Kutuplaşmanın getirisi…
Kamala Harris’in “başarısız”, “vasıfsız” olduğu 4 yıldır görülüyordu…
Bu nedenle, “ ‘mecburi’ Trump taraftarı” olan dindarlardan/muhafazakar beyazlardan/milliyetçilerden oy çeviremeyeceği de biliniyordu…
(Ayrıca, “göçmen girişi” gibi uygulamalarla, ‘oy aldığı seçmeni’ de küstürüyordu…)
***
Buna rağmen…
Farklı bir aday çıkarmadı demokratlar…
(Bazı ülkelerde de olduğu gibi “yeni düzene” uyup, rakibe çalıştılar…)
***
O düzen:
337 milyon nüfuslu;
244 milyon seçmenli ABD’de;
Aralarında kendini geliştirmiş gençlerin de olduğu 100’er milyonun üzerinde destekçisi olan Demokratların da/Cumhuriyetçilerin de farklı bir aday çıkaramamasına da vesile oldu…
***
Ve…
“Yeni düzen” sayesinde filizlenip/güçlenen:
“Karşı taraf kazanmasında, kim kazanırsa kazansın…” düşüncesindekiler;
“Bizim taraf kazansında, kim başkan olursa fark etmez” düşüncesindekiler;
“Karşı taraf düşman” düşüncesindekiler;
Ve “En iyisini bizim taraftakiler bilir” düşüncesindekilerin de katkısı ile bir başkan seçildi…
VELHASIL
Oysa…
1789’dan bu yana, 240 yıla yakın sürede, 46 başkan seçmişti ABD seçmeni…
Ve ABD, krallığını ilan edebilecekken, tek dönemde bırakan başkanların olduğu, demokrasi adına kıskanılan bir sisteme sahipti…
Ve o sayede, ekonomide de “süper güç” konumuna erişmiş/ koruyabilmişti…
***
Son 30 yılda hızlanan “kutuplaştırılma politikası” ne sağladı:
337 milyon ABD vatandaşı, (ve ABD’nin finansal/teknolojik gücü nedeniyle dolaylı olarak 8.2 milyar kişi) “sağlıklı sayılamayacak” birkaç kişi sayesinde, bugüne dünden daha sıkıntılı uyandı…
***
Yeni başkan, dünyaya huzur gelmesi için çalışır mı?
Dileğim, “Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır” sözünün doğru çıkmaması!