Kuruyemiş sektörünün stratejiye ihtiyacı var

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Kuru Yemiş sektörü:1 

TÜKSİAD (Tüm Kuruyemiş Sanayicileri ve İş Adamları Derneği) Genel Kurulu  Antalya' da yapıldı. Toplantıya katılan üyelerin geniş katılımıyla yapılan "ortak akıl arayışında"  bir dizi sorun ortaya kondu, çözüm önerileri sıralandı.

Sektörde eli taşın altında olanların değerlendirmelerini 10 başlık altında toplayarak paylaşmak istiyorum:
    1. Tohumdan toprağa, topraktan sofraya nicelik ve nitelik sorunları.
    2. Kayıt dışı uygulamaların sektörün gelişmesi önüne koyduğu engeller.
    3. Hasatla başlayan birincil ve ikincil işlemlerin yetersizliği.
    4. Üretime yönelik desteklerin yetersizliği.
    5. Yeterli altyapı ve donanım olmaması.
    6. Yetişkin işgücü eksikliği
    7.  Stratejik kamu desteklerinin olmayışı
    8.  Finansmana erişebilirlik engelleri
    9.  Pazarlama, tanıtım ve tutundurma eksikleri
    10.Üretici örgütlenmesi eksiklikleri

Tohumdan sofraya sorunlar

TÜKSİAD Genel Kurulu'nda geniş katılımcının ortak düşüncesi, üretimde nicelik ve nitelik eksikliğinin tohumdan tarlaya, tarladan sofraya kadar sürdüğünü gösterdi. Birçok üretim alanında olduğu gibi bu üretim alanında da "gelenek taassubu ve alışkanlıkları kıramama"  hastalığı aşılabilmiş değil. Alışkanlıklar, var olan ürünlerde kalite ve standardı geliştirmediği gibi yeni ürünlerle ürün deseninin farklılaştırmasını da engelliyor.
Üretimin doğa koşullarına bağlı olması, rekoltenin iklim koşullarına aşırı bağımlılığı üretim miktarını etkiliyor. Ayrıca, rekolte belirleme için gerekli teknik donanım olmadığı gibi, sözel bilgilendirmeler de ciddi biçimde sapma yaratabiliyor. Her yıl değişik odakların açıkladıkları "rekolte" birbirini tutmuyor; herhangi bir karar verebilmek için güvenilir veri sunmuyor.

Verilerin eksikliği, çıkar-odaklarına ya da sorumluluk düzeylerine göre farklı birimlerin değişik rakam açıklamaları, üretim ve ticaret planlaması yapmanın önünü açmıyor. Arz fazlası ve arz açığının bilinir olmaması, üretici açısından olduğu kadar, işleme yapan sanayi tesisleri yöneticilerinin ve toptan ticaretle uğraşanların da bilerek karar üretmesini engelliyor.

Onlarca yıldır üretim yapıldığı halde "kalite ve standart ölçüleri" yerli yerine oturamamış, kalite bilincinin gelişmesine beklenen katkıyı yapmamış. Sadece kalite ve standart belirsizliğiyle kalmayan söz konusu gelişme "doğru maliyet hesabı" yapabilmeyi de engelliyor.

Yıllardır kuru yemiş üreten ülkemizde "strateji içeren gelişme politikasına" sahip değiliz. Anlatım yerinde ise herkesin bildiğini yaptığı, kendi bildiğini doğru sandığı bir anlayışı siyasi iradeden bürokrasiye, çiftçiden toptancılara, işleme tesislerinin yönetiminden, perakende satış yapana kadar yaygınlaşıyor.

Bugün geldiğimiz aşamada, siyasi irade, bürokrasi, üretici, girişimci, STK'ların işbirliği ihtiyacı had safhadadır. Sadece üretimin yetmediği, kalite ve standardı ile "uluslararası rekabeti" dikkate almak gerektiği çok net olarak ortada.

Üretimde "denetim ve gözetim eksikliği, cezaların eğitici ve yön gösterici olmaması"  üzerinde de özenle durulması gerekiyor. "Tohum, gübre, ilaçlama konusunda kamu önderliğinin yetersizliği", daha da önemlisi "dışa bağımlılıkların" artması orta ve uzun dönemde sektörün temel sorunları olarak karşımıza çıkıyor.

Kayıt dışı uygulamaların etkileri

Genel Kurul'da "kayıt dışı uygulamaların yaygınlığına" çok vurgu yapıldı. Ülkemizde bütün üretim kesimleri, siyasi irade kayıt dışı uygulamalardan yakındığı halde, bu alanda önleyici ciddi adımların atılmamış olmasına kimse anlam veremiyor.

"Kayıt dışı uygulamaların yarattığı haksız rekabet ve piyasa güvenini sarsması" ise girişimcilerin gelecek öngörüsünü engelleyen bir "belirsizlik alanı" olarak varlığını koruyor. Sistemin kayıt altına alınması için "Çiftçi Kayıt Sistemi" var ama işlevsel değil, amacına gerektiği kadar hizmet etmiyor. Destekleme sistemleri ile kayıt dışılığın önlenmesi arasında etkileyici bağların kurulması ivedi gündem maddeleri olarak karşımıza çıkıyor.

Kayıt dışı uygulamaların etkilerinden biri de tutarlı üretim ve tüketim verileri- istatistikleri-  oluşturmayı engellemesi. Önce de değinildiği gibi, yetersiz veriler, üretim, yatırım ve ticarete yol göstermiyor; sektör ‘karakuşi’ yatırımlar yapılıyor.

Daha da kötüsü, piyasaya ve sektörde çalışanların birbirine güvenin eksikliği, eksik bilgilenmeden kaynaklanan  "güvensizlik" yaratıyor; sektör insanlarının aralarındaki güveni sarsıyor.

Güvensizlik giderek sektörde istişare konusunun gerekli yaygınlık, derilik ve yoğunlukta olmamasının da temel nedenlerinden biri haline geliyor. Bu gelişmelere, kamu politikalarının geliştirici, yönlendirici ve etkili sonuç alıcı olmaması da eklenince, kuru yemiş sektöründe bugünün dünyasında yaşanmaması gereken gereksiz bir dizi soruya ve soruna değer yaratmanın her aşamasında karşılaşılıyor.

Birincil ve ikincil işlemlerde yetersizlik

Bir üretim alanında gelişme yaratmanın yolu, değer yaratma zincirinin bütün halkalarının birbirini bütünlemesidir. Ekim, dikim, ilaçlama, gübreleme, hasat, kurutma gibi birincil işlemlerdeki yetersizlikler, sektörün gelişmesini engelliyor.

Kuru yemiş sektöründe yer alanlar, sektörde teknoloji kullanımında rakip ülkelere göre alması gereken yol olduğuna inanıyor. Hasattan sonra birincil işlemdeki rutubet vb. sorunlarda teknolojinin yeterince kullanılmasının alfatoksin gibi sorunları da ortadan kaldırabileceği görüşünde birleşiliyor. Bir adım sonrası, taşıma standardından, depolama ve endüstriyel işlemelere kadar endüstriyel işlemlerde de gelişen yapının daha ileri düzeye taşınması gerektiğine ilişkin ortak arayış ağırlık kazanıyor. İkincil işlemde, sanayi üretiminde kapasite fazlasının etkileri de özel olarak ele alınması gereken sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.

Kuru yemiş sektöründe, işleme maliyetlerine hakimiyetin yeterli olmaması da tartışılan sorunlar arasında yerini alıyor. Sadece girdi üretiminde maliyetlere hakimiyetin değil, işleme ananında da önem taşıdığı üzerinde duruluyor.
Birincil ve ikincil işlemlerin etkin ve verimli olarak sürdürülebilmesi için Ar-Ge eksikliği üzerinde özenle duruluyor. Günümüzde her alanda olduğu gibi, kuru yemiş üretiminin artırılması, kalite ve standardının yükseltilmesi, ürün zenginleştirilmesi gibi ayrıntılarda gelişme yaratabilmek için Ar-Ge çalışmalarına ihtiyaç vurgulanıyor.

Desteklemelerin bütüncül olmayışı

Dünyanın her yerinde, gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde tarımsal üretim alanında kamu destekleri bilinmektedir. Sektördeki desteklemelerin tutarlılığı, bütünlüğü üretim arzını belirlediği gibi, çeşitlenmeyi, maliyeti ve rekabet koşullarını da belirliyor. Desteklerin yaratmak istediğimiz sonuca bizi götürmemesi için ihtiyaçlara karşılık vermesi, ülke koşullarını gözetmesi, küresel rekabeti de dikkate alması gerekiyor.

Yapılan tartışmalardan anlıyoruz ki, tarımsal üretimin birçok alanında olduğu gibi, kuru yemiş üretiminde de üretimin nicelik ve niteliğini yönlendirecek "rasyonel otorite" boşluğu var. Bir piyasa yapıcısı kamudan söz edilemeyeceği gibi, bir otomotiv sektöründe olduğu gibi  "piyasa yapıcısı kuruluş etrafında örgütlenme" aşamasına da geçilememiş. Sektörün orta ve uzun dönemli geleceğini güven altına almak isteniyorsa, kamu birimlerinin, enstitülerin ve gönüllü sivil örgütlenmelerinin dünya genelindeki eğilimleri, fırsat ve tehlikeleri, kendi olanak ve kısıtlarımızı netleştiren bir önderlik yaratması da gerekiyor.

Sektördeki birçok yetkili, ticaret borsalarının işlevsel hale gelmesi, ürünün piyasa değerini bulması için elbirliği ile çalışılması gerektiğinin altını çiziyor. İyi işleyen borsalarda bazı ürünlerde daha sonra değineceğimiz "fiyat istikrarı" yaratma ve "ürünün değer bulmasını" sağlama gibi etkileri üzerinde duruluyor.

Belli ve öncelikli ürünler seçilerek o ürünler üzerine odaklanarak gelişme yaratılması talebi yüksek sesle dillendiriliyor. Sektörde gelişmelerin gözetim ve denetim altına alınarak sağlıklı gelişme yaratılması talebi, güçlü taleplerden sadece biri.

Yeterli altyapı ve donanım olmaması

Tarımsal alanın değişik sektörlerinde olduğu gibi, kuru yemiş sektöründe de, lisanslı ve lisansız depoların yetersizliği ya da hiç olmaması önemli sorunlardan biri. Ürünün korunması, mevsimsel zaman kazancı ve fiyat alabilmesinin aracı hem de finansal erişebilirlik yaratması bakımından depo sistemi kuru yemiş sektöründe de hayati öneme sahip.

Çiftçinin ürünlerini kendi yetersiz depolarında tutması, doğrudan ürün kayıpları kadar, hastalıklara ortam hazırlaması açısından da sorun olma özelliğini koruyor.

Daha temel olanı ise çiftçinin zihinsel altyapısı: Çiftçinin eğitim yetersizliği, sorunun içinde yaşayanları rahatsız ediyor. Ödeme sistemlerinde "müstahsil makbuzu" kesememe sorunu, kuru yemiş ticareti yapanların gündeminin ön sıralarında yer alıyor.

Üreticiler arasında etkin iletişim, etkileşim ve eklemlenme eksikliği ihtisaslaşmayı engelliyor; bu konu finansmandan insan ilişkilerine kadar sistemin iyi işleyişini engelleyici bir etken olarak değerlendiriliyor.

Yetişkin işgücü eksikliği

Ülkemizde diğer üretim alanlarında olduğu gibi kuru yemiş sektöründe de "yetişkin işgücü eksikliğinin" altı özenle ve önemle çiziliyor. Bu noktada, diğer sektörlerde de gözlediğimiz bir çelişkiyi paylaşmalıyım: Üreticilerimiz her alanda yetişkin işgücü talep ediyorlar ama işgücünün eğitilmesinin aynı zamanda ücret düzeylerinin yükselmesi anlamına geldiği unutuluyor.

Eğitimli işgücü, iş verimini, kalitesini ve standardını artırarak rekabet gücü kazandırır ama aynı ölçüde maliyet artırıcı etkiler de yapar. Gelişmiş bir toplum, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, fiziki sermaye stokunu, insan kaynağını ve teknolojiyi giderek derinliğine ve yaygınlığına kullanabilme becerisini geliştiren toplumdur; bu durum da yüksek ücret anlamına gelir.

Genel Kurulda sorunlar ve çözümlerle ilgili önerilerin açıklandığı ortak akıl toplantısında, çiftçi eğitiminden, birincil ve ikincil işlemlerin yapılması aşamasında görev alan işgücünün eğitimine bir sıçrama yapılması üzerinde ittifak oluştuğu gözleniyor.

Diğer üretim alanlarında olduğu gibi tarımsal üretim alanlarında da değer yaratmanın her aşamasını dünyada en iyi yapanlar, düzeyinde bilme anlamına gelen "hüner sahibi olma"  aşamasına gelmemiz şart. Günümüzde "hüner aşaması" yeterli olmuyor; işlerimize akıl katarak "yaratıcı eklemelerle" yeni bir gelişme düzeyine ulaşmamız da gerekiyor.

TÜKSİAD Genel Kurulu'nda yaptığımız gözlemlerin diğer bölümlerini 27 Haziran 2013 günü paylaşacağız.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar