Laf çok, çözüm yok...

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

 

 

Piyasalardaki beklenti ve eğilimler orta vadeye ilişkin belirsizlik ve kırılganlığın arttığına işaret ediyor. Birileri günü kurtarmayı mümkün kılacak veya bunu gerçekleştirmeye yardım edecek spekülatif unsuru sipariş ediyor; merkez bankaları ise bu talebe cevap vermek zorunda kalarak gelişmelerin kontrolden çıkmasını önlemeye çalışıyor. Sonuçta piyasalar kısmen, spekülasyon maskesi arkasında manipüle edilmiş ve gün kurtarılmış oluyor, fakat temeldeki
sorunların ağırlaşması önlenemiyor. Bu açıdan gerek içerideki gerekse küresel düzeydeki eğilimler benzeşiyor. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası para politikasını gevşetme sinyali veriyor, Avrupa Merkez Bankası parasal genişlemeye hazırlanıyor, Federal Reserve ise şimdilik gerekçenin yapılmasına hazır oldukları mesajı vererek durumu idare etmeye çalışıyor; diğer para otoritelerinin durumu da benzer bir niteliğe doğru kayıyor... Bu tablo merkez bankalarının çok yönlü ciddi baskılar altında bunaldığını ve çaresizlik bataklığının genişlediğini düşündürüyor.
Federal Reserve Başkanı Bernanke gerektiği takdirde daha fazla genişlemeye hazır oldukları mesajı veriyor. Gerekçe olarak da ekonomideki durumun tatmin edici olmaktan uzak oluşu, büyüme ve istihdam konusunda daha fazla iyileşmenin önemi ve geleneksel olmayan politikaların maliyetinin hala yönetilebilir olduğu saptamasını öne sürüyor; fakat kapıyı açık bırakmasına rağmen herhangi bir tarih vermiyor. Enflasyon baskısının yeniden ciddileşmesi durumunda tercihin ne olacağı konusuna ise hiç değinmiyor... Avrupa Merkez Bankası ise parasal genişleme için, gerek hukuki engelleri gerekse karar almayı zorlaştıran siyasi uzlaşmazlığı aşmaya çalışıyor. Durum böyle olunca döviz piyasaları geniş bant içinde dalgalanıyor, öne çıkarılan mali sektöre destek vaatleri sayesinde menkul-gayri menkul şeklindeki varlık değerlerinin erimesi ve bilançoların yıpranması önlenmiş oluyor. Bu tür eylem veya buna ilişkin beklentilerin enflasyon baskısını azdıracağını biliyorlar, ancak günü kurtarmak adına görmezden gelmek zorunda kalıyorlar. Bu aşamada Bernanke'nin "geleneksel olmayan politika maliyetlerinin yönetilebilir göründüğü" saptaması üzerinde durmak gerekiyor: Söz konusu maliyet enflasyon baskısı ise, bir sonuç mudur yoksa yönetilebilir bir değişken midir? Enflasyon baskısını para politikasından bağımsız olarak yönlendirmeye çalışmak manipülasyon değil midir ve sorunların orta vadede daha da ağırlaşmasına yol açmaz mı? Bu durum tüm erken uyarı sistemlerini devre dışı bırakmak ve sorunların iyice ağırlaşmasına yol vermek anlamına gelmez mi? Veya ateşi yükselen birini buz havuzunda tutmak buna sebep olan sorunu ortadan kaldırabilir mi? Belli ki çaresizlik kariyerini enflasyon hedefli para politikası üzerine yapan Bernanke'nin beynini sulandırmış ve pusulayı şaşırtmış... Tabi ki onu hararetle alkışlayan finansal piyasalardaki genel durumun, söz konusu kişininkinden daha iyi olamayabileceğini de dikkate almak gerekiyor...

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ise Avrupa ve/veya Amerika'dan gelecek parasal genişleme beklentilerine dayanarak para politikasını gevşetme sinyali veriyor. Umuyor ki bu sayede net sermaye girişi olur, Türk Lirası değer kaybetmez ve ciddi bir enflasyon baskısı ortaya çıkmaz, durgunluğun derinleşmesini önlemek konusunda gereken yapılmış olur!.. Evet, bu sayede borsa banka hisseleri öncülüğünde yükseldi, Hazine'nin borçlanma maliyeti gerilemiş olduğu düzeyleri korudu; fakat Türk Lirası değer kaybetmeye başladı ve enflasyon beklentileri yeniden olumsuzlaşma eğilimine girdi. Durgunlaşma nedeniyle yabancı sermaye ilgisinin eskisi gibi olmayabileceği, Türk Lirası faizlerin gerilemesi ile taşınan kur riskinin azalma eğilimlerinin güçlenebileceği, Güney ve Doğu komşularımızla bozulan ekonomik ilişkilerin Türkiye ekonomisine etkisi gibi önemli unsurlar tümü ile görmezden gelindi; Bu saydıklarımızı dikkate almaya çalışırsanız çok daha vahim bir tablo ortaya çıkabilir. Sebebi ne olur ise olsun siyasi irade, düzenleyici kurumlar ve büyük oyuncuların piyasalarımızı yapay bir şekilde manipüle ederek günü kurtarmaya çalıştığı açığa çıkabilir... Farklı düşünenlere sormak gerekir: Olumsuzlukları dikkate almadan olumlu beklentileri abartarak fiyatlama yapmak manipülasyon değil midir? Merkez Bankası söylemlerinin spekülasyonu içeride ve dışarıda piyasa manipülasyonu haline gelmiş çok vahim bir durumdur. Sormak gerekiyor bu organize işler hangi gerçeği kimden ve neden saklıyor. Kimlere nasıl rant sağlıyor ve sorunları ağırlaştırıyor?.. Fiyat istikrarı böyle mi sağlanır!.. Serbest piyasa anlayışı sayesinde var olan ve bu konuma gelen kişi ve kurumların manipülasyona yönelmesi binilen dalın kesilmesidir, gaflettir, dalalettir. Gerçekleri çoğunluktan gizleyerek gidilebilecek daha iyi bir ortam yoktur ve olamaz. Amaç bundan sonra yaşanacak finansal depremleri önlemek mi yoksa, çok daha yıkıcı olabilecek sarsıntılar için enerji biriktirmek mi? Başta altın ve petrol olmak üzere emtia fiyatlarında yaşananlar hangisinin tercih edildiğine işaret ediyor?.. Faiz beklentileri enflasyon baskısı nedeniyle olumsuzlaşmaya başlayınca neler yaşanacak?..

Geleneksel olmayan politikalarla çözüm aramak çaresizliktir, aklın kötüye kullanılmasıdır. Manipülasyona mahkum olan ekonomi politikaları iflas etmiş demektir... Bekleyin her gelen yeni yılın gideni aratmasını, aksini hayal etmeyin!..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar