Kurtoğlu ailesinin meydan okuması

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

YÖNETİM VE PERFORMANSIMIZ / Rüştü Bozkurt Klasik sanayileşme döneminde, büyük yerleşim merkezlerinin çok yakınında olan yerleşim alanları gelişme açısından bir "olumsuzluk" yaşardı. Üretim, ulaşım ve iletişim olanaklarının gelişmesi, "havza bazında" düşünmeyi öne çıkarınca, büyük yerleşim merkezlerindeki zenginlik üretiminin ana düğümü; hemen yanındaki düğümü "besleyici etkiler" yaratmaya başladı. Bu eğilimin etkilerini somutlaştırmak istiyorsak, incelenmesi gereken örneklerinden biri de Manisa-İzmir ilişkileri olmalı. Kalkınmanın mekandaki gelişmesini tanımlarken, Manisa-İzmir ilişkileri öğretici ip uçları verebilecek bir örnektir. Bu yazının konusu, üretimin mekansal gelişmesi değil. Manisa'daki üreticilerin küresel rekabeti nasıl algıladıklarını, tepkilerinin ne olduğunu anlamak için bir dizi görüşmeler yaptım. Bu görüşmeler sırasında tanıştığım, kasaba kültürünün "esnaf ağlaması" diye tanımlanan ilkelliğini aşmış; rekabet edebilirlik açısından "meydan okuma özgüveni" gösteren bir aileden söz etmek istiyorum: Kurtoğlu ailesi. İki yeğen, bir amca Kurtoğlu ailesinden üç kişiyle görüştük: Bahri Kurtoğlu, İsmail Kurtoğlu ve Turhan Kurtoğlu. İki yeğen ve amcanın üretim heyecanlarını yakından görünce; ülkemizin en büyük sermayesinin "girişimci ruhu" olduğuna bir kez daha inandım. Plastik ambalaj ve bahçe mobilyası üreten bu aile bireylerinin; tipik "ataerkil aile" özellikleri var. Bizim için ilginç olan yönü de, ataerkilliğin çözülme sürecinin alabildiğine hızlandığı bir dönemde, ciddi bir ataerkil ailesinin uluslar arası rekabetin "yenilik,esneklik ve hız" ihtiyacına nasıl tepki verdiğini gözlemekti. Ailenin yapısını, büyüklüğünü, birbirlerini yetiştirmede uyguladıkları "çapraz eğitim" metodunu başka bir zamanda; daha derinliğine inceleyerek anlatabiliriz.Küresel rekabet konusundaki algılamalarını aktarmamız daha yararlı olacak. Bahrı Kurtoğlu, "...biz tesisi kurarken alabildiğine geniş araştırma yaptık. Teknolojinin gelişme yönünü ve hızını gözlemeye çatlık. Sonra da dünyanın en ucuz üretimini yapacak bir tesis tasarladık. Bugün 10 işçi, 30 memur ve 10 mühendisle çalışıyoruz. Teknolojinin çok hızlı değiştiğini bildiğimiz için, değişmeleri sürekli gözleyerek; zamanında uyum için gereni yapıyoruz" diyor. Plastik ambalaj sektörünün, GSMH'deki büyümenin iki katına yakın büyüdüğünü; ekonomideki daralma dönemlerinde bile, GSMH'deki büyümenin birkaç puan üzerinde bir gelişme gösterdiğini anlatıyor Bahrı Kurtoğlu. Hedeflerinin "piyasa yapıcısı kuruluş" yaratmak olduğunu; lojistik olanaklarından en üst düzeyde yararlanmayı amaçlayan uygulamalara yöneldiklerini yerelden başlayarak pazar alanı genişlettiklerini söylüyor. Bahçe mobilyaları İsmail Kurtoğlu ile de bahçe mobilyaları konusunu görüşüyoruz. Batı ülkelerindeki "azalan nüfus olgusuna" gönderme yapıyor. Ve insanlık tarihinde yeni gözlenen bu olguyu ülkemizin bir "fırsat alanı" olarak kullanabileceğini söylüyor. Değişen şartlara sürekli uyum göstermenin, dünyaya açık olmanın; ucuz emeğe dayalı üretimden katma değeri yüksek ürünlere geçişin önemini anlatıyor. Ve "...Çin bizimde rekabet edemez; kalite ve hizmette bize ulaşabilmesi için daha çok ekmek yemesi gerek" diyor. Enerji, işgücü üzerindeki vergi maliyetleri vb. ek maliyet getirici yükler normal koşullarda olması durumunda, Türk girişimcisinin rekabet etmede harikalar yaratacağını anlatıyor. Amca Burhan Kurtoğlu o sabah Çin'den dönmüş. Getirdiği örnekleri salonda yaymışlar; hep birlikte inceleme yapıyorlar. Burhan Bey diyor ki, "...iş insanı işten korkmamalı. Yılgınlık iş insanını yer,bitirir. Borçlu olabilirsin; üzerine gideceksin. İşten korkmadığın zaman Çin'den de kokmazsın.Hem bireysel yetenekleri geliştirelim, hem de sistemi iyi işleyen hale getirelim. Çin'de bizim ürettiğimiz mal yok." Kurtoğlu ailesi, kasaba kültürünün tuzağından kurtulmuş. "Esnaf ağlaması"nın arkasına saklanmıyor. Dünyaya açık durarak, rekabet gerçeğini bilerek hareket ediyor. Hepsinden önemlisi de aile içi huzuru, işbirliğini ve işbölümünü etkin biçimde yöneterek, kendi iş alanında dünyaya meydan okuyorlar... Ülkemizin geleceğini, meydan okuma özgüveni olan girişimciler yaratıyor. Bizim görevimiz onlara omuz vermektir; hepsi o kadar basittir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar