Kurumsal Girişim Sermayesi (CVC) yatırımları artıyor

Selin ARSLANHAN
Selin ARSLANHAN YENİDEN KEŞİF [email protected]

Kurumsal aktörler tarafından kurulan Kurumsal Girişim Sermayesi (CVC) sayısı giderek artıyor. 2013’te yeni kurulan ve ilk yatırımını yapan CVC’lerin sayısı dünyada toplam 64 iken, bu sayı 2018’de 264 oldu (CBInsights, 2019). Böylece 2018 sonu itibariyle aktif CVC sayısı 773’e ulaştı.

Aktif diyorum çünkü kurulup henüz yatırım yapmayanları da sayarsak sayı ciddi oranda artıyor. Kurumsal şirketlerin startuplara erişim kanallarından biri CVC’ler. Aslına bakarsanız aynı zamanda kurumsal şirketlerin şirket dışında inovasyon arayışlarının ve dünyadaki değişime uyum sağlama çalışmalarının da önemli bir göstergesi. Sıkça kurumsal şirketlerin startuplarla yaptığı anlaşmalara, yatırımlara ve satın alma işlemlerine ilişkin verilere bakıyoruz. Bu verilerdeki yoğunluğun artmaya devam edeceğini CVC’lerin aktivitelerinden de görmek mümkün. 2018 yılı CVC yatırımlarının son 5 yılda en hızlı arttığı yıl oldu. Dünyada toplam yatırımlar bir önceki yıla göre yüzde 32 arttı. Bir diğer önemli nokta ise, CVC yatırımlarının toplam girişim sermayesi (VC) yatırımları içinde payının artışı. 2013’te toplam yatırımlarının yüzde 16’sını CVC’ler oluştururken, 2018’de bu oran yüzde 23’e çıktı. CVC’ler ve VC’ler arasında yatırımların ortalama değeri açısından hep bir fark vardı. İlk başladıklarında genellikle CVC’ler daha çok belli bir aşamaya gelmiş, riski azalmış, pazara girişi daha yakın olan startuplara yatırım yapardı. VC’ler ile ortalama yatırım değerleri arasındaki farkı böyle yorumlamak mümkündü. Fakat gün geçtikçe hem CVC ve VC ortalama yatırım değerleri arasındaki fark açıldı hem de CVC’ler daha erken aşama startuplarla da ilgilenmeye başladılar. 2018’de ortalama bir VC yatırımının değeri 21.8 milyon dolarken, CVC yatırımının değeri 26.3 milyon dolar. Bu rakamlar bizdeki yatırım ortalamalarına çok uzak tabii ki. Bırakın ortalama değerleri, bizde herhangi bir aşamada böyle yatırımlar alabilen startup henüz yok.

İnovasyon artık kapalı Ar-Ge binalarından çıkmıyor

CVC’lerin hangi aşamalarda yatırım yaptıklarına geri dönersem, tohum ve Seri A yatırımlarına katılma oranları giderek artıyor. 2018’de 332 CVC, en az 1 tohum yatırımına, 419 CVC ise Seri A yatırımına katılmış görünüyor. Kurumsal aktörler giderek daha fazla erken aşama girişimlerle ilgileniyor. İnovasyon arayışını karşılayacak startup havuzu kurumsal aktörlerin tamamına cevap verebilecek kadar hızlı büyümüyor. Aynı zamanda kurumsal aktörler arasında öne çıkan startuplarla işbirliği ya da yatırım söz konusu olduğunda ciddi bir yarış da var. Hızlı büyüyen startuplar, kurumsal şirketler için sadece inovatif ürün arayışlarına cevap değil, aynı zamanda önemli bir yatırım alternatifi. Farklı sektörlerden startuplara yatırım gelebiliyor. Tüm bunlar, riski daha fazla da olsa, erken aşama startuplarıyla bir an önce anlaşma yapmaları için kurumsal şirketleri tetikliyor. İnovasyon artık kurumsal şirketlerin kapalı Ar-Ge binalarından çıkmıyor. CVC’ler kurumsal şirketlerin startuplara yatırım yaptıkları kanallardan biri. CVC kurmadan startuplara yatırım yapan kurumsal şirketlerin sayısı daha da fazla. 2018’de CVC yapılan kurumsal şirket yatırımlarının sayısı 3 bin 820’yi buldu.

Çin öne çıkıyor

Biraz da CVC’lerin bölgesel dağılımına bakalım. Bizi hiç şaşırtmayan Çin, CVC yatırımlarında da son yılllardaki artış ile öne çıkıyor. 2013’te toplam CVC yatırımlarının yüzde 19’u Asya kaynaklıyken, 2018’de bu oran yüzde 38’e çıkıyor. Avrupa pek değişmiyor, yüzde 15’lerde seyrediyor. Fakat Amerika’nın payı giderek düşüyor ve Çin etkisiyle Asya’daki artış dikkat çekiyor.

CVC’lerin yatırım yaptığı alanlarda ilk 2 sırada internet-yazılım teknolojileri ile sağlık teknolojileri yer alıyor. İnternet ve yazılım, diğer tüm alanlara çok önemli farklarla CVC yatırımı çekmeye devam ediyor. Burada yatırımların geri dönüşleri ve ürünlerin pazara giriş süreleri daha kısa oluyor. Bunun yanında öne çıkan bir diğer alan ise, sağlık teknolojileri. Son yıllarda kurumsal aktörler, özellikle büyük sağlık şirketleri startuplarla yakından ilgileniyor. Sağlık startupları açısından baktığımızda ise, pazara giriş ve büyüme için kurumsal bir aktörle işbirliğinin son derece önemli olduğunu görüyoruz. Türkiye’de de, işte tam da bu amaçla BIO Startup Program var. Biyoteknoloji startuplarına yönelik bir hızlandırıcı program olan BIO Startup’ın bu yıl 4. yılı. AIFD ve ReDis Innovation işbirliğinde gerçekleştirilen programda yer alan biyogirişimciler, 19 Nisan’da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde Demo Day sahnesinde olacaklar. Türkiye’deki biyogirişimcilerin başarılarına tanıklık etmek için 19 Nisan’ı kaçırmayın derim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Unicorn adayları kimler? 20 Şubat 2019