Limited şirket ortaklarının şirketten gelirleri ve vergileme
Limited şirketler de anonim şirketler gibi bir sermaye şirketi olmasına karşın, AŞ'lerden farklı olarak, sermayeden çok ortaklar arasında şahsi güvenin ve dayanışmanın esas olduğu şirketlerdir. Uygulamada, şirketlerin ortakları, birlikte veya ortak müdürler sıfatına haiz ortaklar, bizzat şahsi mesailerini koyarak söz konusu şirketlerin faaliyetini yürütmektedir. Ortakların tümünün şirket müdürü sıfatıyla görev yapmaları genel uygulama değildir.
Müdür sıfatıyla görev yapan ortakların bu çalışmaları nedeniyle ücret almaları mümkündür. Ayrıca ortaklık hakkı nedeniyle kar payı, şirkete borç vermeleri halinde faiz geliri elde edebilirler. Doğal olarak şirketten borç almaları halinde de faiz ödenmesi söz konusu olur.
Ortağın ücret geliri elde etmesi
Ortakların emekleri karşılığında ücret almalarına yasal hiçbir engel yoktur. Ancak şirketin ana sözleşmesinde bu konuda bir düzenleme varsa sözleşme hükmü önem taşır. Şirketin ana sözleşmesinde aksine bir hüküm yoksa, ortaklar kurulu tarafından seçilen ortak müdürlerin çalışmaları karşılığında ücret almalarına yasal bir engel yoktur. Gelir Vergisi Kanunu'nun 61-64'üncü maddelerine göre, diğer gerçek ücretler gibi, vergilenecektir. Düzenli aylık ücret yada huzur hakkı olarak (toplantı başına) ne miktar ücret ödeneceği toplam vergi yükünün değerlendirilmesinde, tevkif yoluyla alınan artan oranlı gelir vergisi tarifesine göre hesaplanan gelir vergisi ile gider olarak yazılan ücretler nedeniyle tasarruf edilen kurumlar vergisi tutarı göz önünde bulundurulacaktır. Ayrıca Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarında yer alan transfer fiyatlaması ile ilgili hükümler göz önünde tutulmalı , emsaline uygun olmayan yüksek ücretler ödenmemelidir. Şirket müdürü olmayan ortaklara ücret ödenmesi, sadece ortak olmaları nedeniyle ücret ödenmesi halinde bunun şirkette gider yazılması eleştiri konusu olabilir.
Ortaklara kar dağıtılması halinde ise, kurum bünyesinde yapılan %15 oranındaki stopaj ve GVK'nın 86'ncı maddesine göre, beyanname vermek durumunda olmaları halinde, mahsup sonrası ödenecek gelir vergisi, toplam vergi yükünü oluşturacaktır. Vergi yükü hesabında ortaklara kar payı dağıtılması nedeniyle, ayrılması gereken akçeler de göz önünde bulundurulmalıdır.
Ortağın gelir durumuna göre, yapılan bu gelir vergisi stopajı nihai vergi olacak yada diğer gelirleri nedeniyle ücretini beyannameye dahil etme gereği doğarsa kesinti yoluyla ödenen bu vergiler hesaplanan toplam vergiden indirilecek kalan kısım ödenecektir.
Ortaklara kar dağıtımı
GVK'nın 75'inci maddesine göre, iştirak hisselerinden doğan kazançlar ( gerçek kişi limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar ,menkul sermaye iradı olarak gelir vergisine tabidir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz) limited şirketin yıllık ticari kazancından kurumlar vergisi ve kanuni yedek akçelerle geçmiş yıl zararları düşüldükten sonra kalan kısmı ortaklar kurulu kararı ile ortaklara dağıtılabilir.
Dağıtılan kar payları menkul sermaye iradı olarak, yukarıda belirtildiği gibi, gelir vergisine tabidir. Ancak GVK'nın 22'nci maddesinde vergiden istisna bir tutar söz konusudur. Maddeye göre;
1. Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin %25'i Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan diğer sigorta şirketlerinden on yıl süreyle prim ödeyenler ile vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin %10'u ve tek primli yıllık gelir sigortalarından yapılan ödemelerin tamamı gelir vergisinden müstesnadır.
İstisna edilen tutar üzerinden 94.maddenin birinci fıkrasının (15) numaralı bendine göre tevkifat yapılmaz.
2. Tam mükellef kurumlardan elde edilen, 75''inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarının yarısı gelir vergisinden müstesnadır. İstisna edilen tutar üzerinden 94.madde uyarınca tevkifat yapılır ve tevkif edilen verginin tamamı, kar payının yıllık beyanname ile beyan edilmesi durumunda yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilir.
Yukarıda belirtilen GVK'nın 75'inci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci bendinde şöyle denmektedir;''İştirak hisselerinden doğan kazançlar (limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir……).
Bilindiği gibi şirketler dönem sonunda tahakkuk eden karlarından kurumlar vergisi ve TTK'nın 466'ncı maddesine göre ayırmaları gereken 1. ve 2.tertip yasal akçeleri ayırdıktan sonra, dağıtılmasına karar verilen kardan GVK'nın 94/6-b bendi uyarınca, %l5 stopaj yapmak zorundadırlar.
Ortakların şirkete borç vermeleri
Şirket ve ortaları ayrı kişilikler olmaları nedeniyle birbirlerine borç vermeleri mümkündür. Bu borç nedeniyle borç veren şirket ortağı ise verdiği borca karşılık faiz isteyebilir. Şirketin bu faizi gider yazması mümkündür. Bu faiz dolayısıyla GVK'nın 94'üncü maddesine göre %10 Gelir Vergisi stopajı yapmak gerekir. Ancak verilen borcun örtülü sermaye sayılıp sayılmayacağı da önemli bir konudur. Verilen borç para şirket öz sermayesinin üç katını aşarsa aşan kısma ilişkin faiz şirket kayıtlarında gider yazılamaz; ortağa örtülü olarak dağıtılmış kar payı sayılabilir.
Borç paranın faizsiz olarak verilmesi halinde ortak açısından önemli bir sorun doğmaz. Ancak muvazaalı bir durumun olmaması büyük önem taşır. Diğer ticari ilişkilerle ilgili olarak transfer fiyatlamasına ilişkin kanun hükümlerine özen gösterilmelidir.
Ortakların şirketten para çekmeleri (ödünç para almaları) hali
Bilindiği üzere, limited şirketler TTK'ya göre bir sermaye şirketi olmasına karşın, daha ziyade ortaklar arasındaki şahsi güvene dayanan, ortakların bizzat emekleri ve mesaileri ile yönetildiği şirketlerdir. Türkiye gerçeğinde %90'ını aşan kısmı kurumsallaşmamış şirketlerdir. Bu nedenle, ortaklar şirketin kasasını, bankasını sanki kendileri malikiymiş gibi kullanma eğilimindedirler ve kullanırlar. Limited şirketin tüzel kişiliğinin ayrı bir özel hukuk süjesi ve vergi hukuku süjesi olduğunun bilincinde değildirler. Şirketten aldıkları ve kullandıkları paraların, gerçekte şirket tarafından ortaklara verilen ödünç para olduğunu, ayni üçüncü şahıslarla bu tür ilişkilerde alınan faizin kendilerinden de alınarak şirket hesaplarına geliri olarak intikal ettirilmesi gerektiği bilincinden genelde yoksundurlar. Ancak, hukuk devletinde, vatandaşların bilincinden ziyade, konunun hukuk kurallarıyla düzenlenmiş olması önemlidir.
İşte, yukarıda da açıkladığımız üzere, KVK'nın 13/2'nci maddesine göre, ortakların kendileri ile şirketin tüzel kişiliği, ilişkili kişilerdir. Yine aynı kanuna göre, ilişkili kişiler arasındaki mal ve hizmetlerin alım satım bedelleri emsaline uygunluk ilkesine göre tespit edilmelidir. Yine, anılan maddede ödünç para alma ve verme işlemlerinin de, ayni mal ve hizmet alım ve satımı gibi değerlendirilerek, tespit edilecek faizin de emsaline uygunluk ilkesine göre tespit edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Öte yandan Katma Değer Vergisi Kanunu'nda som yapılan düzenleme çerçevesinde, tahakkuk eden faiz tutarları üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir.
Ortakların şirket kasasından çektikleri paralara şirketçe emsaline uygun ölçülerde faiz yürütülmesi gerektiği açıktır. Ayrıca şirket kasa hesabı bakiyesinin şirketin ticari faaliyetine göre değerlendirildiğinde oldukça yüksek bir seviyede kalması iki ihtimali akla getirir. Ya kayıt dışı bir gider yapılmış ve kasadan ödenmiş ; ancak kayda geçmemiştir. Ya da ortaklar kasadan çekmiş bu husus kayda alınmamıştır. Bir vergi incelemesinde bu hususlar değerlendirilecektir.Kayıt dışı kalmış bir gider söz konusu değilse ,emsaline uygun faiz hesaplanarak şirket adına cezalı gelir ve katma değer vergisi tarhetme yoluna gidilecektir.