Kurumsallaşmayan yapılar felaketlere davetiye çıkarır

İzel BATU
İzel BATU Farklı Bak Farklı Gör [email protected]

Bolu Kartalkaya’da ihmaller silsilesi neti­cesinde yaşanan facia hepimizi derin bir yasa boğdu. Yalnızca kaybettiğimiz canlar­la değil bir kez daha yüzleşmek zorunda kal­dığımız sistemsel ihmallerle de bir kez daha sarsılıyoruz. Bu tablo, maalesef ülkemizde yabancı olmadığımız bir gerçek. Kimi zaman bir maden ocağında, kimi zaman bir inşaatta, öğrenci yurdunda, trende, eğlence mekanın­da defalarca yaşadık.

Kurumlar bundan ders almaz ve sistem düzenlenmezken bireysel çözümlerle güvenliğimizi sağlamaya çalışı­yoruz. Bir otelde yangın merdivenini kontrol etmek ya da bir restoranda çıkış kapılarına bakmak da artık reflekslerimiz arasına gire­cek gibi gözüküyor. Ancak birey olarak yapa­bileceklerimiz sınırlı. Gerçek güven, işlet­melerin insan hayatını korumayı bir öncelik haline getirdiği sistemlerden gelir. Bu nok­tada da küçükten büyüğe kurumsal yö­netimin ilkelerini sürekli anımsatmak ve anımsamak gerekiyor: Şeffaflık, so­rumluluk, hesap verilebilirlik ve adillik.

Bir yönetim sistemi nerede çöker?

Krizler ve beklenmedik durumlar haya­tın bir gerçeği. Bunları tamamen engellemek mümkün olmasa da güçlü bir yönetim anla­yışı, beklenmedik durumları felakete dönüş­meden önce durdurabilme yeteneğini bera­berinde getirir. Böylesi durumlarda başarı, yalnızca hızlı müdahaleden değil her detayın düşünüldüğü, risklerin öngörüldüğü ve so­rumluluk bilinciyle hareket edilen bir siste­min varlığından gelir. Ancak, bu tür bir sis­tem liyakat, uzmanlık ve hesap verebilirlik temelinde inşa edilmelidir. Kritik görevlerin liyakatsiz ellerde olması, eksik önlemler ve sorumluluk bilincinin zayıflığı bu zafiyetle­ri kaçınılmaz kılar. Liderlik gurusu Warren Bennis, “Başarılı organizasyonlar, insanları doğru pozisyonlarda kullanmayı bilenlerdir” diyerek doğru insan seçiminin stratejik öne­mine vurgu yapar.

Uzmanlık neden önemli?

Bugüne kadar yaşamak zorunda kaldığı­mız göçükler, patlamalar, yangınlar yalnız­ca güvenlik önlemlerinin yetersizliğini de­ğil, aynı zamanda kriz yönetimi ve risk ana­lizi süreçlerindeki eksiklikleri de gözler önüne seriyor. İşletme yönetimi perspek­tifinden bakıldığında bu gibi durumlar yal­nızca operasyonel bir hata değil, stratejik bir başarısızlık olarak değerlendirilir. Liyakat ve uzmanlığın geri planda kaldığı bir ortam­da, sorunlar yalnızca ortaya çıkmakla kal­maz, büyüyerek kurumun tüm yapısını teh­dit eder. Jim Collins, yönetim klasiği Good to Great kitabında, “Doğru insanları otobüse bindirmek, sürdürülebilir başarıyı mümkün kılar” diyerek ekiplerin kalitesinin, organi­zasyonun uzun vadeli başarısı üzerindeki et­kisini vurgular.

Sorumluluk ve hesap verebilirlik

İyi liderlik, yalnızca karar almakla değil aynı zamanda alınan kararların sonuçlarına sahip çıkmakla ölçülür. Sorumluluk sahibi bir lider, yalnızca hedeflere ulaşmayı değil, o hedeflere nasıl ulaşıldığını da önemser. Bir işletmede tüm çalışanların rollerini ve so­rumluluklarını en iyi şekilde yerine getirdi­ği, liderlerin ise sürecin her aşamasından ha­berdar olduğu bir sistemde riskler minimize edilir ve kriz anlarında doğru kararlar alınır. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için, orga­nizasyonun temelinde bir hesap verebilirlik kültürü yer almalıdır. Liderlik uzmanı John C. Maxwell, “Sorumluluğu paylaşmayan li­derlik, eninde sonunda başarısızlığa mah­kumdur” diyerek bu kültürün önemine dik­kat çekiyor.

Güvenli bir gelecek için öneriler

Maalesef tekrar tekrar yaşamak zorunda kaldığımız bu trajediler, iş dünyası ve yöne­tim süreçleri için derin dersler içeriyor.

-Risk analizine öncelik verilmeli: Olası tehlikelerin önceden belirlenmesi ve bu risklere karşı gerekli önlemlerin alınması büyük fark yaratır.

-Eğitim ve sürekli gelişim merkezde olmalı: Liderlik gurusu Warren Bennis, “Öğ­renmeyi merkeze koyan liderler, büyümenin öncüsü olur” diyerek bu süreçte liderlerin ro­lüne dikkat çeker.

-Şeffaflık ve hesap verebilirlik çözü­mü kolaylaştırır: Şeffaf süreçler, sorunla­rın açıkça tartışılmasına olanak tanır ve çö­zümlere daha hızlı ulaşmayı mümkün kılar.

-Uzman kadrolar başarıyı getirir: Uz­manlık sahibi kişilere sorumluluk vermek yalnızca kriz anlarında değil, günlük operas­yonlarda da büyük fark yaratır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar