Kuru üzümde neler oluyor?

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Fındıkta olduğu gibi çekirdeksiz kuru üzümde de Türkiye, hem üretimde hem de ihracatta dünya lideri.

Türkiye'nin çekirdeksiz kuru üzüm üretimi yıllık ortalama 240 bin ton seviyelerinde gerçekleşiyor. 2000'li yılların başına kadar lider konumda olan Amerika Birleşik Devletleri'nin üretimi ise son yıllarda ortalama 200 bin ton.

İhracatta ise, Türkiye tartışmasız lider. Son 5 sezonun ortalaması 220 bin ton. En yakın rakibi Amerika'nın ihracatı yıllık 95-100 bin ton seviyesinde.

Türkiye ürettiği çekirdeksiz kuru üzümün yüzde 80-90'ını ihraç ediyor. İhracatın çok büyük bölümü (yüzde 70) Avrupa Birliği ülkelerine yapılıyor. Bu ülkelerde Ege'nin sultani üzümü çok iyi biliniyor. Çekirdeksiz kuru üzüm ihracatından elde edilen döviz girdisi 10 yıl öncesine kadar 200 milyon dolardı. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği verilerine göre, 1 Eylül 2007'de başlayan 2007-2008 sezonunda 2 Ağustos 2008 itibariyle 185 bin ton kuru üzüm ihracatı karşılığında 315 milyon dolar döviz girdisi sağlandı. Avrupa'ya ortalama 1700 dolardan üzüm ihraç ediliyor. Diğer ülkelere yapılan ihracat daha yüksek. Son yılların ortalaması bin dolar olduğu dikkate alındığında ihraç fiyatında da önemli bir artış var. Hem ülke kazanıyor, hem ihracatçı. Ancak, bu gelişme üreticiye aynı oranda yansımıyor. Bir çok üründe olduğu gibi üzümde de ürün üreticiden çıktıktan sonra daha yüksek fiyatla satılıyor.

Geçen yıl kuraklığın etkisi ile çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesi 200 bin tona geriledi. Bu yılın rekoltesi yarın Manisa Ticaret Borsası'nda açıklanıyor.

Mayıs ayında Şili'de yapılan Uluslararası Kabuklu ve Kuru Meyveler Konseyi'nin toplantısında Türkiye'nin çekirdeksiz kuru üzüm üretiminin 300 bin ton olacağı ifade edildi. Aynı toplantıda Amerika Birleşik Devletleri'nde de 300 bin ton üretim olacağı açıklandı. Önemli üretici ülkelerden İran'da ise üretimin yarı yarıya düşerek 60 bin tona gerileyeceği tahmininde bulunuldu.

Manisa'daki toplantıda rakamlar daha net ortaya çıkacak. Ancak geçen yıla göre önemli bir üretim artışı olacağı çok açık. Bu üretim artışı beraberinde bir miktar arz fazlasını da getirecek. Bu arz fazlası iyi yönetilemezse hem iç piyasada hem de ihracatta fiyat düşüşü olur. Nitekim, İzmir Ticaret Borsası'nda bunun ilk sinyalleri verildi. Mayısta 3 YTL'nin üzerinde alıcı bulan çekirdeksiz kuru üzüm hasat öncesi 2.20 YTL'ye kadar geriledi. Üretici sezon başlarken "bu sene ürün çok, satamazsam elimde kalır" korkusuyla elindeki ürünü piyasaya sürerse fiyat düşebilir. Ancak kontrollü olarak arz edilirse fiyat düşüşü çok fazla olmaz.

Dünya piyasaları açısından bakıldığında Amerika'daki üretim artışı Türkiye için dezavantaj olarak görülebilir. Ancak, İran'da üretimin yarı yarıya azalmasının getirdiği avantaj çok daha büyük olacak.

Yarın açıklanacak rekolte üzerinden hesaplar yapılacak ve piyasa daha net verilerle analiz edilecek. Ancak, son 5 yıllık döneme bakıldığında 200 bin tonun üzerinde üzüm ihraç edilecek. İç piyasadaki tüketim 30-35 bin ton olacağına göre Türkiye'nin bir miktar arz fazlası üzümü olacak. Üzümde arz fazlasını eskiden beri Tekel ve Tariş Üzüm Birliği alıyordu. Tekel özelleşti. Tariş Üzüm Birliği ise devlet desteği olmadan bu görevi üstlenmek istemiyor. Fakat üreticiyi de yüzüstü bırakma yanlısı değil.

Tariş Üzüm Birliği, Toprak Mahsulleri Ofisi aracılığı ile fındığa verilen desteğin üzüme de verilmesini istiyor.

Hükümet fındık için bir yol açtı. Açılan yolun devlet hazinesine faturası kabardıkça kabarıyor. Doğru olan her ürünü TMO'nun alması değil, birliklere ürün almaları için uygun ortamın sağlanmasıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar