Kurt puslu havayı sever
Birçok sanayi dalında iş ve karlılıkların çok güzel olduğu birkaç yılı geride bıraktık. Pandemi ile başlayan bu dönem yerini durgunluğa ve kârlılıkların azaldığı bir sürece bıraktı. Kapanmaların yoğun olduğu, hammadde ve diğer girdilerin temininde sıkıntı yaşanan bu dönemde işleri yönetmek hiç de kolay değildi. Ancak hem iş hacmi hem de kârlılıklar yorgunluğu gideriyordu.
Yükselen kâr marjları ve yaşanan tedarik problemleri yatırım iştahını artırdı. Yeni yatırımlar yapıldı. Bunlar peyder pey devreye girdikçe kapasite fazlaları ortaya çıktı. Hem sanayide yaşanan durgunluk hem de yeni kapasitelerin devreye girmesi, ithalatı destekleyici enflasyonun altında seyreden kur politikası da eklenince, rekabeti hızla artırdı ve karlılıklar düşmeye başladı. Peki bu süreçte ayakta kalmak mümkün mü?
Para satarken değil alırken kazanılır!
Fiyatların piyasa koşullarında oluştuğu bir ortamda, hedeflediğimiz kârlılığa uygun bir fiyat seviyesi belirlememiz mümkün değil. Havuza giren suyu değiştiremeyeceğimize göre havuzdan çıkan suyu azaltarak havuzu doldurmak gerekli.
Her şey satın alma organizasyonumuzun gözden geçirilmesiyle başlamalı. Düşen iş hacmi ve fiyatlarda yaşanabilecek oynaklıklar göz önüne alınarak minimum stok seviyelerinin gözden geçirilmesinde fayda var. “Stoklara Dikkat” başlıklı geçen haftaki yazımda da konuya değinmiş, bu dönemde gereğinden fazla stok hacminin can yakabileceğini belirtmiştim. Birçok işletmede, önceden belirlenmiş minimum stok seviyesine yaklaşıldığında otomatik sipariş açılmakta. Bu seviye yeni koşullara göre belirlenmemişse, hem gereksiz kaynak kullanımı ve finansman maliyetine hem de yüksek maliyetli stoklara neden olabilir.
Ayrıca, tedarikçilerimizi ve kullandığımız girdileri gözden geçirmekte, alışkanlıklarımızı sorgulamamızda fayda var. Sürece yeni tedarikçilerin katılması ve ikame girdilerin devreye alınması önemli… İşletme içinde yeni tedarikçilere ve ürünlere karşı ön yargının varlığı olağan. Çoğu zaman art niyetli olmayan bu ön yargıların, yönetimin ısrarı ve takipçiliğiyle azaltılması bizi rekabette öne çıkaracak.
Üretim verimliliği önemli bir fırsat olarak ortaya çıkıyor
Üretim süreçleri gözden geçirilerek verimliliği düşüren müşteri yapısının azaltılması, aynı sürede daha fazla üretim yapabilmenin yollarının aranması çok önemli... Üretim süreci alışkanlıklar ve öğrenilmiş çaresizlikler terkedilerek yeniden yapılandırıldığında hem aynı süredeki üretim miktarı hem enerji verimliliği -ki son dönemlerin en önemli maliyet kalemlerinden birisidir- hem de iyi bir fire yönetimi ortaya çıkacak.
Firelerin her zamankinden daha fazla takip edilmesi, duyarlılığın artırılması can alıcı noktalardandır. Üretimi aksatmadan ortaya konulacak takipçi bir fire yönetimi, kârlılık artışının altın anahtarlarından birisi. En maliyetli fire ise üretim süreci tamamlanmış üründe ortaya çıkan firedir.
Sadık müşteri yapısı oluşturulmalıdır!
Satın alma sürecinde alışkanlıkları azaltmak, yeni tedarikçiler ortaya koymak ne kadar önemliyse satış sürecinde de alışkanlık oluşturmuş müşteri sayısını artırmak bir o kadar önemli. İyi hizmet alan, desteklendiğini hisseden, en zor zamanlarda bile tedarik güvenliği içinde olan müşteriler sadakat gösterir. Kuşkusuz kalite, termininde ve anlaşılan kalitede üretim, üretilen ürünün beklentiyi karşılaması, şikayet ve iadelerin sıfırlanması müşteri memnuniyetini ve sipariş devamlılığını artıracak. Bu durumda müşteriler hem kabul edilebilir düzeyde fiyat farkları için tedarikçi değiştirmezler hem de düzenlilik gösteren sipariş yapılarıyla verimliliğe katkıda bulunurlar. Müşteriye yapılan yatırım en kârlı yatırımdır.
Kötü hava şartlarında dalgalarla nasıl mücadele ettiğiniz değil, gemiyi limana yanaştırıp yanaştıramadığınız önemli. Gemi anca yeterli kar elde ettiğinde limana yanaşabilir. Durgunlukta, iş ve kârlılıkların düştüğü dönemlerde yönetim becerileri ortaya çıkar. Kurt puslu havayı sever…