Limited şirket ortaklarının kamu alacaklarından sorumluluğu
Bilindiği gibi Türkiye’de kurulan sermaye şirketlerinin büyük çoğunluğul limited şirket olarak kurulmaktadır. Yeni TTK’nın yürürlüğe girmesine kadar limited şirketlerin en az iki ortakla kurulabiliyor olması nedeniyle, birçok limited şirketin ikinci ortağı şirket ve işleriyle ilgilenmeyen sembolik ortak olmaktaydı. Bu gün artık bu tür bir zorunluluk yoktur. Şirkette işler iyi gittiği ve vergiler dahil, borçlarını ödediği sürece sorun ortaya çıkmamaktadır. Bu şirketler ekonomik-mali sıkıntıya girdiğinde bu ortaklar durumdan haberdar olmakta ve ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabilmektedirler.
Özellikle, şirketçe ödenmeyen kamu alacaklarından limited şirket ortaklarının sorumluluğunun ne olduğu ve sınırlarının bilinmesi büyük önem taşımaktadır.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. mükerrer 35. maddesi ile Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi konu ile ilgilidir.
Ortakların sorumluluğu
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35’nci maddesine göre, limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi, ceza, gecikme zammı gibi amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.
Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsil en sorumlu tutulur.
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
TTK’nın 496’ncı maddesine göre (Eski TTK 520) ortaklık payının devri tescil ve ilan edilmese de noter tasdikli devir sözleşmesi, ortakların devir işlemini onaylaması ve devrin pay defterine işlenmesi ile hüküm ifade eder. Paylarını devreden şirket ortakları bu hususlara dikkat etmelidir.
Kamu alacağının şirketten tahsil edilememesi-tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gerekir
4/6/2008 tarihli ve 5766 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle; 35’nci maddede yer alan “şirketten tahsil imkânı bulunmayan” ibaresi “şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan” şeklinde değiştirilmiştir.
Limited şirket ortakları bakımından da vergi borçlarının şirketten tahsil edilememiş ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olması gerekmektedir. Doğrudan şirket ortağına başvurulamayacaktır. Bu kanunun açık hükmüdür. Limited şirket ortakları vergi borcunun tamamının ödenmesinden değil, hisseleri oranında sorumlu olacaklardır.
Kanun maddesinde belirtilen, şirketten kamu alacağının tahsil imkanının bulunmaması;
● Şirketin haczedilen mal varlığının değerinin amme alacağını karşılamaması veya satış yapılmasına rağmen amme alacağının tamamen tahsil edilememesi,
● Şirketin haczedilecek bir mal varlığının bulunmaması,
● Şirketin ifl ası istenmiş veya iflasın açılmış olması hallerinde amme alacağının iflas yoluyla takip sonucunda da tahsil edilemeyeceği kanaatinin oluşması,
● Borçlu şirketin yapılan araştırmalara rağmen bulunamaması , gibi alacaklı tahsil dairesinin takdir ve tespitine dayalı hallerdir.
Kanuni temsilci ve ortağın sorumluluğu
Kanunun mükerrer 35’inci maddesindeki belirtilen kanuni temsilciler( müdürler) ödenemeyen borcun tamamımdan sorumlu iken, ortaklar payları oranında sorumlu olacaktır. Bu durumda limited şirkette kanuni temsilcilerin sorumluluğu ortaklara göre daha ağırdır.
Yeni TTK 623. madde hükmüne göre, ortaklardan en azından biri şirketi yönetim hakkına ve temsil yetkisine sahip olmalıdır. Bu durumda, hem ortak hem de kanuni temsilci olan bir ortak, kanuni temsilci sıfatıyla borcun tamamının ödenmesinden sorumlu olacaktır. Halbuki, kanuni temsilci olmayan bir ortak ise sadece hissesi oranında ödenemeyen vergi borcundan dolayı sorumlu tutulacaktır. Örneğin, %5 paya sahip ortak aynı zamanda kanuni temsilci ise ödenemeyen borcun %5’inden değil, tamamından tüm mal varlığı ile sorumlu olacaktır. %5 paya sahip ortak kanuni temsilci olmasa idi ödenemeyen borcun % 5’inden sorumlu tutulabilecekti.
Tahsil dairesince tahsil için başvuru sırası var mıdır?
Şirketten tahsil edilemeyen borç için öncelikle kanuni temsilciye mi, yoksa ortağa mı ödeme emri gönderilecektir?
Şirketten tahsil edilemeyen amme borçlan için öncelikle ortağa mı yoksa kanuni temsilciye mi gidileceği yönünde herhangi bir sıralama kanunda yer almış değildir. Bu nedenle de şirketten tahsil edilemeyen amme borçlarında borcun tamamı için şirketin kanuni temsilcisine gidilebileceği gibi, hisseleri oranında da ortaklara gidilebilecektir. Alacaklı kamu idaresi ister kanuni temsilciye, ister ortağa, isterse de her ikisine birden aynı anda takibe başlayabilir.
Yargının bu konudaki görüşleri de aynıdır. Nitekim Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 2010/184 Esas no.lu ve 2012/97 Karar no.lu Kararı ile Tarih : 30/04/2014Esas No.: 2014/144 Karar No. : 2014/307sayılı kararlarında, limited şirketin mal varlığından tahsil edilemeyen vergi borcuna karşı kanuni temsilciler ile limited şirket ortaklarının sorumluluk durumlarının, aralarında sıralama yapılmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gibi yasada da bir öncelik sıralaması yapılmadığından, şirketin mal varlığından tahsil edilemeyen vergi alacağı için şirket ortaklarının takip edilebileceği görüşüne yer verilmiştir.
Limited şirket ortaklarının takibi
Seri A 1 Sıra no.lu Amme Alacaklarını Tahsil Usulü Hakkında Kanun Genel Tebliği’nde, limited şirket ortakları hakkında yapılacak takipte aşağıdaki hususlara dikkat edileceği belirtilmiştir.
● Öncelikle şirketten tahsil imkânı bulunmayan amme alacağının ait olduğu dönemde ve Ödeme zamanında şirket ortaklarının kimler olduğu ve bu ortakların sermaye hisseleri; şirket ana sözleşmesi, ana sözleşme değişikliği veya pay defterindeki kayıtlardan tespit edilecektir.
● Her bir ortağın sermaye hissesine göre takip konusu olan amme alacağından sorumlu olduğu miktar belirlenecektir.
● Takip konusu amme alacağının ait olduğu dönemde ve ödeme zamanında pay devri nedeniyle farklı kişilerin ortak olması halinde, payı devreden ve devralan kişiler hakkında müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre takip yapılacaktır.
● Ortaklar hakkında takip muamelesine 6183 sayılı Kanunun 55. maddesine göre tanzim edilecek ödeme emri tebliği suretiyle başlanılacaktır.
Öte yandan,, 6183 sayılı Kanun’un “Amme alacaklarının korunması” başlıklı ikinci bölümünde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer koruma hükümleri, yeterli şartların varlığı halinde yukarıda belirtilen genel tebliğdeki düzenlemeler dikkate alınarak amme borçlusu sayılan ortak hakkında da uygulanabilecektir.