Kuzey Irak'taki referandum bir 'casus belli' mi?
Kuzey Irak'taki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (KBY) referandum yapmaya kararlı görünüyor. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) genel başkanı Devlet Bahçeli'nin savunduğu gibi, eğer bu referendum gerçekleşirse, Türkiye bunu bir "casus belli" olarak düşünmeli mi?
Devlet Bahçeli'nin argümanı güvenilir mi?
Türkiye, Irak yeni siyasi sisteminin oluşturulma sürecinde yer almamıştır. Türkiye'ye Irak'taki rejimle ilgili konulara müdahale etme hakkı veren hiçbir uluslararası anlaşma ya da akit yok. Birçok nedenle, Türkiye'nin, birleşik Irak’ın varlığını sürdürmesi konusunda bir çıkarının olduğu kesin. Ne zaman Irak'ta bir iç çatışma çıkarsa, kaçınılmaz olarak, bunun Türkiye'ye çeşitli şekillerde yansıması oluyor. Öncelikle, Türkiye'nin komşu ülkelerindeki herhangi bir iç çatışma, Türkiye'nin birincil hedef oluşturduğu bir göç dalgası oluşturma eğiliminde. İkincisi, komşu bir ülkede savaş olduğunda, ekonomik ilişkiler genellikle kesintiye uğruyor ve Kuzey Irak önemli bir ticaret ortağımız. Üçüncüsü, Irak yakın zamana kadar Arap yarımadasına ulaşım için önemli bir güzergâhtı. İslam Devleti (ISIS) ile halihazırda devam etmekte olan savaşa ek olarak çıkacak herhangi bir yeni çatışma, Irak'ı gelecekte de tekrar önemli bir ulaştırma hattı olarak kullanmayı daha zor hale getirecektir. Bence Sayın Bahçeli'nin konuşmasının altında, bölgede bir istikrarsızlık unsuru oluşturacak bağımsız ve güvensiz bir Kürt devletinin ortaya çıkması endişesi yatıyor. Böyle bir gelişme Türkiye’yi de istikrarsızlaştıran bir etki yapabilir, çünkü yeni kurulan rejimler çoğu zaman irredentist politikalara sarılmayı içte güçlerini sağlamlaştırmak için bir araç olarak görür. Böyle bir durumun gerçekleşmesi, bir ihtimal, bir savaş nedeni yaratabilir. Türkiye şimdiden referandum uygulanmasına ilişkin fikrini beyan etmiş, onaylamadığını söylemiştir. Fakat KBY referandumu gerçekleştirirse, Türkiye sırf bu sebeple silahlı çatışmaya girmemelidir.
KBY neden referandum istiyor?
Her şeyden önce Kuzey Irak'ın ne tür bir hükümete sahip olması istendiği konusunda KBY’de henüz bir fikir birliği oluşmadı. Aslında, uzunca bir süre önce bölgede seçim yapılması gerekiyordu, oysa hala yapılmış değil. Süleymaniye ile Erbil arasında tarihten gelen bir ayrılık var. Kuzey Irak'ta ortaya çıkan yeni güçler var; Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Başkanı Mesut Barzani'nin yeni bir seçimi kazanabileceği kesin değil. Dolayısıyla, referandumun halen yönetimde olan KDP için önemli bir destek unsuru oluşturabileceği gibi dikkatten uzak tutulmaması gereken bir boyutu da var. Ancak, bütün bunların ötesinde KBY’nin Bağdat hükümetinin faaliyetleri hakkında meşru şikâyetleri var. Şikayetlerin en ağırlıklı olanı, Bağdat hükümetinin Irak petrolünden elde edilen gelirlerden KBY’ne düşen payı vermememesidir ki bu sorun mutlaka halledilmelidir. Ayrıca Kuzey Irak'taki kaynakların yeterince geliştirilmediği ve ihraç edilmediği yönünde de şikayetler var. Bu konularda KBY kendini aldatılmış hissediyor. Son olarak, Kuzey Irak'ın hangi bölgelerinin KBY’ne ait olması gerektiği konusunda siyasi coğrafya temelli bir tartışma da var. Birlikte ele alındığında, birçok anlaşmazlık konusu olduğunu görüyoruz.
Referandum gerçekleşirse ne olacak?
Barzani, eğer Irak hükümeti KBY’nin taleplerini yerine getirmeyi kabul ederse, yapılacak referandumun ertelenmesine açık olacağını net bir şekilde söyledi. Bu pratikte süresiz erteleme anlamına dahi gelebilir. Soru, Irak hükümetinin bunu yapmaya istekli olup olmadığıdır. KBY’nin bazı dileklerini yerine getirmesi için Irak merkezi hükümetine muhtemelen uluslararası baskı uygulanacaktır. Ancak bunun yapılmasının oldukça sorunlu olduğu da bir gerçek.
Ayrılıkçılığa yol açacak önlemler veya adımlar ödüllendirilirse; yani bölücü halk oylamalarının bir bölgenin merkezi hükümetten istediği şeyleri elde etmesi için bir yol oluşturmasına izin verilirse, bu diğerlerinin de takip etmek isteyebileceği bir örnek oluşturacaktır. Mesela, büyük ölçüde Sünni nüfusun yaşadığı bölgeler de benzer bir yol izlemek isteyebilir. Özetle, KBY’nin taleplerini karşılamak konusunda Irak hükümeti katındaki isteksizliğin nedenlerini anlamak zor değil. Ancak çok karmaşık olan bir parçalanma sürecine doğru gidiyoruz. Son analizde, KBY uygulamaya kararlı olduğu takdirde, Irak Hükümeti’nin referandumu durdurmak için silahlı bir müdahale başlatması çok zor olacaktır. Bunun, Irak güçlerinin Tel Afar gibi hala ISIS yönetimi altındaki bazı şehirleri kurtarmaya çalıştıkları bir mücadelenin ortasında gerçekleşmesi gereği sorunu daha da karmaşıklaştırıyor. KBY güçleri ISIS ile mücadelede yer alıyor. Görüyorsunuz, girift ve çok boyutlu bir sorunla karşı karşıyayız. Fakat gelişmeler ne yönde olursa olsun, Türkiye için genel kural, bu meseleye silahlı güç kullanarak müdahil olmamaktır.
Olası sonuç ne olabilir?
Aslında, geçen hafta Türkiye ile İran, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) Kuzey Irak'ın Kandil bölgesindeki faaliyetlerini sona erdirmek üzere askeri müdahale için görüşmeler gerçekleştirdi. Bu tür bir müdahalenin çok uzak olmayan bir gelecekte yapılması beni şaşırtmaz. Her iki ülkenin de sonlandırmak için işbirliği yapabileceklerini düşündükleri ortak bir problem var ve açıkça dile getirmeseler de, KBY’den de kendilerine anlayışlı davranmasını bekliyorlar. Referanduma dönecek olursak, sonuç ve etkilerini tahmin etmeyi zorlaştıran koşullar ve pek çok bilinmeyen var. Ancak, referendum gerçekleşirse ve sonuç bağımsız bir Kürt devleti için makul büyüklükte bir "evet" olursa, bu sonuç, referandumun hukuki bakımdan geçerli olmadığı gerçeğini değiştiremese bile, siyasi durumu açık bir şekilde yeniden tanımlar. Tüm aktörler bunu dikkate almak zorunda kalacaklardır. Türkiye, ister bağımsız, ister Irak'ın bir parçası olsun, bu bölgenin komşumuz olduğunu unutmamalıdır. Ve komşularımızla iyi ilişkilere sahip olmalıyız.