Lahana fakir sofralarının esas besin kaynağıdır
Biz besinleri sağladıkları faydalar çerçevesinde değerlendiririz. Bu faydalar enerji kaynakları, bizde yapılamayan, ama ihtiyacımız olan maddeler, vücuda emilemeyen ama bağırsakların beslenmesi için gerekli olanlar şeklinde başlıca üç kapsamda toplanabilir. Mesela söz konusu patates olduğunda enerji için gereken maddelerin alınması ağırlıklıdır, havuç A vitamini için gerekenleri sağlar, ıspanak ise bağırsakların beslenebilmesi için özellikle gereklidir. Lahana ise bunların hepsini sağlayabilecek bir bileşim sunar, hem enerji verir, hem B, C, D ve K vitaminlerinden zengindir, hem de bağırsakların beslenmesi için uygun ortamı hazırlar. Bu sonuncu işlev aynı zamanda dolaylı besleme demektir, zira bizde yapılamayan pek çok maddenin de sentezlenmesi söz konusudur.
Lahana kendine özgü bir bileşim taşır, kokusu özeldir, bu içinde yer alana kükürtlü bileşiklere bağlanır. Kükürtlü bileşikler ise vücudun çatısını kuran amino asitlerden tutun, bağışıklık sistemini yenileyen bileşiklerin yapımına kadar çok önemli işlevlere sahiptir. Bu maddelerin bir kısmı elbette pişirme sırasında koku olarak kaybedilir ama beri yandan pişirmek lahananın sindirimini de kolaylaştırır. Bitki azottan zengin toprak ister, dolaysıyla aslında bir bitki olmasına karşılık proteinden de hayli zengindir. Zaten bu özellikleri lahananın “tek başına” besleyici olmasının da anahtarıdır.
Lahana yemeği tek başına besleyicidir
Lahana tarihte hep fakir yemeği olarak bilinmiştir, bunun nedeni elbette tek başına besleyici olmasıdır. Bizim coğrafyadaki yemeği kapuska olarak adlandırılır, çok çok lezzetlidir, biraz acı da koyarsanız bu lezzet pekişir. Bu yemek Batı ülkelerinde de öyle ya da böyle karşılık bulur ama onlar çiğ haliyle de tüketirler, yani salatasını yaparlar. Bizde ise salata daha çok kırmızı lahanadan yapılır ki, bu bileşim açısından beyaz lahanadan farklıdır. Lahananın lezzetli olmasının bir şartı “kırağı görmüş” olmasıdır. Daha önce de sanırım değindik, bitkinin şeker içeriği gündüz gece sıcaklık farkı ile artar, kırağı gören lahananın acılığı da gider. İşin geleneğini bilen üreticiler lahanayı kırağı görmeden toplamaz.
İftar için özel tarif
Lahananın turşusu da özeldir, probiyotik içerir, yani bağırsakları ve vücudu besleyecek mikroorganizmalardan zengindirler. Ancak bu özellik yapısı gereği lahanada daha fazla ortaya çıkar. Lahana yaprakları son derece diri ve içerik olarak da besleyicidir. Her mikroorganizma her yerde gelişmez, lahana ise bu ortamın en iyi halini sunar, turşusu probiyotiklerin çoğalmasını kolaylaştırır. Ne var ki iftarda tüketilen turşu susatır, o nedenle haşlama, zeytinyağı ve limon en iyi seçenektir. Batı mutfağında bu tüketim biçimi çok yaygındır, bütün yiyeceklerin yanına bir şekilde ilave edilir, zira besleyici değeri çok yüksektir.
Üstelik lahana bir beslenme biçimi olarak bütün hastalık gruplarına uyar, tek sorunu, o da daha çok çiğ tüketilmesi durumunda geçerlidir, gaza neden olur, bu da kısa sürede uyum sağlanarak geçer. Zaten diğer pek çok besinin aksine lahana “tıbbi bitki” olarak kabul edilmiş ve iyileştirme amacıyla çok farklı hastalıklarda kullanım alanı bulmuştur. Öyle bir yiyecektir ki hem besindir, hem şifadır.