Liberalizmi yeniden düşünmek

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI [email protected]

Son iki aydır arka arkaya üç  konferans ve kongreye katıldım. Çoğunlukla da dünya ekonomisi üzerine konuştum. Bu konferanslardan birisinde büyük bir holdingin genel müdürü olan arkadaşım ile büyüme, faiz, döviz kuru ve dış ticaret konusunu konuşurken, bence işin özüne bakalım, sorun galiba küreselleşme de dedi. Bende ona küreselleşme ve liberalizmin yana yana yürüdüklerini söyleyip, yeni okuduğum bir kitabı önerdim. Kitabın adı tartıştığımız  konunun başlığını taşıyor “Liberalizmi Yeniden Düşünmek”. Editörleri Burak Gürbüz, Hüseyin Özel, Metin Sarfati.

Kitabın ilk satırları bir soru ile başlıyor. “Neden liberalizmi yeniden düşünmek?”. Sorunun yanıtı verilmeden onca konunun çekiciliği üzerine vurgu yapılıyor. “Bunun birçok nedeni var. İlki ve en önemlisi liberalizmin genel çoğunluk tarafından tartışılmaz bir ön kabul olmasıdır. Diğer bir deyişle liberalizm bireysel özgürlük düşüncesi olarak herkesin üzerinde hemfikir olabileceği bir görüşü temsil etmektedir”.  Burak Gürbüz giriş bölümünde yine bir soru sorarak devam ediyor   Peki, bize göre bugünkü liberalizm nedir”? Yanıtını şöyle veriyor:  “ Bugünkü uygulanan liberalizmin tarihte izdüşümlerini aramaktayız. Smithyen liberalizme ne kadar yakındır, ne kadar uzaktır tartışmalarının ötesinde günümüz liberalizminin başta demokrasinin önünde bir engel olarak görüyoruz”. Buna örnek olarak da Yunanistan’ındaki istikrar programını savunan kendilerine liberal diyen politikacıların tutumlarını gösteriyorlar. Yazarların kitap da önemli saptamalarda bulunuyorlar. Çünkü liberalizm sadece iktisadi kavram, sistem değil. Demokrasi olmadan ekonomik liberalizm otoriter bir sisteme dönüşüyor.  Nisan ayında New York  Times gazetesinde Roger Kohen de ”Liberalizm Öldü mü”? başlıklı makalesinde liberalizmin adeta otoriterlik tuzağına düştüğünü yazdı. 

Makale ülkemizde bazı gazetelerde özetlendi. Ancak tartışmaya iktisatçılardan pek katkı gelmedi. Katkı bir kültür adamından geldi. Yılların Hocası Bozkurt Güvenç, editörlüğünü yaptığım İktisat ve Toplum Dergisinin Mayıs sayısında aynı başlıkta bir makale kaleme aldı.

Tabi bu tartışma sadece kitaplarda, makalelerde sürdürülmüyor. Çünkü küresel krize muhafazakar politikacılar ve neoklasik iktisatçılar  çözüm bulamadılar. Farklı düşünen akademisyenler, siyasetçilerde sorunun üstüne gitmeye başladılar. 

Son olarak Vatikan’ın Devlet Başkanı Papa Francis  artık serbest piyasa modelinin işe yaramadığını söyledi. Papa bununla da kalmadı “Daha genel sorun, parayı putlaştıran dünya ekonomik sistemidir. Dünya zenginliğinin yüzde 80’i, nüfusun yüzde 16’sının elinde” dedi. Papa bu sistemin yerine dün kendisini andığımız Mustafa Kemal ATATÜRK’ün doksan yıl önce uygulamaya koyduğu “sosyal piyasa ekonomisini” öneriyor.

Küreselleşme ve liberalizm tartışması daha uzun bir süre devam edecektir. Çünkü onuncu yılına doğru yol alan küresel krize ancak böyle çözüm bulunabilir.

Ülkemizin siyasetçilerinin, iş dünyasına bu tartışmaya ne kadar katkısı olur? Ben konuştukları kadar değil, okudukları kadar diyorum. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019