Lisanssız rüzgâr da radara takıldı
Hani herkes kendi elektriğini üretebilecekti?
Hem de şirket kurmak zorunda kalmadan...
Hatta ihtiyaç fazlasını da devlete satabilecekti... Lisanssız elektrik üretimi uygulamasından söz ediyoruz...
Bu konuda son birkaç yıldır yoğun bir bilgi bombardımanı altındayız.
Yok efendim yasa çıktı, bu iş tamam...
Yok efendim yönetmelik geldi, önümüz açıldı...
Yok efendim uygulama tebliğleri de tamam, önümüzde engel kalmadı...
Hatta bu konudaki her yeni kritik düzenleme çıktığında, "kendi elektriğinizi nasıl üretirsiniz" sorularına cevap vermeye çalışan yazılar kaleme alındı bolca...
Laf aramızda, biz de bu konuda vatandaşa, girişimciye rehber niteliğinde çeşitli çalışmalar yaptık, yazılar yazdık...
Ama bakıyoruz, yıllardır herkesin kafa patlattığı bu konuda bir arpa boyu yol gidilmemiş...
Bunun en açık göstergesi, güneşten elektrik üretiminde neredeyse hiç bir somut sonuç elde edilemememiş olmasıdır.
Nitekim geçtiğimiz haftalarda, Türkiye'de güneşten elektrik üretimi konusunda ne durumda olduğumuzu anlatan bir yazı kaleme almıştık.
Hatta orada, güneş enerjisinde neden bir türlü yol alınamıyor diye sorma gereği bile duymadık. Çünkü bu işler o kadar sürüncemede bırakılmış durumda ki, artık bir işin neden yapılamadığını, neyin eksik olduğunu anlatacak yetkililere değil, bir an önce yol alınmasını sağlayacak adımlara ihiyaç var. Güneş enerjisi ayağında işin bu boyutu iki kat daha önemli. Çünkü güneş bir yandan Türkiye'de elektrik üretiminde yeni devreye sokulacak bir kaynak, bir yandan da lisanssız elektrik üretiminde en yaygın başvurulması beklenen kaynak...
Neyse aynı şeyleri bir kez daha anlatmayalım.
Lisanssız konusunda sıkıntı yaşayanlar sadece güneşten elektrik üretmek isteyenler değil...
Lisanssız elektrik üretmek isteyenlerin en çok ilgi gösterdiği diğer bir kaynak da rüzgâr...
Ama rüzgara dayalı lisanssız elektrik üretimi için hazırlık yapanlar da dertli...
Şimdi dönüp mevcut duruma bir bakalım isterseniz...
Türkiye'nin dört bir yanında rüzgâr gülleri giderek daha görünür hale geliyor. Bunların tamamına yakını lisanslı üretim tesisleri. Gerçi orada da yatırımcılar bir projeyi hayata geçirebilmek için binbir güçlükle boğuşuyor ya o da ayrı konu...
Peki lisanssız bir rüzgâr santrali var mıdır sizce? Maalesef...
Çünkü iş bürokrasiye takılmış durumda.
Tüm lisanssız başvurularının yaşadığı süreci rüzgara dayalı başvuru sahipleri de yaşıyor.
Ama rüzgarcıların ekstra bir sorunu daha var.
Buna kısaca RAPSİM sorunu diyebiliriz.
Aslında RAPSİM, lisanslı rüzgar santrali başvurusu sahiplerine, lisans ön şartları arasında yer alan bir raporu vermek üzere kurulmuş merkezin adı. RAPSİM, TÜBİTAK MAM bünyesindeki BİLGEM çatısı altında faaliyet gösteriyor.
TEDAŞ, rüzgara dayalı lisanssız elektrik üretimi başvurusu yapanlardan da aynı raporu istiyor.
Peki RAPSİM'e başvuran girişimciler ne cevap alıyor biliyor musunuz?
Cevap ilginç: Bizim lisanssız projeler için bu raporu verme görevimiz yok.
Proje sahipleri bu cevabı içeren yazıyı TEDAŞ'a verseler de sorun çözülmüyor. Onlar ille de bu raporu istiyor. Yani vatandaş o kapıdan bu kapıya gidip geliyor. Ama sorun çözülmüyor. İşte rüzgara dayalı lisanssız elektrik üretim tesisi kurmak isteyenler bu konudaki belirsizliğin bir an önce giderilmesini bekliyor.
Eğer RAPSİM belirsizliği giderilirse, "lisanssız rüzgar enerjisi yatırımlarının önü açıldı" demek için artık iki kez düşeneceğim.
Bakarsınız bu sorun çözülür, yatırımların ilerlemesini engelleyecek bir başka sorun çıkıverir karşımıza, kim bilir...