Kurt inebilir, ayı çıkabilir…
ABD teknoloji hisselerinde başlayan satışlar küresel bir dalgaya dönüşerek hisse senedi ve özel sektör tahvillerine yönelik risk iştahını bozdu. Bilinmezlerin arttığı, oynaklığın yükseldiği tahmin yapmanın zorlaştığı bir konjonktüre girdik. Kurt inebilir, ayı çıkabilir diye tanımlıyoruz.
Piyasa koşulları zorlaştığında merkez bankalarının devreye girdiği Goldilocks dönemini geride bıraktık. Greenspan ile başlayan, Bernanke ve Yellen ile devam eden 'Fed put' politikası Powell döneminde işlemiyor.
Ücret artışlarındaki artışa paralel enflasyonun yükselme eğilimine girmesi Fed’i küresel ekonomide yavaşlamaya ve ABD ekonomisindeki yavaşlama riskine rağmen faiz artırmaya devam etmeye zorluyor.
ABD Başkanı Trump’ın kavgacı dış politikası küresel ekonomideki aşağı yönlü riskleri artırarak Fed faiz artışlarının yarattığı tahribatı artırıyor. Söz konusu etki küresel büyümeye, serbest ticarete ve faiz artışına duyarlı sektörlerde daha vurucu oluyor. Son dönemde teknoloji, otomotiv ve enerji hisselerindeki satışlar bu eğilimin bir örneği.
Son satış dalgasını öncekilerden ayıran diğer bir özellik nakit getirilerin yükselmesi. Üç aylık dolar Libor faizinin %2.7’ye yükselmesi yatırımcıların riskli varlıklardan emin limana yönelmesini kolaylaştırıyor.
Piyasalardaki satış dalgası uzun dönemli bir ayı piyasasına işareti mi? Tam olarak emin değiliz. Emin olduğumuz tek konu ayı piyasası ihtimalinin artması ve yatırımcıların portföylerindeki nakit varlıkları artırmaları gerektiği.
Gelelim bizi ilgilendiren diğer konuya. Yüksek betalı Türkiye varlıkları küresel satış dalgasında pozitif ayrışabilir mi? Türkiye varlıklarının yönü küresel dalganın büyüklüğüne ve izlenecek ekonomi politikalarına bağlı.
Ekim ayında başlayan ve kasım ayında devam eden satış dalgasında Türkiye varlıkları pozitif ayrışmayı başardı. Dalga boyu büyümezse ve ekonomi yönetimi piyasa dostu politikalarını sürdürürse aralık ayında da benzer eğilim sürebilir.
Ancak üç temel risk var: (i) küresel piyasalara kış gelmesi; (ii) yerel seçimler öncesinde popülist politikalar uygulanması; (ii)küresel satış dalgasıyla birlikte Türkiye’nin göreceli cazibesinin azalması.