Kur’u temizleme
Döviz kuru yeniden oynadı. Dolar kuru gerilemişken yeniden yükseldi. Aslında bizde dolar kurunun hareket eğiliminin yönü hep yukarıya doğru. Hareket sürekli risk algısıyla beslendiği için ortalık biraz sakinleşince kur belli bir dozda düşüyor da. Bu hareket deseni oynaklığa işaret ediyor. Uzunca bir süredir bu tür bir oynaklıkla yaşıyoruz. Dolar kuru bir fiyat. Yabancı paranın fiyatı. Fiyatlardaki oynaklık sürekli hale geldiğinde, istikrarsızlık diye okuruz. Öteki fiyatlardaki oynaşmalarda olduğu gibi, döviz kurundaki oynaklık da ısrarlı hale gelince ekonomide kurdan kaynaklanan bir istikrarsızlık oluşur. İstikrarsızlık fiyatlardaki yol gösterme işlevini bozar, kirletir. Ekonomide bu tür fiyat kirlenmesi kıt kaynakların kullanımı açısından olumsuz sonuçlar yaratır. Dolayısıyla, ekonomiyi düzgün bir raya oturtmak için kirlenen fiyat alanını temizlemek gerekir. Durum döviz kuru açısından da gereği budur.
Bugünkü küresel ortamda sermaye hareketleri serbestleşmiştir. Bu bağlamda dolar da yer kürede diğer paralar gibi serbestçe dolaşır. Bu ortamda ulusal ekonomilerde üç gelişmenin döviz kurunu kirlettiği söylenebilir. Dünya ekonomisinde egemen para işlevini gören doların çevre ile merkez arasındaki hareketleri bunlardan birisidir. Ulusal ekonomilerde, daha çok da sabit kur sisteminde, ortaya çıkan spekülatif ataklar ikinci bir kirlenme nedeni olarak tanımlanabilir. Ulusal ekonomilerde bazen gözlenen yerli paradan kaçış da döviz kurunu kirleten üçüncü bir nedendir.
ABD parası olan doların ülkeler arasında serbestçe dolaşması bazı koşullarda çevre ülkelerde kirlenme diyebileceğimiz bir durum yaratıyor. Bunun son örneği finansal kriz sürecinde ortaya çıkan durumdur. Malum, finansal kriz merkezin tam ortasında, ABD’de oluştu. Krizin başlamasıyla birlikte ABD Merkez Bankası (FED) sürece müdahale etti ve yoğun bir parasal genişleme uygulaması başlattı. Para bollaştı, faiz düştü. ABD’nin kendi ekonomisini canlandırma hedefi ile başlattığı süreçte dolar öteki ülkelere de yayıldı. Özellikle çevre ülkelerde bol para-düşük faiz borçlanmayı teşvik etti. İçinde bizim de olduğumuz pek çok ülke sıcak para bağımlısı haline geldi. Sorun ve istikrarsızlık ABD ekonomisinin canlanmasıyla ortaya çıktı. Canlanan ekonomide artık büyük boyutlu parasal genişlemeye ihtiyaç kalmayınca ABD belli aşamalarla parayı geriye çekmeye başladı. Bu aşamalarda çevre ülkelerden para çıkmaya başladı. Sonuçta her aşamada döviz kurları yükseldi. Döviz piyasaları istikrarsızlaştı. Döviz kirlendi.
Spekülatif atak meselesi görece daha erken ortaya çıkmış bir kirlenme nedeni sayılabilir. Özellikle sabit kur sistemlerinde etkili olan bu süreç ulusal paranın aşırı değerlendiği ve bu kurun sürdürülemeyeceği anlaşılan bir ülkenin döviz piyasasında spekülatörlerin yoğun döviz talebi yaratarak sabit kuru devalüasyona zorlamalarıdır. Süreç içinde yerli aktörler de kendi paralarını dövize çevirerek bu sürece katkı yaparlar. Sonuçta atak yapan spekülatörler kazanır, ülke parası yüksek oranda değer kaybeder ve yoğun bir istikrarsızlık devreye girer. Bu kirlenmenin en akut biçimidir. Sabit kut sisteminin korkulu rüyası olan spekülatif ataklar sermaye dolaşımının serbestlemesi ile bütünüyle ortadan kalkmamıştır ama eski konumunu önemli ölçüde kaybetmiştir.
Döviz kurunun kirlenmesinde en etkili olan üçüncü unsur ise yerli paradan kaçıştır. Yerli paradan kaçış ekonomiye ve ulusal paraya dönük güvenin yitirilmesinden kaynaklanır. Güven kaybı genellikle ekonomi yönetiminde yapılan iktisat politikası hatalarının sonucudur. Ekonominin dengelerinin bozulduğu, finansman imkanlarının daraldığı bir ortamda bunu dikkate almadan ısınma yaratacak politikaları sürdürmekte ısrar etmek söz konusu hataların tipik örneğidir. Bu tür ısrarlar ülkeye dönük risk algısını artırarak yerli paradan kaçışı ve döviz talebini besler. Sonuçta döviz yurdu terk eder. Bu süreç döviz kurunu yükseltir, döviz piyasasını istikrarsızlaştır ve kirletir.
Bu işin çaresi döviz piyasasını temizleyip, sakinleştirmektir. Burada öncelikle uygulamaya konması gereken bir çerçeve önlem söz konusudur. Merkez Bankası'nın ekonomiye sermaye giriş-çıkışını yakından izleyip, gerektiğinde caydırıcı davranması bu çerçeveyi oluşturur. Bunun için faiz enstrümanını kullanmaya istekli olmak yeter diye düşünüyorum. Bu çerçeve etkin biçimde tasarlanıp, uygulanırsa ulusal paraya dönük güven hızla sağlanır. Genel olarak ekonomiye ve ekonomi yönetimine dönük güvenin de sağlanması gerekir. Burada iki adımın aynı zamanda ve birlikte atılması gerekecektir. Bunlardan birisi dengeleri onaracak bir programı devreye sokup, ısrarla uygulamaktır. İkinci adım ise faizi döviz talebini baskılayacak ulusal paraya dönük tercihi arttıracak düzeye yükseltmek olmalıdır. Kur’u temizleme ancak böyle bir çabayla gerçekleştirilebilir.