Likidite coşkusu "serotonin sendromu" mu?

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Gizem Öztok Altınsaç, Garanti Yatırım'ın Araştırma Bölümü iktisatçılarından. Piyasadaki güncel gelişmeleri çok iyi izliyor.

Küresel piyasalarda son bir aydır, özellikle ocak başından bu yana görülen ve beklentileri aşan bir iyimserliğin nedenlerini tartışan bir not hazırlamış.

Diyor ki, "Ekonomik göstergelerle, finansal piyasalar arasındaki olması gereken sağlıklı ilişki kopmuş gözüküyor. Bu kopuklukta temel sebep de global likiditedeki belirgin artış. Özellikle 21 Aralık 2011'de, Avrupa Merkez Bankası'nın uzun vadeli ve ucuz finansman sağlamasının ardından piyasalarda ciddi bir coşku ortaya çıktı.

Dışarıda likidite devamlı artıyor, fakat piyasalar bir türlü eski günlere dönemiyor.   

Sorun ABD'de mortgage krizi olarak başladı, giderek ülkelerin, hatta bir kıtanın borç krizine dönüştü. Siyasi karar alma problemleri sıkıntıyı daha da derinleştiriyor.

Tüm bunların üzerine FED'in likiditeyi gerekirse güçlü şekilde desteklemeye devam edeceği yönündeki kararlığı eklendi. Bir anlamda FED "aslında hiçbir şey düzelmiş değil, ekonomi iyi değil tam da bu yüzden likiditeyi sanılandan uzun desteklemeliyim" dedi.

FED'in ve Avrupa'nın başka çaresi yok, sorunlar karşısında küresel likiditeyi ciddi anlamda desteklemeye devam ediyorlar.

Dünya ekonomisinin sağlığı hala bozuk. Ortada bir türlü atlatılamayan bir hastalık var. Bu hastalığın karşısında da ciddi likidite enjeksiyonu devam ediyor." Gizem Öztok Altınsaç, bu gerçekleri sıraladıktan sonra, "tatlı, tatlı kendine göre yorum yapıyor". 

Diyor ki, "İnsanların mutsuzken, ya da depresyondayken, bu durumu atlatabilmek için çeşitli ilaçlara/mutluluk verici birtakım maddelere başvurdukları görülür.

Bu tarz ilaçlar/uyuşturucu maddeler bünyede bozulmuş olan serotonin dengesini düzenlerken, geçici de olsa kaygının azalmasına ve belirgin mutluluğa olanak sağlarlar. Ne zaman ki uyuşturucu maddenin/ilacın etkisi geçer o zaman da ciddi bir çöküş yaşanır. Tam da bu sebepten bu maddeler bağımlılık yaratır, iyileştirici özellikleri bulunmaz.

Bu örneği finansal krize uyarlayalım. 2008-2009 krizi sonrasında piyasaya muazzam miktarda likidite çıktı. Bu likidite en başta ekonomilere zaman kazandırırken, ABD ekonomisinin krizi hafifletmesine yardımcı oldu. Fakat ardından Avrupa borç sorunu baş gösterdi ve yeniden likiditeye ihtiyaç duyuldu. Sorunlar çözülemedikçe kaygı arttı ve daha çok likidite sağlandı piyasalara. Ortaya çıkan bu fazla para bir taraftan zaman kazandırırken, diğer taraftan da kaygıyı azalttı ve mutluluğa (iyimserlik) sebep oldu. Yani bir nevi uyuşturucu görevi gördü.

İlaca devamÖ Bu bahar havası özellikle AMB'nin aralık sonundaki likidite operasyonunun ardından daha da güçlendi. Şimdi ise son FED kararı bunu destekledi (Politika faizinin 2014 sonuna kadar artmayacağını planlaması ve gerekirse likidite sağlayacağı açıklandı). Şubat sonunda da Avrupa'nın, tıpkı aralık sonunda olduğu gibi, yeniden bir likidite operasyonu yapması söz konusu.

Bugüne bakarsak, ekonomiler hasta, fakat alınan uyuşturucu hızlı bir mutluluğa, kaygı azalmasına sebep olarak finansal piyasaları coşturuyor. Var olan fazla likidite varlıklara kayarak, varlık fiyatlarını yükseltiyor. Hem de küresel ekonominin 2012 de yavaşlayacağına, Avrupa ekonomisinin daralacağına kesin gözüyle bakılırken geldiğimiz noktada,

1. Hastalık sürüyor: Global ekonomide sorunlar devam ediyor ve Avrupa problemine elle tutulur bir çözüm bulunmuş değil.

2. İlaca/uyuşturucuya devam: Hastalık devam ettiği için likidite enjeksiyonu muazzam ölçüde artıyor ve devam edecek gözüküyor.

3. Mutluluğa devam: Yukarıdaki bu iki bileşen finansal piyasalarda yalancı bir coşkuya sebep oluyor ve bu coşkunun devamı çok olası."

Gizem Öztok Altıntaş, "serotonin sendromu"nun ne olduğunu da anlatıyor. Diyor ki, "Serotonin dengesizliği depresyona yol açar ve ilaçlarla bu seviyenin dengelenmesine çalışılır. İlaçların bileşeni ve dozajın zamanlaması/ölçüsü doğru ayarlanamadığı takdirde "aşırı serotonerjik aktivite" ortaya çıkar ki hayati tehlikesi olan bir durumdur. Buna da tıpta "serotonin sendromu" denir.

Buradan hareketle içinde bulunduğumuz süreçte "MB'lerin likidite enjeksiyonunu ne kadar ve ne ölçüde" yapacakları dünya ekonomisinin gidişatı açısından kritik önem taşımakta. Az verilen bir likidite bir anda çöküntüye sebep olabileceği gibi, aşırı ve zamanlaması hatalı likidite enjeksiyonu da doz aşımına sebebiyet verebilir: Yani varlık fiyatlarında -ekonomik açıdan desteklenmeyen- bir balon oluşması ve o balonun her an patlaması riski (tıpkı serotonin sendromu gibi) var.

Finansal piyasaların gidişatını bu aşamada, ekonomik göstergeler değil, bu likiditenin miktarı belirleyecek. Sağlıklı ölçünün ne olduğunu kestirmek çok güç. Finansal piyasaları doğru öngörmek de ancak ne kadar likiditenin piyasaya çıkacağını ve fiyatların hangi ölçüdeki bir likiditeyi absorbe edeceğini kestirmekten geçiyor. Bu da cevaplaması neredeyse imkânsız bir soru. Geldiğimiz noktada ise, piyasa bu likiditeye bağımlılık kazanmış gibi gözükürken mutluluğu da artarak devam ediyor."

Ben Gizem Öztok Altınsaç'ın değerlemesini çok beğendim. Sayın okuyucularıma aktarıyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018