Libya ile ekonomik ilişkiler

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Türkiye'nin Libya ile olan dış ticareti pek önemsenecek boyutta değil. Yıllık ihracatımız 2 milyar, ithalatımız ise 400 milyon dolar civarında. İthalat, 2007 öncesinde petrol alımının etkisiyle milyar dolar düzeyinde seyrediyordu. Son olarak 2006'da 2.3 milyar dolarlık ithalat yapmıştık. İthalat, 2007'de ise birden 400 milyon dolara geriledi, 2008'e 336 milyon dolara kadar inildi, sonrasında biraz yükselerek 400 milyon dolar civarında seyreder oldu. İhracat ise ilk kez 2008'de milyar dolar sınırı aştı; bu ülkeye 2008'de 1.1 milyar, 2009'da 1.8 milyar, geçen yıl ise 1.9 milyar dolarlık ihracat yaptık.

Yani veriler çok açık; Libya ile olan ticaret bıçak gibi kesilse bile ticaret hacmi Türkiye'yi etkileyecek, hele hele sarsacak boyutta değil. Bu ülkenin ihracatımızdaki payı yüzde 2'yi bile bulmuyor.

Ama, biliniyor ki Libya ile dış ticaretimiz önemli olmasa da çok önemli bir başka ekonomik ilişkimiz var; müteahhitlik hizmetleri. Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren'in verdiği bilgiye göre Türkiye'nin Libya'da halen devam etmekte olan işlerinin toplamı 15.5 milyar, toplam olarak üstlenilen işlerin toplamı ise 27 milyar dolar civarında.

Türkiye'nin, üstlenilen bu işler dolayısıyla elde ettiği ekonomik getiri, yaptığı ihracattan elde ettiğinden çok daha fazla. Ya da, "fazlaydı" demek daha doğru.

Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, önceki gün katıldığı bir televizyon programında Libya'ya karşı başlatılan operasyonun bize olabilecek yansımalarını çok güzel ve çok somut biçimde ortaya koydu. Eren, siyasi değerlendirmelere girmeyeceğini belirterek mütevazı bir tutum sergiledikten sonra, bu operasyonun ekonomik boyutuna değindi.  Operasyonla Batı'nın aslında ekonomik yönden ne amaçladığının altını çizen Eren, operasyon sonrasında ortaya çıkması muhtemel tabloyu ve bundan Türk müteahhitlerinin nasıl etkileneceğini ülke örneklerini de gündeme getirerek anlattı.

Başta Fransızlar ve İtalyanlar olmak üzere Batılı şirketleri Kuzey Afrika pazarında giderek güç kaybetmekteydiler. Bu bölgede ve Batı Afrika'da Türk şirketleri neredeyse yalnızca Çinli şirketlerle rekabet halindeydi artık. İtalya Başbakanı Berlusconi Kaddafi'nin elini öpecek kadar küçülürken bir ekonomi çıkar elde etmeyi umuyordu kuşkusuz. Sarkozy de, Kaddafi'nin Paris'in göbeğine çadır kurmasına, çadırın güzelliğine mest olup göz yummamıştı elbette. Onun hedefi de Libya'da Fransız müteahhitlerine iş olanağı yaratmaktı. Elbette Fransa'nın başta uçak satışı olmak üzere başka önemli ekonomik ilişkileri de vardı Libya ile…

Bütün bunlar pek de işe yaramadı. Ama çare tükenmezdi ve şimdi bir şekilde o deneniyordu. Bu operasyon halkı korumaya mı yönelikti; tabii ki hayır. Diktatör liderleri tarafından yakın zamanda ezilen tek Libya halkı mıydı sanki? Değildi elbette, ama Libya'da ekonomik çıkar vardı; tıpkı Irak'ta olduğu gibi, tıpkı Afganistan'da olduğu gibi…

Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Eren, söz konusu televizyon programında kaygılarını çok somut biçimde dile getirdi. Daha önce de Irak ve Afganistan'da da benzer bir durum yaşadıklarını belirten Eren, söz konusu ülkelerdeki operasyonlardan sonra Türk müteahhitlerinin asıl yüklenici durumlarını yitirdiklerine ve Batılı müteahhitlerin taşeronu olmak durumunda kaldıklarına dikkat çekti.

Çok açık ki Türk müteahhitlik sektörü şimdi de aynı kaygıyı yaşıyor. Üstelik Libya, Türk müteahhitlerinin ilk göz ağrısı. Rakamları verdik, buradaki işlerin boyutu hiç de küçümsenecek gibi değil.

Şurası çok açık ki, Libya'da başlayan ayaklanma ve devamında gelişen olaylardan en olumsuz etkilenecek kesimlerin başında Türk müteahhitlik sektörü geliyor. E doğaldır, bu süreçten karlı çıkacaklar da olacaktır. İşte zaten vurgulanan da bu ya; biz kaybederken birileri kazanacak. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar