Kuru fasulye besler ve tok tutar
İnsanların yemek seçimleri birbirinden farklılık gösterebilir ama nedense mesele kuru fasulyeye gelince bir anda fikir birliği ortaya çıkar. Nitekim kuru fasulye bütün kültürlerde ayrıcalıklı yer bulmuş bir beslenme unsurudur. Aslına bakarsanız bir bitkinin tohumu zannedilse bile, proteinin gerçek kaynağı olarak kabul edilir. Zira besicilikte kullanılan protein kaynağı da yine bir fasulye formu olan soyadır. Dolayısıyla kuru fasulye, hele hele etli kuru fasulye dediğinizde aslında çok besleyici bir protein kaynağından söz ederiz. Bu açıdan kuru fasulye mercimeğin bir tık altında kalır ama iş karbonhidrat, yani enerji içeriğine geldiğinde belirgin daha üstündür.
Kuru fasulyenin proteinden zengin olması o bitki sınıfının genel özelliğidir, kuru fasulye, mercimek ya da diğer üyeleri köklerindeki bakteriler aracılığıyla azotu tutup protein yapısına sokabilmektedir. Böylelikle ortaya çok besleyici bir ürün çıkar, doğrudan et kaynaklarının ikamesine dönüştürülebilir. Fasulyenin diğer özelliği ise endüstriyel et formlarında az olan ama insan vücudunda yapılamadığı için dışarıdan alınması gereken amino asitlerden zengin olmasıdır. Bunlar özellikle sülfürlü amino asitlerdir, yeni protein yapımının da anahtarıdırlar, bunlar olmaksınız protein sentezi başlayamaz. Dolayısıyla kuru fasulye beslenme için anahtar rol oynamaya başlar. Sülfürlü unsurlar ister istemez kokuya da yansır, bunların bir kısmı kalın bağırsakta daha ileri mikrobiyolojik işleme girerler. Fasulyenin gaz yapmasının nedeni de budur.
Kuru fasulye vücudu sağlamlaştırır
Bilimsel veriler sülfürü beslenmenin ayrı bir unsuru olarak ele almazlar, ancak sülfürlü amino asitler enerji, metabolizma ve protein yapımının merkezinde yer alır. Bağışıklık sisteminin aşırı etkinliğinin ortadan kaldırılması, yani alerjinin engellenmesi, DNA’nın kontrolü, protein sentezinin başlatıcı kodunun, ilk anahtarının verilmesi gibi işlevler bu maddelerce yapılır. Dolayısıyla kuru fasulye mercimek gibi sadece protein vermez, sülfürlü amino asit bileşenleri açısından çok önemlidir.
Tohum formlarının pişirilmeden önce suda bekletilmeleri, hatta mercimeğin kısmen filizlendirilmesi genel yaklaşımdır. Bu kuru fasulyenin de yumuşamasını, daha kolay pişer hale gelmesini sağlar ama esas katkı içerikteki “çözülmez” bileşiklerin çözülür yani sindirilebilir hale gelmeleridir. Bu uygulama gazı da kısmen uzaklaştırır. İkinci bir yaklaşım pişirmeyi iki kademeli hale getirmektir, zaten genellikle bu tercih edilir. Önce hafif bir haşlama yapılır, suyu dökülür, sonra gerçek pişirme işlemine geçilir. Ama işin püf noktası kısık ateşte uzun sürede pişirmektir. Bu çözülmeyen bileşiklerin tamamen ortadan kalmasını sağlar, beri yandan da nişastayı kısmen çözer, dolayısıyla yemek tam “bandırmalık” kıvamlı suyuna kavuşur.
Vitamin açısından da zengin
Eldeki veriler olağanüstü bir vitamin avantajı ortaya koymuyor, ama sindirimin ileri aşamalarında vitamin sentezine katıldığı varsayılabilir. Ancak kuru fasulye yemeği, pirinç ya da bulgur pilavı, yanında turşu gibi unsurları sayarsanız zaten tek başına ihtiyacın bütünü karşılar. Hele hele yemeği tereyağı kullanarak yaparsanız besleyici değer gereken asgari miktarın da ötesine geçecektir.