Lider değilim ama bir numarayım
Prof. Dr. Mînâ Özevren - Marmara Üniversitesi
Bir toplumda yönetenler ve yönetilenler olmak üzere iki sınıf insan vardır. Bunların çoğu yöneten olmak ister, çok az kimse yönetilmek ister. Bu da zamana ve şartlara bağlıdır. Yönetenler, lider, başbakan, rektör, vali, müdür, reis ve yönetici gibi çeşitli isimler alırlar. Bunlardan lider hariç diğerleri bir kurumda çalışan ve o kurumda en tepede bulunan kişilerdir. Bunlara 1numara diyebiliriz. Biz bu çalışmamızda lider ve bir numara (yönetici) kavramlarını incelemeye çalışacağız.
Lider ve 1 numaranın tanımı
Lider, bir kuruma bağlı veya değil bir soruna özgün ve farklı bir çözüm bulabilen ve insanları bu fikre ikna edebilen bir kişidir. Liderlik akla, bilgiye, tecrübeye, uzak görüşlülüğe ve iradeye dayalı ayrı bir yetenektir. Liderin diğer özelliklerini de şöyle sıralayabiliriz:
- Lider çok akıllı olmalı. Hem IQ'su hem de EQ'su yüksek olmalı. Hatta dâhi olmalı.
- Dürüst ve güvenilir bir insan olmalı, onunla yola çıkanları yarı yolda bırakmamalı ve takipçilerini başarıya götürmeli.
- Lider ve takipçileri aynı amaç için mücadele eden kişilerdir.
- Lider eğitimli ve tecrübeli olmalıdır. Hayatı, insanları tanımalı ve sistemin nasıl işlediğini anlamalıdır. Eğitim yeterli midir? Hayır, ama temel şarttır. Eğitimli olup da izleyenlerini kötü duruma sürükleyen liderlerde vardır.
- Liderin önemli bilgi ve fikirleri olmalıdır. Fikirleri ve düşünceleri, çağdaş olmalı, takdir edilmeli. Fikirleri takdir edilmezse lider izlenmez.
- Doğru ve hızlı karar verebilmelidir. İnsiyatif kullanabilmelidir.
- Liderin altında başka liderlerde vardır. Onlarda kendi izleyenlerine liderlik yaparlar. Örneğin bir ustabaşı, bir sorunu çözmede müdürden daha etkili olabilir. İşçilere emrini dinletebilir veya çözüm üretebilir. Çünkü birbirlerini daha iyi tanırlar.
-Tek başına liderlik olmaz. Kahramanlık olur.
- Lider organizatördür. Kendi örgütünü kendi kurar. Aynı bağlamda, her liderin yönetme şeklide farklıdır.
- Lider taklit etmez, edilir. Örneğin Gandi işgal altındaki ülkesini kurtarmak için sessiz direniş başlattı. Sessiz ama ses getiren. Daha sonra birçok yönetici onu taklit etti ve bu model başarılı da oldu.
- Bir çocuk lider olarak doğmaz ama lider olarak yetiştirilebilir. Bazı çalışmalar genetiğin önemini vurgulamaktadır. Örneğin, itilip kakılarak, horlanarak, sevgisiz büyüyen bir çocuk lider olamaz ama 1 numara olabilir.
- Lider, liderim diye ortaya çıkmaz, lider olunur. Liderler zor zamanların adamlarıdır. Cemaatini kendi seçmez, cemaat onu seçer. 1 numara ise bir cemaatin başına gelir veya getirilir.
Genel olarak 1numara olsun veya olmasın, yöneticiler, iş yapmaz yaptırır. Klasik yönetici tanımı, başkaları vasıtasıyla iş yapan kişiler olarak tanımlanır. Astlarına neyi nasıl yapacaklarını anlatır ve sonra da yapıp yapmadığını kontrol eder. Bu anlamda 1numaranın özellikleri de, liderden biraz daha farklıdır.
