Liberal demokrasi üzerine

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI [email protected]

Küresel kriz sürecinde liberalizm sıkça eleştirilmeye başlandı. Bu yapılırken çoğu zaman demokrasi bir kenarda tutuldu. Aslında J. S. Mill’in özgürlük anlayışından yola çıkıldığında liberalizm demokrasi ile birlikte işleyecek bir sistem olarak karşımıza çıkmakta. Nitekim 1789 Fransız Devrimi ve ardından gelen 1830 Temmuz Devrimi (yine Fransız) özgürlük, eşitlik ve kardeşlik kavramları üzerinde oturuyordu. Her ne kadar 1789 Devrimi ile bunlar başarılamadı ise de, Fransız halkı 1830’da bir kere daha monarşiye karşı durdu, yeni bir devrimi yapmaktan geri kalmadı. Bu iki devrim sadece bugünkü Avrupa’yı değil, birçok ülkeyi daha da ötesi günümüz demokrasi düşüncesini şekillendirdi. 1830 Temmuz Devrimi nasıl bir devrimdi hangi iktisadi ve sosyal temeller dayanıyordu sorusuna verilebilecek en güzel yanıt Eugene Delacroix’un “Halka önderlik Eden Özgürlük” tablosudur. Tablo demokrasi-özgürlük-kardeşlik ve eşitlik- için burjuvazinin, işçilerin, öğrencilerin, halkın nasıl birlikte monarşiye despotizme karşı durduğunu anlatmaktadır.

Liberalizmin temsilcileri olan burjuvalar (zengin değil) demokrasiye güç veren bu tavırları daha sonra değişmiş, özellikle koloniyel dönemde daha da illiberal davranışları ve uygulamaları sertleşmiş ve ancak II. Dünya Savaşı sonrası özellikle Kuzey Avrupa, Almanya ve İngiltere’de demokrasiden yana ağırlık koymuşlardır. Bu süreçte ABD, burjuva devrimi yanı ağırlık basan bir hareketi başarmış ise de, hiçbir zaman demokrasiyi tümü ile içine sindirememiştir.

Çünkü bir ülkede liberal demokrasinin olabilmesi için şu üç hakkın anayasal güvence altına alınmasını ve kurumsal yapılanmanın da bunların üzerine oturmasını gerektirmektedir:

- Mülkiyet hakkı,
- Politik haklar ve
- Yurttaşlık hakkı.

Mülkiyet hakkı liberalizmin olmazsa olmaz koşuludur. Hatta buna bir ek daha yapmamız gerekmekte, o da sözleşme özgürlüğü. Gündem de olduğu için örneği işgücü piyasasından verelim; bu hakkın olduğu ülkede grev ve lokavt yasağı olmaz. Kamu-Devlet otoritesi grev yasağı koyamaz ve sermaye sınıfından yana tavır alamaz. Politik hakların varlığı farklı düşenlerin, politik düşünceleri aykırılık gösterenler üzerinde baskı kurulmamasını, azınlıkların özgürce sistemin için var olmalarını sağlar. Çünkü demokrasi çoğunluğun sistemi değil, azınlığın varlığını sürdürdüğü sitemdir. Seçim sistemin varlığı demokrasi tek başına sağlamaz. Nitekim günümüzde seçimli otoriterizm vardır ve idare de seçimle gelen (göstermelik) bir diktatör tarafından yönetilmektedir (Rusya, Çin gibi). Yurttaşlık hakkı ise, vatandaşların anayasal hakların (seçme-seçilme, adil yargılanma, insan hakları gibi) güvence altına aldığı gibi eğitim, sağlık hizmetlerinin de devlet tarafından sağlanmasını zorunlu kılar.

Kapitalist batılı ülkeler, özellikle de Avrupa Ülkeleri, altın çağda (1945-1970) liberal demokrasiye oldukça yakın bir sistem kurdular. Bu çoğu zaman iktisadi olarak güler yüzlü kapitalizm olarak tanımlandı. Sistem, siyasal yapı olarak da sosyal demokrasi kavramı ile özdeşleştirildi.

Küreselleşme ile finans kapitalizminin egemenliği, kapitalizmin vahşi yüzü oldu. Batılı ülkeler liberal demokrasilerden uzaklaşırken, küreselleşmenin yarattığı ekonomik yıkım, gelir eşitsizliği, azgelişmiş ülkelerden merkez ülkelere olan göç akımı bu eğilimi güçlendirdiği gibi, gelişmiş ülke vatandaşlarını da ırkçı eğilimlere doğru iteledi. Adeta 1930’lar Almanya’sındaki gibi bir tablonun ortaya çıkmasına neden oldu. Ülkeler de aşırı sağcı partiler iktidara gelirken, bazı ülkelerde Melez demokrasilerin (Rusya, Çin, Pakistan, Türkiye) ve yandaş kapitalizminin (crony capitalism) daha güçlenmesine neden oldu.

Hal böyle iken, kurulduğundan bu yana liberal demokrat hiç olamamış, melez demokrasiye yakın noktalarda gezinen ABD’nin (kibarca söylersek, kaba ve az okumuş) Başkanı Trump, BM Genel Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada (çelişkiler dolu) dünyayı liberal demokrasi korumak adına sosyalizmle mücadeleye çağırdı. Kendine liberal, kendine demokrat Bay Trump’a sözümüz şudur: Hadi oradan.

Eugene Delacroix Halka Önderlik Eden Özgürlük, Louvre Müzesi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019