Libya zararlarına uluslararası çözüm
Taahhüt sektörü Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerindeki rejim karşıtı gelişmelerden kaygılı. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Emin Sazak, önceki akşam, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Rıccıardone'nin konuk konuşmacı olarak katıldığı "Gündem 2011 Toplantısı"nda (2 Mayıs 2011) bu kaygıyı şöyle dile getirdi:
"Tunus'ta başlayıp, daha sonra Mısır, Bahreyn, Yemen ve Libya başta olmak üzere diğer Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine yayılan yönetim karşıtı protesto eylemlerini ilk bakışta otoriter rejimlere başkaldırı ve demokrasi özlemi şeklinde nitelemiş, bölge halkları adına umutlanmıştık.
"Ancak, içinde bulunduğumuz aşamada, (…) protestolar demokrasi ve özgürlük arayışı yörüngesinden çıkıp kanlı çatışmalara, iç savaşlara ve dışarıdan yapılan askeri müdahalelere dönüşmüştür. Bu tablo dünyada, bölgemizde, ülkemizde ve biz inşaat sektörü mensuplarında büyük kaygı uyandırmaktadır.
"Tüm bu gelişmelerin -küresel krizin etkilerini henüz tam olarak atlatamamış olan- dünya ekonomisini, ulusal ekonomileri ve bu ülkelerde devam eden uluslar arası müteahhitlik işlerini nasıl etkileyeceği, Türk ve Dünya müteahhitlerini yakından ilgilendirmektedir."
BM devreye girmeli
Müteahhitlik sektörünün uluslar arası kimliği sadece hizmet ihracatı ile sınırlı değil. Sektör "fiziki varlığıyla" uluslar arası konumda faaliyet gösteriyor. Eskilerin deyimiyle, "yedi iklim dört cihanda" bilgi birikimi, iş tecrübesi, nitelikli işgücü, makinesi ve şantiyeleriyle var.
TMB Başkanının ifadesiyle, 2010 yılı sonu itibarıyla yurtdışında üstlendiği toplam proje sayısı 6 bin, iş hacmi 190 milyar dolar, faaliyet gösterilen ülke sayısı 90'a ulaşan bir sektör bu. Sadece Libya'dan dramatik geri çekilişin faturası 20 milyar dolarlık iş ve 25 binlik istihdam potansiyeli. Geleceğin belirsizliği de cabası!
Sazak, Libya ölçeğindeki geri çekilişin Türk firmalarında yol açtığı "büyük kayıpların" hafifletilmesi için hükümetçe alınan kredi ve vergi yükümlüklerinin ertelenmesi, Türk Eximbank'ın köprü kredi desteği sağlaması gibi iç tedbirleri yerinde buluyor.
"Ancak" diyor, "… uluslar arası düzeyde alınması gereken önlemler de vardır. Libya'de çeşitli şekillerde iş yapan çok sayıdaki yabancı firmanın zararlarının minimize edilmesi ve oluşan zararlarının tazmini için Birleşmiş Milletler veya kabul görecek uluslar arası başka bir üst otorite nezdinde çözüm üretilmesi gereklidir."
Risk ne kadar büyükse…
ABD Büyükelçisi Rıccıardone konuşmasında, Sazak'ın Birleşmiş Milletler veya kabul görecek başka bir uluslar arası kuruluş önerisine değinmedi veya benim kulağımdan kaçmış olabilir; fakat krizli bölgelerle ilgili şu ilginç cümleyi yakalamışım: Kuzey Irak. Kuzey Afrika, Afganistan'da problemler var. Ama, risk ne kadar büyükse avantajları da o kadar büyüktür!"
Büyükelçinin kurduğu bu cümle ile Sazak'ın konuşmasındaki " Türk müteahhitleri olarak bölge ülkelerindeki savaş ortamının bitmesini istiyoruz, Bundan böyle savaşlarda yıkılanları değil, bölge insanlarının refahına katkı sağlayacak yeni tesislerin inşasına katkıda bulunmak istiyoruz" cümlesi, ülke işgallerine, rejim karşıtı eylem tezgâhlarına bakıştaki "optik farkın" keskinliğini gösterir gibiydi.
Rıccıardone, konuşmasında Türkiye ile ekonomik ilişkileri rakamlandırdı. "ABD Eximbank'ının Türkiye portföyü 3 milyar doların üstünde" dedi. Denizaşırı Özel Yatırım Kurumu'nun (OPIC) 2,5 milyar dolarlık iş hacmine dikkati çekti. ABD'li inşaat şirketleri Türkiye'yi yeniden merak ediyordu; çünkü, "hükümetin büyük projeleri" vardı. Ve, haziran ayında 15 ABD şirketi petrol ve doğalgaz; başka bir grup da enerji yatırımları ile ilgili Türkiye ziyaretlerine hazırlanıyordu.