- Yönetici üst düzey bir personeldir. Bu yüzden ona 1numara denilebilir. Grubunun bir numarasıdır. Çalışması karşılığında para alır. Lider para almaz. O ideallerini gerçekleştirmek için çalışır. İşini iyi yaparsa başarılı sayılır, yapmazsa işten ayrılır.
- 1 numaranın amacı güc sahibi olmaktır. Gücünü makamından alır. Bu yüzden devamlı yükselmek gücünü ve yetkilerini arttırmak ister. Ancak gücü ve yetkileri arttıkça acımasız olur. Lider acımasız olamaz. İnsanlar liderlerini sevdiği ve güvendiği sürece izler. Bir insan liderlik vasıflarına sahip olmasa da çeşitli nedenlerle 1numara olabilirler.
- 1 numara olan yönetici hazır bir organizasyonu yönetir.
- 1 numaranın amacı ile organizasyonun amacı aynı olmayabilir ama liderin amacı ile izleyicilerinin amacı aynıdır.
- 1 numara aşağı yukarı her yöneticinin yaptıklarını yapar. Lider farklıdır. Farklı olduğu için liderdir.
Lider veya bir numara olmanın yolu nedir?
Liderin amacı bir sorunu çözmek, bir yanlışı düzeltmektir. Onu izleyenleri refaha çıkarmaktır. Doğru yola götürmektir. Kendi idealleri için çalışır. 1 numara ise, bulunduğu kurumun başarısı için, kurumun misyonu için çalışır.
Lider ve izleyicileri ortak bir değeri paylaşırlar. Lider yeni bir fikir ortaya koyarak kurtuluş yolunu gösterir. Doğal olarak özellikle zor zamanlarda ortaya çıkar. Fikrini benimseyen kişiler tarafından takip edilir. Bir birlik ruhu içinde çalışırlar. Özetle lider atanmaz, seçilir.
Lider olmanın bir diğer yolu ise çevresinde bilgili veya yetenekli biri olarak bilinmesidir. Örneğin bir bilim adamı da konusunda çalışanlar için bir liderdir. Bir kişiye veya kuruma değil insanlığa hizmet eden bu insanlar çok kıymetlidir.
1 numara olmanın yolu ise farklıdır. 2 tür 1 numara vardır.
Birincisi ve en kıymetlisi, değerli bir insanın herkesin isteğiyle 1 numara olması. Bu insanlar kurumlarını veya ülkelerini başarıdan başarıya koşturur. Daha çoğu teknokrattır. Bilgisiyle, deneyimleriyle, şahsiyetiyle çevresinde temayüz etmiş kişidir. Bu kişiler bireysel de çalışabilir, bir kurum içinde çalışabilir. Kendilerinden bir kurumu veya toplumun bir kesimini yönlendirmesi istenir.
İkincisi ise bir kurumun başına gelen veya getirilen kişilerdir ki konumuz daha çok bu kişilerdir. Genellikle atamayla gelirler. Bir numaraya yükselmenin çeşitli yolları vardır.
a. Bazı insanlar mecburiyetten 1 numara olabilirler. Örneğin önemli bir iş adamının oğlu mecburiyetten 1numara olabilir. Belki bu kişi bilim yapmak veya sanatla uğraşmak istemiş olabilir ama düzeni korumak için istemese de çaresiz işletmenin başına geçebilir. Eğer kurumsallaşmış bir işletme devraldıysa başarılı da olabilir. İşletme kurumsallaşmamış veya yerine oturmamışsa başarı şansı azdır. Bu yüzden pek çok küçük işletme ikinci veya üçüncü nesilde batar.
b. Bazı insanlar da güç sahibi olmak için 1 numara olmak isterler. Bunlar hırslıdır, 1 numara olmak için her yolu denerler. Gücü olan insan bu gücü arttırmak ve daha fazla yetkiye sahip olmak ister. Bu insanlar kademe kademe yükselmeye çalışırlar. Ancak güç arttıkça acımasızlıkta artar. Genel olarak bu gibi kişilerde duyduğumuz laflar şunlardır: ‘ben emir almam, emir veririm’, ‘benim altımda 1000 kişi çalışıyor, sen kaç kişiye hükmediyorsun?’ bugün gençlerde de benim sosyal medyada şu kadar izleyicim var seni kim izliyor” gibi konuşmalar onların ilerde bir numara olma arzusunu gösteriyor.
