daha faydalı bir yapı olabileceğini tartışırken bir yandan da ortaklarına yaptıkları yatırımı geri nasıl döndüreceğini tanımlıyoruz. Ortak değerlerimiz sayesinde grup olarak ekonomik, sosyal ve çevresel anlamda daha büyük bir etki oluşturmayı hedefliyoruz.”
Bu sözler Netlog Lojistik Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Gökalp Çak’a ait. 12 yaşında yurtdışında okumaya gidecek kadar cesur bir çocuk; İsviçre'de okuduğu Institude Le Rosey'den "Prix D’Excellence" ödülüyle okul ikincisi olarak mezun olacak kadar akıllı bir öğrenci ve Boston Üniversitesi'ndeki üniversite eğitimini 3 seneye sığdıracak kadar heyecanlı bir genç olan Çak, bugün 40 yaşında başarılı bir iş insanı. En büyük heyecanı, Netlog Lojistik’i bir dünya markası yapmak.
ABD ve Fransa’daki iş deneyimlerinin ardından, 2004 senesinde babasının çağrısı üzerine Türkiye'ye dönen ve babası ile birlikte Netlog'u kuran Çak, "Üçüncü jenerasyon kamyoncuyum. Kamyonda doğdum. Altı yaşından bu yana tır parklarında büyüdüm" diyor. Gökalp Çak'ın babası Şahap Çak, 35 seneyi aşkın süredir sektörde ilklere imza atan bir isim. 2004 yılında Netlog’u kurma kararı aldıklarında, elde ettikleri deneyim dışında herşeyi geride bırakıp, işe sıfırdan başlıyorlar. 13 tır, 13 şöför ve 8 çalışan ile çıktıkları yolda, bugün 72 depo, 3 bin 500 dağıtım aracı, 9 bin 500'e yakın çalışan sayısı ile sektörün ilk beşi arasında; Türkiye’nin ise ilk 100 şirketi arasında yer alıyorlar.
Grup, aynı zamanda bu yıl Türkiye İhracatçılar Meclisi “Türkiye'nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı” araştırması kapsamında “Yük Taşımacılığı ve Lojistik Hizmetleri” kategorisinde üst üste ikinci kez liderlik koltuğuna oturdu ve Türkiye’nin en büyük 6’ncı hizmet ihracatçısı olmayı başardı.
Hızlı tüketim malları, perakende, yiyecek- içecek ve moda sektörlerini kapsayan geniş yelpazede hizmet veren Netlog, aynı zamanda yüksek katma değerli özelleşmiş çözümler de sunuyor. Soğuk zincir lojistiği hizmeti; Batı Avrupa’da ortağı olduğu Bleckmann ile moda sektörü için özelleşmiş e-ticaret lojistiği ve omni-chanel dağıtım hizmeti bunlardan bazıları.
Gökalp Çak, "Bugün herkes lojistikten bahsediyor, ama lojistiğin nerede başlayıp nerede bittiğini bilen yok. Lojistik, tedarik zinciri içindeki bir malın üretiminden yok oluşuna kadar her süreci yönetir. Biz herkesin yapmayı düşünmediği veya ciddi know how gerektiren işler yapıyoruz. Eğer yaptığım iş, kolay rekabet edilir bir işse, o işten çıkarım" diyor.
Çak, şirketin geleceğe yönelik hedeflerini ise şöyle dile getiriyor: "Bugün geldiğimiz noktada bütün Avrupa’yı besler durumdayız. Hedefimiz, içinde bulunduğumuz bölgenin en büyüğü olmak. Dünyanın en büyük ilk 10'u arasında yer almak gibi bir hayal kurmaya gerek yok. Zaten dünya ekonomisi buna izin vermez. Bildiğimiz, anladığımız kültürlere odaklanmak istiyoruz. Ortadoğu, Suudi Arabistan, Balkanlar, Orta Asya bölgelerinde ciddi bir lojistik açığı var. Dolayısıyla önemli fırsatlar söz konusu. Bizim de hedefimiz bölgenin en büyük lojistik altyapısını kurmak, tüm bu ülkelere entegre lojistik hizmeti vermek ve bir dünya markası olmak."
Gökalp Çak, sektörün sorunlarını ve geleceğine ilişkin ne dedi?
- Sektörün sürdürülebilir gelişimi için üç temel unsur
"Lojistiğin çok farklı evreleri var. Biz tedarik zincirinin ilk halkasından dağıtımın son halkasında kadar her adımı kapsayan entegre bir hizmet sunuyoruz. Türkiye'de ilk başlarda herkes kamyoncuydu, sonra uluslararası nakliyeci oldu, şimdi herkes lojistikçiyim diyor. Ama reel anlamda lojistik yapan 5 şirket var. Diğerleri hava kargo, antrepo, gümrükçülük gibi işler yapıyor. Biz bunların hepsini aynı çatı altında sunan birkaç Türk firmasından biriyiz. Sektörün gelişimi için bazı temel unsurların hayata geçmesi gerekiyor. Örneğin, ABD’deki hiçbir fi rma ‘lojistiğimi kendim yaparım’ demez. Hatta fabrikayı kurmadan önce lojistikçilerle konuşur; fabrika için en stratejik bölgeyi araştırır; tedarik zincirini en verimli şekilde nasıl yönetebileceğini hesaplar. Türkiye’de ise genellikle önce fabrika kuruluyor sonrasında ise işlerin nasıl yapılacağı düşünülüyor. Sektörün gelişmesi için önemli olan bir diğer konu da, insan kaynakları. Bugün lojistik çok tercih edilen bir meslek değil. Lojistik mezunlarının da yüzde 50’si Avrupa haritasında ülkelerin yerlerini bile doğru bilmiyor. Oysa, sektörün gelişmesi için, işini doğru yapan insanlara ihtiyacımız var. Biz içimizde personel yetiştirmeye öncelik veriyoruz. Bir diğer önemli konu da, kanunların ve ülke stratejisinin lojistik sektörünün gelişmesini sağlayacak altyapıyı oluşturması gerekliliği.”
- Lojistik, devlet stratejisi olmalı
“Bugün lojistikte Türkiye’yi en fazla vuran ülke Polonya. Ülkede askeri ücret ucuz, eğitim düzeyi yüksek, iş yapmak çok kolay, bir fatura kesip Avrupa’nın her yerine mal gönderebiliyorlar ve devlet lojistik sektörünü destekliyor. Dolayısıyla yatırımcı Polonya’yı tercih ediyor. Türkiye’nin en büyük avantajı ise yaratıcı olması, içinde bulunduğu koşullara hızlı uyum sağlaması, kriz yönetiminde başarılı olması. Türk şirketleri şu anda Avrupa’da ciddi yatırımlar yapıyorlar. Lojistik; sadece demiryolu, liman kurmak anlamına gelmiyor; bir devlet stratejisi olması gerekiyor, çünkü dünya ekonomisini izleme fırsatı veren bir sektör. Devletin özel sektörü destekleyip, bizlerin yurt dışında büyümemize destek olması gerekiyor. Türk fi rmaları yurt dışına gittiklerinde, Türk lojistik şirketleri ile çalışmalılar. Biz Türkiye dışında 5 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Dubai'de 1, Belçika'da 5, Hollanda'da 21, İngiltere'de 2, ABD'de 1 depomuz var. Suudi Arabistan’da 7 depolu bir şirket; Yunanistan'da da yine çok büyük bir şirket satın almak üzereyiz."
- Lojistik doğru kurgulanmazsa, büyüme de doğru kurgulanamaz
"Sektörde çok büyük bir şirket kirliliği var; lojistik hala kamyonculuk gibi görülüyor; lojistiğin stratejik önemi hala idrak edilmiş değil. Ama bu durum yavaş yavaş değişiyor. Düne kadar lojistiğe önem vermeyen ve kendi kamyonları ile iş yapmayı tercih eden firmalar, artık bu işin verimli şekilde yönetilmesi gerektiğini anladılar. Aslında bu süreci en iyi öngören insan Murat Ülker'dir. ‘Lojistiği doğru kurgulayamazsak, büyümeyi de doğru kurgulayamayız’ dedi ve biz Ülker'in tüm lojistiğini 2005 yılında devraldık."
- Kazançlar çok düşük
"Türkiye'de sektörün gelişmeme nedeni, para kazanamamak. 2017'de 150 milyon dolar yatırım yaptık, 2018’de ise lojistik, depolama ve altyapımıza 200 milyon dolarlık yatırım yapmayı planlıyoruz. Sabah akşam çalışıyoruz ama seneyi yüzde 2-3 oranında kazançla kapatıyoruz. Bu sürdürülebilir değil. Ekonomi büyüdü ama karlılıklar artmadı. Her sektörde rekabet kaynaklı bir fiyat baskısı var. Lojistik sektörünün de gerçeği bu. Lojistiğin olmazsa olmazlarından biri dağıtım araçlarıdır. 10 sene önce ile bugünü karşılaştırdığımızda: 2007'de 11 bin çekici, 12-13 bin dorse satılırken, 2017'de 3 bin çekici, 4 bin dorse satıldığını görüyoruz. Satılan 3 bin çekicinin yüzde 60’ı inşaat projeleri için. Yani kimse sektöre yatırım yapamıyor. Küçükler sektörden eleniyor. Fiyat kırma politikasının sonuna geldik. Bu durum her kanalı etkileyecek. Lojistikten; üreticiye, oradan da tüketicinin aldığı peynirin fiyatına kadar yansıyacak."
Black Friday'de 3.5 milyon internet siparişi paketledik
“Batı Avrupa’da ortağımız Bleckmann ile moda sektörü için özelleşmiş e-ticaret lojistiği ve omni-chanel dağıtım hizmeti veriyoruz. Türkiye’deki en büyük e-ticaret firmasından 8 kat daha fazla e-ticaret yönetiyoruz. Amazon gibi tamamen otomatik depolarımız var. Büyük markaların Avrupa lojistik hizmetlerini gerçekleştiriyoruz. Şirketlerle entegre çalışarak değer yaratıyoruz. Sadece Black Friday’de 3.5 milyon internet siparişi paketledik.”
Çevreye duyarlı araç filosu
“Filomuzda 3 bin 500 araç var. Her zaman çevreye duyarlı davrandık ve büyük bir maliyete rağmen filomuzun tamamını doğaya yüzde 86 daha az zararlı emisyon yayan Euro-6 motorlu araçlarla değiştirdik. Bugün geldiğimiz noktada, filomuzun yaşı 2.5 senenin altında ve hepsi çevreye daha az zararlı araçlardan oluşuyor. Yani her üç senede bir araçlarımızı yeniliyoruz. Öte yandan çevreye duyarlı Alternatif Taşıma Yollarının (ATY) kullanımlarının arttırılması da bir diğer önceliğimiz.”
Elektrikli şehiriçi dağıtım araçları ile ilgili projelerimiz var
“Bugün Tesla’nın elektrikli kamyonu gündemde; ama elektrikli arabayı daha iyi yapacak çok şirket var. Elektrikli araçların 2030 yılından önce ticarileşmesi çok mümkün görünmüyor. Bunun birinci nedeni motorlu araç hatlarına yapılmış olan büyük yatırımlar, ikincisi ise ABD’de yakıtın ucuz olması. Bizim, elektrikli şehiriçi dağıtım araçları ile ilgili projelerimiz var. Bunu kısa bir zaman sonra hayata geçirmeyi planlıyoruz.”
Kadın forklift şoförlerimiz var
“Şirket çalışanlarımızda kadın-erkek oranı yüzde 50-50. Ofisin yanı sıra, depolarımızda da çok sayıda kadın çalışanımız var. Bu arada kadın forklift şoförlerimiz de var.”