Kuru sepet yapalım robotun koluna takalım
Bölgemizde yaşanan belirsizlikler, kurlardaki çift yönlü hareketler, piyasanın kendi iç dinamikleri iş dünyasındaki herkesin stres oranını artırıyorken, bunlardan biraz uzaklaşıp, bazılarının fantezi gibi gördüğü ama geleceğin beklenenden daha da çabuk gelme olasılığı olan konularına eğilmek faydalı olacaktır. Pratikte bir fayda sağlamama ihtimaline karşılık kafayı dağıtma olanağı sunması bu konunun en çekici yanlarından birini oluşturmakta.
Günümüzde değişimin hızı arttıkça, tahmin edilebilir gelecek ufkumuz da kısalıyor. Bugün geleceğe ilişkin tahminler yapanların tahminlerine konu olan gelişmelerin gerçekleşeceği zaman dilimini söyleyebilme olasılıkları gittikçe azalırken aslında gelecekte bizi nelerin beklediği konusunda tahminler de gittikçe kısırlaşıyor. Bir tarafta dünyanın hiç yaşamadığı bir dönemin başlayacağını ileri sürenler diğer tarafta dünya tarihinde makinelerin gelişimi neticesinde bugüne benzer değişimlerin daha önce yaşandığını söyleyenler, bir o tarafa bir öbür tarafa gitmemize neden oluyor. Sonuçlara ilişkin beklentiler ne kadar değişik olursa olsun her iki düşüncedekilerin de özellikle işgücü piyasasına ilişkin önemli bir değişimi öngördükleri ortada. İşgücü piyasasında yaşanması beklenen bu değişim ile başa çıkabilmenin veya zararı en aza indirebilmenin tek yolu iş gücü içinde yer alanların sürekli bir gelişim ve öğrenme süreci içinde olmalarının sağlanması. Joi Ito ve Jeff Howe’un 2016 yılında yayınlanan “Whiplash” isimli kitaplarında yer alan insanların yaşamları boyunca tek bir işe sahip olmalarının neredeyse imkansız olduğu tespitlerine katılmamak elde değil. Her bireyin yaşamı boyunca birden fazla meslekte çalışmasının anlamı, bireylerin gelişen şartlara göre kendilerine yeni yetenekler katması gerektiğidir. Yakınlarda bu konuda yayınlanan bir rapora (Towards a Reskilling Revolution: A Future of Jobs For All) göre, 2026 yılına kadar sadece ABD’de 1,4 milyon çalışan işşiz kalacaktır. Raporda verilen güzel haber ise ilk etapta işlerini kaybetmesi beklenenlerin, yeniden gerektiği şekilde eğitim almaları durumunda, %95’inin yeni bir işe kavuşması beklenmektedir. Tam bu noktada insanın aklına Alibaba’nın kurucusu Jack Ma’nın Davos’ta yaptığı konuşma geliyor ister istemez. Bu konuşmasında Jack Ma, şu an çocuklarımıza öğrettiklerimiz ve öğretim şeklimizin 200 yıl öncesine dayandığını belirterek, bu bilgi temelli eğitimin bir işe yaramayacağını çünkü çocuklarımızın makinelerle rekabet edebilmeleri için bilgi ezberlemelerin anlamlı olmayacağını söylemektedir.
Yakın bir geçmişte Daqni isimli bir firma artırılmış gerçeklikle desteklenen kasklar yaptılar ve bunların özellikle tehlikeli işlerin öğretilmesinde kullanılmasını amaçladırlar. Kaskların göz koruma kısımlarında istenen bilgiler görüntülenebiliyor ve istenen ortam yaratılabiliyordu. Daqni bir süredir kasklardan öte akıllı gözlükler üreterek bu işi gerçekleştiriyor. Yani gözümüze bir alet giyerek, google’lamak için cep telefonumuzu kullanma ihtiyacımızı ortadan kaldırmaya çok az kaldığını tahmin edebiliriz.
Böyle bir ortamda kendisine ihtiyaç duyulmasını sağlamak isteyenlerin sahip olması gereken ilk özellik kendi başlarına öğrenmeyi öğrenmek ve yaratıcılık olmalıdır. Şimdiye kadar yaşanan makineleşme eğilimleri makinelerin işlerin önemli bir kısmını yaptığı mesleklerin bile ortadan kalkmadığını meslekten beklenenlerin değiştiğini göstermektedir. Diğer yandan makinelerin akıllı ve rasyonel olacaklarını düşünürsek, insanların iyi yaptığı değil makinelerin iyi yapabilecekleri işleri öğreneceklerini de kabul etmek gerekir.