c. Üçüncü bir neden sayılma ihtiyacı olabilir. Özellikle fakir aile çocukları, otoriter bir anne veya babanın çocukları gibi ezilmiş insanlar lider olamazlar, ancak 1numara olmak için uğraşırlar. En azından kendilerini kendilerine ispat etmeye çalışırlar. 1numara olmak onlar için kurtuluş gibidir. Bu yöneticiler insanlara tepeden bakarlar, onları aşağılarlar ve egoları bu aşağılamadan beslenir. Bunlardan en çok duyduğumuz sözler, “kaç liralık adamsın, paran kadar konuş”, “benim milyonlarım var senin gibi üç kuruşa talim etmiyorum”dur.
Bu insanlar kendi bilgi ve görgüleriyle bu mevkilere geldilerse bu güzel bir şeydir. Kurumun da başarılı olmalarını sağlayabilirler. Ancak bu tip insanları perde arkasından kullanan kişiler varsa ve 1numara onların desteğiyle 1numara olmuşsa –ki bu çoğunlukla böyledir, kendi için de, kurum için de tehlikelidir. Bu şekilde 1numara olan yöneticiler aslında çok zavallı bir konumdadırlar. Hem onu üst kademeye taşıyan ve aynı zamanda orada tutma çabasında olan, ona maddi ve manevi destek sağlayan kişilerin dediklerini yapmak zorunda kalırlar, hem de o mevkiye kendi aklı, fikri ve tecrübesiyle gelmediği için, uzmanların fikrine başvurmak zorunda kalırlar. Fikir veren çok olunca 1numaranın sağa sola yalpalaması da kaçınılmaz olur. Nitekim bu kişiler yanlış anlaşıldım, öğle değil böyle demek istemiştim gibi laflarla yanlışlarını kapatmaya çalışırlar.
Türkiye’de durum
Maalesef Türkiye’de 1 numara çok lider azdır. Liderlik ve yöneticilik aileden başlayarak hemen her kurumda görülür. Örneğin Türk toplumunda baba 1 numaradır. Nikâh memuru bile ailenin reisi erkektir der. Şimdiye kadar bu fikre itiraz eden bir gelin görmedim. Çünkü ailenin lideri kadındır. 1 numarayı da o idare eder. Her türlü yönlendirmeden mâdâ bir çocuk niye anne diye ağlar. Çünkü çözümün ondan geleceğini bilir. Bu konuda sözsüz bir anlaşma vardır.
Bu konuda bir başka örnek üniversiteden verilebilir. Örneğin üniversitede başarının göstergesi; bilgi üretmek ve bu bilgiyi toplumun yararına kullanmaktır. Bilgiyi kim üretir? İdari görevi olmayanlar üretir. Rektör üniversitede 1 numaradır. Görevi fiziksel ve mali varlıkları idare etmektir. Kanuni olarak insan kaynaklarını da idare eder, ama kariyer yönetimini o konuda uzman olan kişiler yapar. Rektör uluslararası bir yayın nasıl yapılır bilmeyebilir. Onun vazifesi idaridir. Rektör sadece kendi başarı kriterlerini gerçekleştirmeye çalışır. Bunun için bilim yapacak kişilere maddi ve manevi destek olur. Bilim adamı olmak isteyen asistanlar ve öğrenciler ise, aynı üniversitede ve hatta aynı ülkede olmasa bile nasıl bilgi üretileceğini bilen kişilerin peşinde koşarlar. Bu değerli kişileri izler, onlarla tanışmak ve sohbet etmek ve çalışma gruplarına katılmak isterler. Örneğin Türkiye’de bir öğrenci ABD’deki bir hocayla çalışabilir. ABD’deki hoca isterse dünya çapında bir gruba liderlik yapabilir. Aslında 1numaranın en çok kıskandığı kişilerde bunlardır ama kurumun başarısını ve dolaylı olarak 1numaranın da başarısını arttırdığı için onlara destek olur. Herkes kendi kulvarında çalışır. Bu iki yapı üniversite ve hastaneler gibi kurumlarda bir arada uyumlu çalışabilir.
İşletmelerde ise durum farklıdır. 1numara işi bilmiyorsa, astından değil danışmanlık şirketlerinden bilgi almalıdır. Çünkü herkes yükselmek ister. Elindeki bilgiyi vermez.
- İkinci bir konu ise Türkiye’nin teknolojik alt yapısının zayıflığıdır. Türkiye bilgi üretemiyor. Yapısal bir zafiyeti var. İster lider, ister 1 numara olsun teknolojiden yararlanmadan olmaz ama 1 numara için daha önemlidir. Bugün 4.0 teknoloji Türkiye’de hala yok. Büyük veri analizleri olmadan ve bu analizler yapay zekâlarla işlenmeden küresel bir oyuncu olamayız. Çin ve diğer gelişen ülkeler 5.0 teknolojiye çoktan başladı. Bu gidişle gelişmiş ülkelerle, gelişmekte olan ülkeler arasındaki eğitim farkı, gelir farkı, anlayış farkı, değer yargıları gibi farklılıklar arttıracak. Bunu aşmak için en başta devletin altyapı sorunlarını aşması lazım. Örneğin 4.5G internet hızıyla bunu yapamayız.
Türkiyenin ekonomi, eğitim ve adalet gibi alt yapı sorunları var ama en önemlisi eğitim sorunudur. Bu eğitim sisteminde düşünen, sorun çözen ve fikir yürütebilen bir adam yetişmiyor. Kendini ana diliyle bile ifade edemeyen insanlar lider olamaz. Olsa olsa üst kademe yönetici olur.
Yönetim gençleşiyor. Klasik bir lider veya yönetici tipini istemiyor. Kendilerini bugünün şartlarına göre yetiştirmeye çalışıyorlar. İtaat etmek istemiyorlar. Hattâ okula gitmek istemiyorlar. Öğretmenlerini yetersiz buluyorlar. Çalışan gençlerin lisan bilenleri uzaktan eğitim dersleri alıyor. ABD’nin Stanford, Harvard gibi saygıdeğer pek çok okulu derslerini internete koyuyor. Ayrıca yurt dışında okuyarak ülkesine dönen gençlerde idarecilerini yetersiz görüyor. Buda gençlerin saygısızlığına neden oluyor. Çok seslilik arttı. Gençler vakit kaybetmek istemiyor. 1 numara bunu yönetebilirse ne âlâ ama yönetemiyor.
Son 15-20 yılda her şey ticarileşti. Bilgi de ticarileşti. Gençler üst kademeye bedava bilgi vermek istemiyor. Çünkü o da 1 numara olmak istiyor. Olamazsa rakip firmalara bilgisini satıyor.
Eğitimin geliştirilmesi konusunda devlet para vermek ve okul açmaktan öte bir şey yapamıyor. Oysa sistemi anaokulundan üniversiteye kadar, hattâ sürekli eğitime kadar yeniden yapılandırması lazım. Bunun içinde lider lazım.
Liderlik, kurumları ve ülkeleri başarıya götürmede çok önemli bir özellik. Lider olağanüstü yetenekleri olan, olağanüstü bir insandır. İnsanlar onun aklına, bilgisine, tecrübesine, dürüstlüğüne inandıkları için onun peşinde koşarlar.
1 numara ise, gerçek bir lider olmayabilir. Yukarıda saydığım nedenlerle bir kurumun veya bir topluluğun başına gelmiş olabilir. İyi yönetebiliyorsa o da önemlidir ama 1 numara statükonun adamıdır. Ondan kuruma bir atılım yaptırması beklenmiyor, iyi idare etmesi (verimli, etkin ve kârlı) bekleniyor. Çeşitli yardımlar alarak bunu yapması da mümkündür. Ancak bir noktaya kadar.