Kuzey Ege Havzası ciddi projedir

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Doğu Akdeniz Havzası'nda gözlediğimiz olumlu ve olumsuz gelişmeleri sıkça yazıya aktararak okuyucuyla paylaştık. Marmara Bölgesi büyük ağırlığı nedeniyle zaten her zaman gündemdeki yerini koruyor. Doğu Ege Havzası'nı oluşturan Afyon, Kütahya ve Uşak'la ilgili  düşündüklerimizi de fırsat buldukça dillendiriyoruz. Bursa, Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Afyon ve Konya ekseninde sanayi planlaması ve özel ihtisas organize bölgelerine olan ihtiyacı da her fırsatta okuyucularımızla paylaşıyoruz. Bursa, Balıkesir ve Manisa ekseninde  olası gelişmeleri tartışıyoruz.Kuzey Ege Endüstri  Alanları Planlaması belki de en az tartıştığımız bir konu,eksiğimizi gidermeliyiz.

Kuzey Ege'de Menemen, Aliağa, Çandarlı, Dikili, Bergama, Kınık, Kırkağaç, Soma ve Savaştepe' yi kapsayan havzada bir sanayileşme stratejisini hayata taşıyacak planlara ve bütünsel uygulamalara, ödünsüz gözetim ve denetimlere ihtiyaç var.

Geçenlerde Sevişler Barajı'nda dinginleşen Yağcılar Çayı ve  Koyunlu Deresi'ni, Gelenbe Çayı'nın katılımı ile oluşan Bakırçay'ı izleyerek yöredeki arazi yapısını inceledim; bütünsel bir plan yapılırken nelere özen gösterilmesi gerektiği konusunda ön bilgiler edinmek ve sağlıklı fikirler üretebilmenin altyapısını oluşturmak istedim.

Seçmesini bilmeyen, saçmalar

Eğer gelecekle ilgili bir iddiamız varsa, başta siyasi irade olmak üzere, girişimci örgütleri ve diğer sivil inisiyatifler, epey zamandır tartışmaları süren Kuzey Ege Endüstri Alanları Planlaması' nın günün gereklerine uygun yapılması için elbirliği, işbirliği yapmalı ve gönüllü katılımlar gerçekleştirmeliyiz.

Kuzey Ege'de oluşturulan "aşırı beklentilerin" yarattığı sosyal ve ekonomik dağınıklığın, düzensiz yerleşmelerin, yaşam kalitesini düşüren yoğunlaşmaların büyük bedeller ödeteceğini, ivedilikle önlem alınması gerektiğini söylersek, yeni bir şey anlatmış olmayız. Aşırı değerlendirilmiş ve maksadını aşan bir söz de söylemeyiz.

Doğu Akdeniz Havzası'nda Dörtyol ile Yumurtalık arasındaki oluşumları anlatırken sıkça yazdığımız gibi, bu ülkede varlıklarımızı net olarak bilmemizi engeleyen envanter eksikliği en önemli sorumuzdur. Hemen onun ardından bütünsel bir planlamaya inançsızlığımız gelir. Öncelikleri belirleyerek, kaynakları etkili olacak alanlara yönelten seçimler yapılmaması  üçüncü önemli sorun alanımızdır. Unutmayalım ki, seçmesini bilmeyenler büyük bir olasılıkla saçmalayacaktır.

Aliağa Organize Sanayi 

Aliağa'da daha önce başlayan üretim etkinliklerinin yarattığı cazibe, özelleştirme sonrasında  Petkim'deki rafineri inşaatının hızla sürmesi, konteyner limanının inşaatının sona yaklaşması  başta olmak üzere  diğer yatırımlar Kuzey Ege Havzası'nın bu merkezi alanında yeni beklentiler yaratıyor. Yeni oluşumu  etkin  biçimde yönetmemiz gerekiyor.

Aliağa Organize Sanayi Bölgesi (ALOSBİ) ülkemizde kendine özgü bölgelerden biridir. Yer seçimindeki titizlik, özel katılımla yapılan kamulaştırmalar, temel altyapı yatırımlarının tamamlanma biçimiyle diğer OSB' lerden farklı yapıya sahiptir. Bilim ve Teknoloji Bakanlığı bölgenin yüzde 40'ını oluşturan  bir milyon 900 bin metre karelik bölümünü Kimya İhtisas Bölgesi olarak ilan etmiştir. 

Çandarlı Limanı dalgakıranının bitirilmiş olması, Petkim ve Tüpraş'ın ileriye etkileri dikkate alındığında ALOSBİ'nin hızla dolacağı bekleniyordu. Evdeki  hesap çarşıya uymadı. Bugün durum farklı ama umutsuz değil.

Denebilir ki bölgenin açılışı 2007'de yapıldı; 8 yıllık bir zaman kesitinde dolmasını beklemek çok fazla iyimserlik olurdu. Eğer "teknik devlete" sahip olsaydık, Çandarlı liman dalgakıranlarıyla birlikte bağlantı yollarını tamamlasaydık, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni kamu fonlarından destekleyerek Menderes Havaalanı ile Bergama arasındaki hafif raylı sistem ve metro inşaatlarını bitirebilseydik, umulan hızda bir gelişmeye hep birlikte tanıklık edebilirdik.

Önce iyi pazarlamacı ol !

Amerikalılar'ın, "Ne olursan ol, önce iyi pazarlamacı ol!" sloganının gerçeklik yönünü düşünmeliyiz. ALOSBİ 'nin geleceğine ilişkin başka bölgelerde olmayan bir iç hareketlilik potansiyeli bulunduğunu biliyorum. Yerel medyanın bu konuları elden geldiğince gündemde tuttuğunun farkındayım. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın ayrıntıların farkında olduğunu değişik toplantılarda gözledim. ALOSBİ'nin genel altyapısının bitmiş olması 5 bin metre kareden başlayan çeşitli ölçekte 375 parselinin bulunması önemini artırıyor. Artıyor ama, bilgiyle beslenmiş ciddi bir niyet, siyasi irade ve girişimcilerin birlikte oluşturacakları kararlı bir irade ve bu niyet ve iradeye hayat katacak işleyen yapılar olmadan potansiyeller zenginliğe dönüşmüyor. Potansiyelleri tanıtmadan da beklenen gelişme yaratılamıyor. Bölgenin ciddi tanıtıma ve etkin yönetime ihtiyacı olduğunu gözledim.

ALOSBİ'yi  Çandarlı Limanı ve bağlantı yollarından, demiryolu bağlantısı imkanlarından, hafif raylı sistem ve metro yapımından, İstanbul-İzmir otoyolundan ve diğer bir dizi etkenden  bağımsız ele almamalıyız.

Orta ve uzun dönemli gelecekte Kuzey Ege Havzası önemli bir üretim merkezi olmaya adaydır. Şimdi hepimiz açık ortamlarda yörenin sorunlarını tartışmalı, hedeflere götürecek stratejiler belirlemeli, bölgenin bütünsel planının yapılmasını var gücümüzle desteklemeliyiz. Elinin menzilindeki kaynakları etkin kullanamayanların, dışardan bulabilecekleri kaynakları da etkin değerlendiremeyeceklerini saptayan bir dizi bağımsız arıştırma var. Kuzey Ege Havzası TOBB'un yaptırdığı, Marmara Bölgesi yoğunlaşmasını hafifletecek yeni gelişme alanları arayışında nefes borularından biri olamaya da adaydır, özenle analiz edilmesi yararlı olacaktır.

Ülkede proje arayanlar, Kuzey  Ege Havzası Planlaması' ndan daha  elverişli bir alan zor bulabilir. Bu potansiyeli nasıl değerlendirdiğimiz önemlidir. Tarih hepimiz için Kuzey Ege Endüstri Alanı'nı nasıl yönettiğimizin notunu düşecektir.

Felsefesi ve  bütünlüğü olan işler yapmalıyız, yaptığımız iyi işleri tanıtma konusunda da isteksiz davranmamalı, tam tersine aktif olmalıyız.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar